Kartallar yüksek uçar; ama...

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR; AMA ALÇALIR DA…
Kartallar yüksek uçar! Bu bir filmin adı… İlk yıllarından itibaren cumhuriyetin gelişiminin temel alındığı dizi…
Kartallar nasıl severler? Birbirlerine sarılıp yere son an gelene dek kurşun gibi inerler. Sonra tekrar çıkarlar göğe ve tekrar sarılırlar eşlerine. Böylesine ölümcül, böylesine korkusuzdur aşkları.
İslam bir sevgili… Türkiye siyaseti ve iktidarları da birer sevgili…
Şimdi seçim öncesi aramızdan ayrılan Merhum Muhsin Yazıcıoğlu yükseklerde uçarken ulaşılmaz dağın tepesinde ev kurdu.
İktidardaki siyasi irade, bizim de yürütmesine onay verdiğimiz ve oy verdiğimiz siyasi parti Türk toplumunun yükseklerde uçmasını sağlamışken biraz düşüş gösterdi. “Mağrur olma padişahım senden yüce Allah vardır” uyarısında bulundu.
12 eylül tipisinden sağ çıkmıştı. Yaratan onu huzuruna bir Maraş tipisinde çağırdı; artık tipilerin olmadığı sonsuzluğa çekip aldı. O artık fani âlemin bütün soğuklarını geride bıraktı.
Mamak"ta hoyratça kıyılan “idealist” bir kuşağın son temsilcisi gibiydi.
Mamak zindanlarındaki hücrelere ve işkencelere 5 yıldan fazla dayanmış olan karizma, Maraş"ın dağlarına mı yenilecekti…
28 Şubat da söylediği ''Millete yöneltilen silaha selam durmam''sözü vardı. Ve Muhsin başkan mahpus şehirlerde değil; dik durmanın sembolü dağlarda öldü!
Anadolu"nun karlı dağlarında ruhunu Allah"a teslim etmek her lidere nasip olmaz. Maraş"ın dağları Muhsin"i iki gün vermedi; iki gün sakladı.
Mamak koğuşları onu üşütmüştü, Maraş dağları ise üşütemedi. Yazıcıoğlu artık üşümeyecek! Rabbinin sonsuz merhametine; üşüten mekânlardan ebedi sıcaklığa göç etti.
Kimsenin lütfuna sığınmadığından, kimseye borçlanmadı. Sadece halkına, milletine borcu vardı, onu da ödedi. İlkeli siyasetin nadide örneklerini sergileyerek!
O, diktatörlerin işkencelerinden geçmiş bir mazlumdu. Son nefesini soğuklara karışarak verdi. 78 kuşağının kaderi darbelerin mazlumu olmaktı; onlar hep soğukta çaresiz kaldılar.
Bu kuşağın anneleri hep feryat etti. Onlar çok acı çekti. Merhum Yazıcıoğlu"nun eli öpülesi annesi de şimdi derin bir acı içinde….
Şimdi yükseklerde uçan ve alçalan bir kartal daha var; R. Tayyip Erdoğan…
Allah cc şöyle buyuruyor:
“Eğer sizi kanayan yara bira sarmışsa; aynı özellikteki nice kavmi aynı yaralar sarmıştı. O Günler… biz onları uygarlıklar arası değiş-tokuş yaptırırız. Bunun nedeni, Allah"ın iman eden toplumları sosyal kontrolden geçirmesi ve içinizden güdücü önder kişiler çıkarmasıdır” Âl-i İmran Sûresi 140.
Allah cc mutlu ve tasalı günleri birbirinin peşine koyar. Kimse bulunduğu durumdan ölçüsüz şımarmasın ve kendisini dev aynasında görmesin.
Âyet-i kerimedeki “şühed┠siyasetin arkaplanındaki sivil toplum örgüt önderleri anlamında alınıştır.
Küresel krizin en üşütücü günlerinde seçim yarışına girdi. Rahmetli Özal"ın yolunu düzelterek ilerlemekte olan karizmatik halk kahramanı Erdoğan; CHP"nin, MHP"nin ve SP"nin iki ay süren ağır bombardımanı karşısında biraz alçaldı. Allah cc sınavdan geçiriyor.
Kendisini cumhuriyetin sahibi zanneden bürokrasi illetinin tekerine ilk çomağı kendisi soktuğu için molozlar Özal"dan hiç hazzetmediler.
