HZ. PEYGAMBER (SAV) VE ÇOCUK
Yüce Mevla’ya şükürler olsun ki, Bu yıl da Mevlidi Nebi haftasını ifa etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığımız, haftanın temasını “Peygamberimiz ve Çocuk” olarak belirlemiştir. Bu vesileyle; Çocukları merkeze alarak, Dinimizin onlara verdiği değeri, anne-babanın çocuklara karşı sorumlulukları, son Elçi olarak gönderilen Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)in, çocuklarla olan diyalogları biz ümmetine model olması açısından çok değerlidir. Tüm görevlilerimizle birlikte sevgili Peygamberimizin bu örnek yaşantısını çeşitli etkinliklerle cemaatimize aktarmaya çalışacağız inşallah. Bu Kutlu Haftamızın; Bize, Ailemize, İlimize, Ülkemize ve Tüm İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimizden temenni ediyorum.
Yüce Allah (c.c.); Dünyayı başıboş yaşantılarıyla karanlıklara mahkûm eden insanlara ve Âlemlere rahmet olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimizi Resul olarak gönderdi. Kuran ayetlerini sindire sindire hayatına tatbik etmişti. Kadınlara ve çocuklara değer verilmeyen, Kız çocukları utanç vesilesi sayılan. “Birinin kız çocuğu dünyaya gelince öfkesinden yüzü simsiyah olurdu. Bunu insanlara duyurmanın mahcubiyetini yaşayan, nur topu gibi kızını toprağa gömmenin planlarını yapan,”(Nahl, 58, 59)belirli yaşa geldiklerinde, yıllarca sırtlarında yük gördüğü ve utancıyla yaşadığı kızlarını diri diri toprağa gömenbir toplumda, Hz. Peygamberimizin her davranışı dikkat çekiyor ve farkındalık oluşturuyordu. Kasım, Abdullah, İbrahim adında üç erkek, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma adında dört kız evladı dünyaya gelmişti. Fatıma’nın dışında tüm evlatları kendinden önce vefat etmişti. Bir baba olarak hüzünlendi. Gözleri yaşardı.Acılarını yaşadı. Hz Fatıma’dan torunları oldu. Dede olarak onlarla ilgilendi. Sırtına alıp taşıdı. Oturup onlarla oynadı. Büyük bir adammış gibi onlarla sohbet etti. Sorunlarını paylaştı. Bir gün ziyaretine gelen Akra b. Hâbis adındaki sahabenin yanında torununu kucağına alıp sevdiğini görünce, hayret etmiş, Ey Allah’ın Elçisi! Bir peygamber çocuğu kucağına alıp sever mi? Benim on evladım var. Hiçbirini kucağıma alıp öpmedim diyerek bu davranışı O’na yakıştıramamıştı. Hz. Peygamber (s.a.v.); Allah (c.c) senin kalbindeki sevgiyi almışsa sana ben ne yapabilirim? “Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz”(Buhari, Edeb) cevabıylaalgılarındaki yanlış düşünceleri söz ve davranışlarıyla düzeltmiştir. Camide namaz kıldırırken secdede boynuna çıkan çocuğu üzmemek için O’nun kalkmasını beklemiş, secdeyi cemaatle birlikte uzatmayı tercih etmiştir. Cuma günü hutbe okurken ona doğru gelen çocuğu kucağına alıp, hitabına devam etmiştir. Yolda yürürken çocuklara selam verir, hatırlarını sorardı. Sorunları varsa ilgilenir, takibini yapardı. Zeyd’in çok sevdiği ve devamlı ilgilendiği bir kuşu varmış. Hz. Peygamber (s.a.v.) O’nu her gördüğünde kuşuyla ilgili konuşurlardı. Bir müddet sonra Zeyd’in kuşunun öldüğünü duyunca, O’na taziyeye giderek acısına ortak olmuştur.10 yıl beraber yaşadığı evlatlığı Enes b. Malik’i bir kez bile azarlamamış.(Müslim, Fedail, 13) Kalbini kıracak eylem ve söylemlerde bulunmamıştır. Yolda arkadaşlarıyla ezanla alay edercesine şakalaşan Ebu Mahzure ve arkadaşlarını yanına çağırıp onlarla ilgilenmiş, ezan okumasını istemiş, eksiklerini tamamlamış kabiliyetini görünce müezzin olarak camide görevlendirmiştir.
