HAYIRLA ANMAK
İslam dini insana çok değer vermiş, insanı yaşarken de ölümünden sonra da kıymetli saymıştır. Allah c.c. tüm varlıkları, hürmete layık olan insanın hizmetine sunmuştur. Kainattaki tüm canlılar ve cansızlar Yaratana ibadet ve itaat ederlerken; bir taraftan da, bir şekilde insana hizmete görevli kılınmıştır. Taşı toprağı, yürüyeni sürüneni, uçanı yüzeni, ehil olana vahşi olanı ne kadar varlık varsa her gün insana hizmet etmektedir. Meleklerden bile üstün olarak tarifi yapılan insanın, hürmete layık olan bu değere yaratana itaat-ibadet ve hürmetine bağlanmıştır. Allahı tanımayan ve itaat etmeyen, ibadet yapması gerekirken inkar eden, itaat edecekken asilik yapan insanı da Allah hayvanlardan aşağı olarak tarif etmiştir.
Hayattayken değerli olan insana Yüce Allah ölümünden sora da kıymet vermiştir. Bu nedenle de, ölen kimsenin arkasından; ayıplarının ve kusurlarının, kötülüklerinin ve yanlışlıklarının konuşulması uygun görülmemiştir. Ölen kişinin arkasından dedikodu yapmak, sağlığındaki davranışlarına ve yaşamına bakarak onun hakkında kötü sözler söylemek doğru değildir. Ölen kişi; kendi ameliyle baş başa kalmış, kendi derdiyle uğraşır hale gelmiştir. Peygamberimiz; “Ölülere sövmeyiniz. Çünkü onlar önden göndermiş oldukları amellerinin karşılığını görmektedirler, amellerine ulaşmış, onlarla buluşmuşlardır” buyurmak suretiyle, ölen kimsenin ameliyle baş başa olduğunu bildirmiştir.
Ölenleri arkalarından çekiştirmek ve dedikodusunu yapmak; onlara sövmek demektir. Hiç kimse hatasız ve kusursuz değildir. Geride kalanlara; ölüleri hayırla anmak ve hatırlamak düşmektedir. Peygamberimiz; “Ölülerinizin iyiliklerini anın, onların kötülüklerini zikretmekten ve hatırlatmaktan vazgeçin” buyurarak, her konuda olduğu gibi bu konuda da ümmetini uyarmıştır. İnsan; yaşarken yaptıklarını öldükten sonra göreceği gibi, kendisinin arkasından yapılanlardan da haberdar olacak ve istifade edecektir. Bunun için de; ölülerin arkasından kötülüklerini ortaya çıkarmak yerine, iyiliklerini söylemek ve onlar için hayır duada bulunmak en doğru davranış olacaktır ki, Peygamberimiz tarafından da bu tavsiye edilmiştir.
Ölen insanın amel defteri kapanır. Artık o kimse için dünya serüveni bitmiştir. Yaptıkları ve yapmadıklarıyla baş başa kalmıştır. Cennet ve cehenneme gidecek yolculuğun ilk durağı olan kabirde dünya sonrası hayat başlamıştır. O kişi; ameline göre bir yaşamla karşılaşmıştır. Ancak bazı durumlarda, bazı insanlar ölseler de amel defterle açık kalır, yaşarken nasıl güzel amellerin karşılığı fazilet olarak onlar adına Kiramen Katibin melekleri tarafından yazılıyorsa, ölümünden sonra da bu işlemler devam etmektedir. Peygamberimiz; “Ölen kişinin amel defteri kapanır ama üç kişi bundan istisnadır. Sadaka-i Cariye yapanlar, faydalı ilim bırakanlar, hayır dua eden evladı bulunanlar. Bunların amel defterlerine faziletlerin yazılma işlemi devam eder. Onların amil defterleri açıktır” buyurmuştur.
Sahabeden biri Peygamberimize, ölümünden sonra anne babası için yapacağı bir amelin olup-olmadığını sorunca Peygamberimiz; “Evet vardır. Onlar için dua yap, onlar için istiğfar talep et, onların vasiyetlerini yerine getir, akrabalarına sılayı devam ettir ve dostlarına ikramda bulun” buyurmuştur. Ölenlerin, varsa borçları ödenir, arkalarından hayır dua edilir, hayırla anılırlar. Ölü bedenin; ortaya çıkan ve can sıkıcı olarak tarif edilecek durumları varsa, onlar da söylenmez, bedeninde insanı mutlu edecek güzellikler oluşmuşsa onlar paylaşılabilir. Bunların her birisi Peygamberimizin, “Ölüleri hayırla anın” tavsiyesinin bir gereğidir. Peygamberimiz sorulan bir soru üzerine; “Müm’minlerin ruhu, borcu ödeninceye kadar, borcu yüzünden bağlıdır” buyurarak, borçlarının ödenmesi gerektiğini bildirmiştir.
Ölüleri hayırla anmak ve iyi durumlarını zikretmek esastır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.