Başbakan Erdoğan; Doğan Grubu"na verilen görülmemiş ceza açıklanmadan iki gün önce: “Ne büyük yolsuzluklar var, bir açıklansın da görün” demişti ve Doğan medyası 29 Mart seçimlerinde açıktan hükümete cephe almıştı.
Ne demişti Turgut Özal: “2.5 gazete kalacak”. Erdoğan da: “Evinize şu gazeteleri sokmayın” diyebilmişti.
Özal döneminin önemli bürokratlarından MHP İstanbul Milletvekili Aktan MHP"nin görüşünü yansıtarak diyor ki:
“Özal`ın pragmatik tarafı çok ağır basıyordu… Sayın Erdoğan`ın ise ideolojik bir yanı var. Yani inanç sistemi olarak Milli Görüş`ten ayrılamıyor. Anayasa`nın 24`üncü maddesine aykırı dünya kadar beyanı var. Ama bir tane beyanı yoktur rahmetli Özal`ın laiklik aleyhine… O yüzden çok büyük farklılıklar var aralarında… Özal da inancı çok kuvvetli, inanç sahibi bir insandı, ama hiçbir zaman bunları Türkiye`nin önüne gerilim konuları haline getirmek istemezdi”
İşte MHP böyle ikilemci bir politika izlemektedir.  Başörtüsü yasağını çözecek gibi davranıyor, ama bu gibi görüş sahiplerini milletvekilliğine kabul etmekte sakınca görmüyor.
Oysa Özal, ölümünün yaklaştığı günlerde: "Laikliği yeniden yorumlayalım" diyebilmişti.
Konunun AB"ye uyum politikası çerçevesinde Özal adına sürdürülmesi bgünkü başbakana nasi oldu.
Sıradan bir Anadolu çocuğu olan Turgut Özal, başbakan ve ardından cumhurbaşkanı seçilerek, bu ülkede sadece Mümtaz Soysal benzeri seçkinlerin ayarını bozmadı. Mevcut sistemde kendine yer arayan taşralı siyasilerin de ayarını bozdu.
Ordunun genelkurmay başkanlığı için yaptığı 12 yıllık atama planlarını alt üst ederek, askere böyle bir sivil müdahaleyi aklından bile geçirmeye cesaret edemeyen Süleyman Demirel"i alt üst etti. O konunun demokrasi adına çözümlenmesi de Erdoğan"a nasip oldu.
Demirel, “tapulu arazime gecekondu yaptırmam” diyerek Özal"ın aldığı oyların kendisine ait olduğunu iddia edecek kadar tuhaf durumlara düşmüştü.
Sayın Erdoğan da MHP, SP ve DTP"nin tapulu arazilerine gecekondu yaptırmıştı. MHP, karşı cemâatleri kullanarak; Balıkesir, Gümüşhane vd illeri geri aldı. DTP de Güneydoğu illerini geri aldı. SP de özellikle İstanbul ilçelerinde bir yer kazanmadıysa da muazzam oy aldı. Unların tamamını AKP"den aldılar ve Kılıçdaroğlu hanesine aktardılar.
Attığı cesur adımlarla Özal, bu ülkede siyasilerin dengesini sarstı. Şimdi sıra işadamlarının geleneksel çıkar dengelerini sarsmaya geldi. Bunu da Tayyip Erdoğan yapıyor. Rantlardan para kazanan büyük işadamlarının ayarını o bozuyor.
Tayyip Erdoğan, son altı yılda disiplini elden bırakmayarak kamu maliyesini düzeltti, bütçe açığını kapattı ve devlet borçlarını azalttı. Bütçe açığının ulusal gelire oranı 2002"de yüzde 24,5; devlet borçlarının oranı da yüzde 98 idi. 2008 yılı sonunda bütçe açığı yüzde 1,7"ye, devlet borçları yüzde 37"ye geriledi.
Bu kapsamda, seçim öncesi doğalgaza zammı göze aldı ve ucuzlattıysa da çok büyük oy kaybına neden oldu. Erdoğan, asla seçim ekonomisi uygulamadı ve kesenin ağzını; belli kurallar çerçevesinde, ancak seçime iki gün kala açabildi.
Erdoğan, kamuyu disiplin altına alarak işini başarıyla yaptı. Oy kaybına neden olacağını bile bile ayar tutturamayan Fakibaba ve Durak"a tavır koydu.
Asıl işini yapmayan büyük işadamları oldu. Erdoğan devletin maliyesini düzeltirken, büyük işadamlarının önemli bölümü kendi şirketlerinin mali dengelerini bozdular. Dış borçlarını 42,9 milyar dolardan yedi yılda 196,2 milyar dolara çıkardılar. Şirketlerini kırılgan hale getirdiler. Dünya mali krizinde yurtdışında para kaybettiler.