Yüce Mevla (c.c.): “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.”(Tahrim, 6.) hitabıyla, anne-babalara çocuklarını imtihan vesilesi kılmıştır. Çocukların da korunmaya en çok çocukluk döneminde ihtiyacı vardır. Her istediklerini onlara temin etmek onları korumak anlamına gelmiyor. Cahiliye döneminde adam yerine konmayan çocuklar, günümüzde tam tersi prens-prenses olarak yetiştirilmeye çalışılıyor. Bu ise onların doyumsuzluk ve mutsuzluğuna yol açmaktadır. Her dönemin kendine özgü özellikleri vardır. Biz Müslümanlar kıyamete kadar, Yüce Allah (c.c.)ın emirleri, Hz Peygamberin sünneti üzere yaşayarak hayatımıza yön vermek zorundayız. Çocuklarımıza aşırı baskı yapmak ne kadar yanlışsa, aşırı imkan sunmak da o kadar yanlıştır. Peygamberimiz de olması gerekeni yaptı. Onlara ne yapacaklarını öğretti. Noksanlarını düzetti. Büyüğüne saygıyı, küçüğüne sevgiyi benimsetti.(Tirmizi, Birr, 15)Paylaşmayı, diğerkamlığı, tüm işlerinde Allah rızasını gözetmeyi benimsetti. Bize düşen görev, O’nun ümmeti olarak yolundan gitmek, O’nun yaşadığı gibi yaşamaktır. Çocuklarımızı O’nun gösterdiği istikamet özere yetiştirmek, amel defterimizi hiç kapatmayacak Rabbinin rızasından hiç ayrılmayan güzel nesiller ardımızda bırakmaktır. Yüce Allah (c.c.) Bizleri ve evlatlarımızı razı olduğu kullarından eylesin. (Amin)
Selam ve dua ile…
Çocuklar, Ailenin Gülü, Neşesi, Arzulanan Meyvesidir:
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقينَ اِمَامًا
"Onlar: "Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap" derler.(Furkan, 74.)
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ
"Orada Zekeriyya, Rabbine duâ etti: "Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duâyı hakkıyla işitensin, dedi.”(Al-i İmran, 38.)
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَفَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ
İbrahim:"Rabbim! Bana sahihlerden olacak bir evlat ver, dedi." "İşte o zaman biz O'nu (İbrahim'i) halîm (uslu) bir oğul (İsmail) ile müjdeledik."(Saffat,100, 101)
Yüce Mevla (c.c.); bireylere, çocuklara sorumlu davranma ve iyi yetiştirmeyi emretmiş, bunun örnekliğini de sevgili Peygamberimizin örnekliğinde göstermiştir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْنَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. (Tahrim, 6.)
Çocuklarımız Bizim İçin İmtihandır:
إِنَّمَاأَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
"Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah'ın yanındadır."(Teğabün, 15.)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan (zikretmekten) alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardandır."(Münafikun, 9.)
كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ…
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.(Buhari.)
مَا مِنْ مَوْلُودٍ إِلَّا يُولَدُ عَلَى الْفِطْرَةِ، فَأَبَوَاهُ يُهَوِّدَانِهِ أَوْ يُنَصِّرَانِهِ، أَوْ يُمَجِّسَانِهِ
Her çocuk, İslam fıtrat üzere doğar. Sonra anası ile babası onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusi yaparlar.(Buhari, Ebu Davud.)
Örnek Olarak Çocukları Namaz Kılmaya Alıştırmalıyız:
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاءَ
"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri, namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamıkabûl et!"( İbrahim, 40.)
وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى
“Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takva iledir.” (Taha, 132.)
مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أَدَبٍ حَسَنٍ
“Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmuş olamaz.”(Tirmizi.)
Rasulullah buyurdu ki:
أَكْرِمُوا أَوْلَادَكُمْ وَأَحْسِنُوا أَدَبَهُمْ
“Çocuklarınıza hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin.” (İbn Mace.)
مُرُوا الصَّبِيَّ بِالصَّلَاةِ إِذَا بَلَغَ سَبْعَ سِنِينَ
“Çocuklarınıza yedi yaşına geldiklerinde namaz kılmalarını emredin.”(Ebu Davud.)
اِعْدِلُوابَيْنَ أَوْلَادِكُمْ…
“Çocuklarınız arasında adaletli olunuz”(Ebu Davud.)
Çocuklara Sevgiyle Yaklaşmak:
قَبَّلَرَسُولُ اللَّهِ الْحَسَنَ وَعِنْدَهُ الْأَقْرَعُ بْنُ حَابِسٍاَلتَّمِيمِيُّ جَالِسًا.فَقَالَ الْأَقْرَعُ: إِنَّ لِي عَشَرَةً مِنَ الْوَلَدِمَا قَبَّلْتُ مِنْهُمْ أَحَدًا.فَنَظَرَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ ثُمَّ قَالَ"مَنْ لَا يَرْحَمُ لَا يُرْحَمُ"
“Bir gün Rasûlullah, torunu Hz. Hasan'ı öpüyordu. O sırada yanında bulunan Akra bin Hâbis şöyle dedi. Benim on çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim, dedi.Peygamber Efendimiz ona baktı ve sonra şöyle buyurdu:"Merhamet etmeyene merhamet olunmaz." (Buhari.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.