HİKAYELER
HİKAYELER
Çocukluk dönemimiz teknolojiden uzak olduğu için masallar ve hikayelerle geçmişti, ilk ve orta okulda ise hikayeler Dede Korkut ve Jean de La Fontaine’nin 1600 yıllarında yazdığı masallar ile geçti. Tüm bunlar hikayeleştirilmiş iyi, kötü, doğru, yanlış kavramlarının bir format içerisinde aktarılmasından başka bir şey değildi.
Komünizmi en güzel anlatan Şirinler çizgi filmleri gibi yapımları farkında olmadan beynimize sokulduktan sonra, çocuksu hikayeler yerini siyasi hikayelere bırakmaya başladığında gençlik yıllarına adım atmıştık
Binlerce hikaye değiştirilerek veya uyarlanılarak o gün ki siyasi konularla bağdaştırılmış, aynı fıkrayı veya hikayeyi siyasi iki farklı kanattan, kendi siyasi görüşümüze yakın olanın uyarlanmış haliyle benimsemiştik.
Bir dönem Kıbrıs ve özelleştirme konusunda gündem oluşturan bir hikaye vardı.Aslanlar ile bir Öküz sürüsü arasında geçen mücadele anlatılmaktaydı bu hikaye de. Aslanların her saldırısında onlara şiddetle direnen bir sarı öküzün varlığı iki grubun anlaşma yapmasına kadar varmıştı. Aslanlar belli zamanlarda kendilerine en zayıf öküzün teslim edilmesini istemeleri ile bu mücadeleye son verilmesi ne karar verilmişti. Daha sonraları ise aslanların ısrarla sarı öküzü istemeleri üzerine sürünün yaşlılarının aldığı karar ile sarı öküz aslanlara teslim edildikten sonra , aslanların saldırıları daha da artmış. Öküz sürüsü aslanların saldırılarına karşı dirençlerini yitirdiklerinde ,yaşlı öküzler,nerede hata yaptıklarını konuşurken en büyük hatalarının sarı öküzü aslanlara teslim etmekte olduğu kararına varmıştılar.
O dönem Kıbrıs ve özelleştirmeler için anlatılan bu hikayenin en güzel uyarlaması Barış sürecidir. Siz verdikçe onlar daha fazlasını istemektedirler, son noktaya gelmeden İç Güvenlik Yasa Tasarısı üzerinde çalışmaya başladığınızda, hem muhalefetten hem de Kürt siyasetçiler ve bağlı oldukları örgütün direnişi ile karşılaşıyorsunuz. Bu noktada ikinci bir hikaye devreye girmektedir.
“Kümeste ,bir çok tavuk , genç horozlar, ile kümesin yaşlı horozu bulunuyor. Kümesin etrafında da bir tilki dolaşıyor. Yaşlı horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, dışarı bırakmadığı tavuklara ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor.
Kümese giremeyen tilki bunun üzerine kümesin tellerinde küçük bir delik açarak genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor. Mısırı yiyen genç horoz her gün gelip tilkiden mısır alıyor. Bir süre sonra tilki ,genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendisi yiyor hem de diğer tavuklara mısır dağıtıyor.
Böylece yavaş yavaş yaşlı ve büyük horozun kümesteki gücü kırılıyor. Horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyor. Artık popüler olan genç horozun etrafında ise tavuklar toplanıyor. Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne mısır bırakıyor. Kümeste bir tartışma çıkıyor.
Kapıyı açalım mı açmayalım mı diye. Sonunda korkarak kapıyı açıyorlar ve kafalarını dışarı uzatıp yemlenip hemen geri çekiyorlar. Bir süre böyle devam ediyor. Hiçbir şey olmuyor. Kümesteki tavuklar rahatlıyor. Korkuları azalıyor.Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya mısır döküyor. Artık korkusuz olan tavuklar genç horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat yemleniyorlar. Kümesteki her tavuk semiriyor. Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor.Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar yemlene yemlene mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki bütün kümes mağaraya girince mağaranın kapısını kapatıyor.”
Birilerinin bu hikayeyi herkesin duyacağı şekilde anlatması gerekmektedir. Emperyalizmin çalışma sistemi budur ve ülkemiz batağa çekilmek istenirken bir çok kişi buna ön ayak olmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.