Bu nedenle, tam da seçim öncesi çok büyük oranda işyeri kapanmaları oldu. İMF musluğunun kendilerine açılmasını sağlayamayan TÜSİAD hükümete misilleme olarak seçim öncesi işçi çıkarmalara ağırlık verdi.
Bu gerçek de AKP"nin oy kaybına neden oldu, ama oy kaybını bile bile palyatif önlemlere başvurmadı ve çok büyük oranda oy kaybını göğüsledi.
Bugüne kadar Türkiye"ye her zaman IMF"yi devlet çağırırdı, şimdi büyük işadamları TÜSİAD IMF"yi çağırıyor. Çünkü çok borçlular ve IMF"nin anlaşma karşılığında Türkiye"ye vereceği parayı kendilerine istiyorlar. IMF olmazsa Türkiye"de kamunun mali disiplininin bozulacağını ileri sürüyorlar.
Anlayacağınız, ekonominin yönetimi konusunda seçimle gelen hükümete güvenmeyip, IMF"ye güveniyorlar. Oysa Türkiye"nin IMF"ye ihtiyacı yok. Çünkü kamu maliyesi sürdürülebilir durumda.
İşte Erdoğan, eski hükümetlerin tersine Türkiye"nin uzun vadeli çıkarlarına zarar vereceği için asla IMF ile anlaşmadı. Oysa eski hükümetler oy kaygısıyla hiçbir maddesine karşı çıkmadan IMF ile anlaşarak Türkiye"yi borç batağına sürüklediler. O zamanki seçim öncesinde batmasınlar diye borçlandılar ve Türkiye"yi bugünkü batağa sürüklediler.
İşte Erdoğan, Türkiye çıkarlarına ihanet etmediğinden seçim öncesi küresel krizin yaralarını kendi elleriyle kapayarak millete acıyı duyurmadı. O nedenle de oy kaybına uğramıştır.
Hazine"nin nakit dengesi açısından sorun yok. Ocak ayında bütçe açığı 2,9 milyar lira olurken, Hazine"nin nakit açığı 1,9 milyar lira oldu. Nakit açığının küçük olması ve Hazine"nin kolayca borçlanması kamu maliyesinin iyi durumda olduğunu teyit ediyor.
Hüseyin Çelik"in Van"ı, M. Ali Şahin"in Antalya"sı, Unakıtan"ın Eskişehir"i, Emine Erdoğan"ın Siirt"i ve Bülent Arınç"ın Manisa"sı AKP"nin elinden çıkmıştır. Elbette bu yenilgiyi önleyemeyenler, hükümet yapısında yeni bir düzenlemeye zemin hazırlayacaktır.
Ancak Muş"un belediye başkanlığını AKP"nin alması yüzünden kudurmuşa dönen DTP, sağa sola saldırdı ve dükkanları yağmaladı. Öte yandan Diyarbakır sokaklarında esnaf ziyaretine çıkan AKP milletvekili ve belediye başkan adayı sokak ortasında meydan dayağına tutuldu. DTPliler size bir şeyler anımsatmıyor mu? Acaba aynı baskınları yapan DTPliler seçim öncesi Kürt seçmenlerine gözdağı vermemişler mi?
SP"nin desteklediği bağımsız aday Fakıbaba"nın galibiyeti AKP için Şanlıurfa"da ağır bir darbe olsa da parti disiplini tanımayan asilere ve tıpkı Adana"daki Durak gibilere tarihî bir ders olmuştur.
 Turizme yatkın illerde genellikle demokratik sol ideoloji egemendir. Sanayi ve işçi-işveren ilişkisi olan illerde de CHP egemendir. İşte İstanbul Maltepe ve Kartal ilçeleri, Tuzla"daki kılpayı kurtarışlar bu yüzdendir. Giresun ve Ordu illeri de bu tanımlamaya yatkındır. Ancak fındık satış fiyatlarının da düşük tutulması Karadeniz illerinde AKP"yi zarara uğratmıştır. 
