Bugün homejen özellikler gösteren, Vatandaşı muhatap almak suretiyle üniter bir devlet yapısına sahip olan klasik ulus devlet post modern değerlerle çatışma halinde varlığını ne kadar sürdürebileceğini özellikle Türkiye ekseninde yaşanan gelişmeleri de esas aldığımızda merak uyandıracak bir konu olarak karşımıza çıkıyor.

        Ulus devlet dediğimiz olgu tek tipleştiricidir. Tek milllete dayanmasa bile içinde barındırdığı çoklu yapıyı, yeni bir ulus icat ederek homojenleştirir.

        Ulus içinde etnik ve kültürel unusurları tek tip vatandaş yerine kendini gerçekleştirme yolundaki bireyi, merkezi yönetim yerine yerel yönetimleri, yol gösterici devlet yerine yol açıcı devleti, buyurgan ve otoriter devlet baba yerine hizmetçi devleti ön planda tutmadığımızda ulus develtin sorunları ki bunun en çarpıcı ve en yumuşak sorunu etnik sorunlar ve farklı kimliklerdir. Çünkü bu homojen yapıyı savunan ve sadece ulus devleti üniter yapı içinde algılayan devletler için içerden ya da dışardan en kolay manipule edilecek konu etnik kimlikler konusudur.

        İşte bu sebeple yukarda saydığımız özelliklere sahip devlet yapısına kendi birlik ve bütünlüğümüzü korumak için acilen ihtiyacımız var. Bu klasik yapıyı hemen dönüştürmek zorundayız. Bunda özellikle kutsal devletin baskısına insanların giderek artan demokratik itirazlarının da çok önemli bir payı var.

       Açıkcası bireyler ve gruplar yukardan birilerinin kendileri adına ve kendilerini takmadan icraatta bulunmalarından, kararlar almasından bıkmıştır. Çünkü hem ulus devlette yaşayıp hemde kendilerini ve yaşam biçimlerini yok sayanlar onlardan başkası değildir.

      Ulus devlet içinde yaşayanlar yaşam alanlarının işgal edilmesi ve farklı kimliklerin ulus devlet adına ezmesi ile o ulus içinde her hangi bir şekilde var olamamışlardır.
     
      Dolayısıyla farklı bireylerin ve kültürel grupların bir ulus şemsiyesi altında birleştirilmesinde yaşanan zorluğun altında yatan temel neden toplumun üstten bir baskıyla dönüştürme projesi olmasına yani toplumun gerçekte olan farklı yaşam biçimleri ve alanlarının farklılaştırılmaya çalışılmasına alttan gösterilen bir tepkidir. Çünkü zorla dayatılan bir homojenleştirme projesidir. Bu yüzdendir ki bugün hala bir çok sorunla ve özelde kürt sorunuyla karşı karşıyayız.

Bugün bu tarz bir ulus devlet algısı cumhuriyetimizi kutladığımız şu günlerde birey ve grupların yaşam alanları için bir tehdit olduğu artık su götürmez bir gerçektir. Modern dünyada artık kilişelerin egemenliği değil yeniliğin egemenliği var. Biz de toplumca klişelere değil yeniliklere daha açık hale gelmek zorundayız. Büyük idealler kolay elde edilmez.