İnternette şu yorumla karşılaştım, Ege ve Akdeniz"de egemen olan ve oy potansiyeli yüksek illerde AKP"nin neden kayıpta olduğunu daha iyi anladım:
“kardeşim çok birşey istemiyolar ki altı üstü bı oy yani onu veremeyecek kadar acizseniz artık nedıyım sizden çocuğunuz malınızı mulkunuzu de istemiyolar sadece bir oy bu yolumuza itaattır ve de bence imtihandır 1 oy için cemaatını hiçe sayan ahirette HZ ALLAH a ne cevap verecek çok merak ediyorum”…
 Süleymancı Oyları Talimatla 'Ahmet'e… dediler. Adana"da: “Süleymancılar MHP'ye destek verecek...” dediler. Yılma Durak bir ara konuşmasında kamuoyunda Süleymancılar olarak bilinen cemaatin de 22 Temmuz'da kendilerini desteklediklerini dile getirdi.
22 Temmuz seçimlerinde İnternette:
“Arkadaşlar sizce bu seçimde Süleymancılar chp'yi mi destekleyecek?  Malum Süleymancıların önde gelenlerinden İsmail Amasyalı chp'den aday oldu? Eğer destekleyecekse, bu bir çelişki olmayacak mı? chp kuran kurslarına karşı… Süleymancıların her yerde kuran kurları var...yoksa chp Süleymancıların oylarına karşılık, onlar ile uğraşmama sözü felan mı verdi acaba..benim gördüğüm bugüne kadar Süleymancıların yurtlarına chp tarafından, medya, emmniyet güçlerine sürekli hedef gösterdi. Durmadan baskınlar düzenlettiriyordu...” denmişti.
“Bir tas çorbamız nasip olduysa oyunuzu Demokrat Parti"ye verin. Vermezseniz hakkımızı helal etmiyoruz” şeklinde cep telefonu mesajı var.
“Aklı olmayanın dini olmaz! Resmen yurtlar, ihvan, ehavat ve beytül mal siyasete alet edilmiştir”. Silistrevi.org sitesine yorum yapan Arslan; Seçim günü Süleyman Efendi"nin ilim yurtlarından seçim sandıklarına talebelerin kullanılarak yemek taşıtılmasını da eleştirdi. Beytülmalın parasıyla araç tutulup Demokrat Parti konvoyuna katılınması da Arslan"ın en çok eleştirdiği konulardan biri.
 Bir resmi istihbarat raporunda: ““Süleymancılar” cemaatinin içerisinde yer alan iki gruptan “Ablacılar”ın … yerel seçimlerde DYP"yi destekleyeceği, “Abiciler”in ise DYP ve ANAP arasında bir tercih yapacağı ancak o günlerdeki durumun ANAP"tan yana ağır bastığını gösterdiği belirtiliyor” denmektedir.  
Pragmatikliğe ağırlık veren Süleymancılar: “Kamuoyunda, "Süleymancılar" olarak bilinen İslami cemaatin önde gelen ismi olarak tanınan, eski DYP milletvekili …, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan milletvekili adaylığı teklifi aldığını ve kabul ettiğini söyledi” biçiminde yorumlanmaktadırlar.
 Balıkesir ile ilgili Süleymancıların siyasi etkinliği konusunda:
“Balıkesir"de jandarmanın düzenlediği yıldırım operasyonunda yakalanan sahte diploma çetesi mensuplarının Süleymancı gurup a ait oldukları öne sürüldü. 6 aylık dinlemeye takılan sanıkların Balıkesir"i merkez üst olarak kullandıkları saplanırken aralarında okul müdürleri,  imam ve özel okul müdürlerinin de yer aldığı 11 sanık tutuklanmış, 4 kişi hakkında da gıyabi tutuklama kararı verilmişti. Balıkesir"de yurtları da bulunan Süleymancılar artık nasıl vatandaştan hangi yüzle para isteyecek acaba? Bu bilinmiyor ama Süleymancı guruptan kopmalar olduğu öne sürülüyor” notu düşülmektedir. İşte Balıkesir"de AKP"den yüz bulamayan Süleymancılar; güçlü oldukları Ege ve Akdeniz bölgelerinde, oy avcılığı için her şeyi meşru gören MHP"ye oy vermiştir.
Cafe Siyaset yorumcusu Ömer Erbil Antalya için bir yorumunda:
“Cemaatlerin seçim dönemlerinde destek verdikleri siyasal partiler, iktidara geldiklerinde, oy borçlarını cemaatlerin kadrolaşmalarına göz yumarak ödüyor. Cemaat mensuplarının devlet kurumlarında kilit noktalara atamaları yapılıyor. Cemaatlerin okul, yurt, kurs gibi faaliyetlerine hükümetler arsa ve finans sağlıyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR