Seçim Değerlendirmeleri

2009 Yerel Seçimleri'ne baktığımızda mevcut hükümete oy vermeyen yurttaşların inşallah Ergenekon'dan içeri girdiğini görmeyiz! Bu, işin trajik yanı tabi; fakat bu seçim sonuçları, ardında istediğini alamayan daha hırçın bir iktidar mı getirecek yoksa belli bir süre sesi soluğu kesilen uslu çocuk davranışları mı göreceğiz? Belki de en acısı bu iktidar döneminde ve kendine örnek aldığını söylediği önceki birkaç eski iktidarın uyguladığı politikalar sonucu Türk siyasi yaşamının ve Cumhuriyetin aldığı yaralardır. Çünkü en önemli olanı bunların tamiriydi, gelecek günlerde neler olacağını göreceğiz.
Türkiye, demokrasi tarihi boyunca çok çeşitli çalkantılar yaşadı, sivil karşıdevrimlere karşı askeri darbeler gördü. Kimi 1960 Anayasası gibi Türkiye'nin en özgürlükçü ve en ilerici anayasasını getirdi; kimi sivil darbelere giden yolda her kesimden onlarca, yüzlerce nitelikli insanımızdan etti bizi.

Bu seçimler zarardan dönülmüş kar mıdır? Hayır sanmıyorum. Çünkü öncelikle kar olabilmesi için iktidar alternatifi bir muhalefetin yeterli güç düzeyine erişmiş olması gerek. İşte onun içindir ki halkın önemli bir kesimi, temiz politikalar vadeden ve iktidar yoluna başkoymuş muhalefet liderlerinin başa geçmesini bekliyor.
2009 Yerel Seçimleri'ni artısıyla eksisiyle ele alırsak; kural sınır tanımayan, diktatoryal bir düzene giden iktidara halkın 'fren yap' uyarısını gördük. Bunu kimi gazeteler 'Halk, iktidarı teğet geçti' diye çevirdiler. Ama iktidar bunu nasıl anlar yoksa yine de 'demokrasi aracı'na binip ülkeyi istediği 'ılımlı' şekle sokmaya çalışır mı şuan bilinmesi mümkün değil.
Bir başka açıdan bakarsak; yerel seçim olması itibariyle İstanbul ve Ankara dışındaki çoğu ilimizde kişiye göre oy verildiğini gördük. İstanbul ve Ankara ise başlı başına bir genel seçim arenası gibiydi. İktidar partisinin adayları çok büyük oy erozyonuna uğradılar. Muhalefet partileri ve adaylarına bakıldığında Kemal Kılıçdaroğlu'na -kamuoyu nezdinde- CHP'de daha üst koltukların hatta mümkünse en üst koltuğun yolu göründü; fakat Baykal o koltuğu ne zaman nasıl boşaltır bu da bir mucize gibi görünüyor!
Hatırlarsanız bir zamanlar Cem Uzan 'Açın Türkiye'nin önünü!' söylemiyle siyasi literatüre büyük bir kazanım sağlamıştı. Bunu CHP'ye uyarlayası geliyor insanın içinden!
30 Mart Pazartesi akşamı Ali Kırca'nın sunduğu Ana Haber Bülteni'nde ise Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinden,o'nun da zihninde CHP'ye gereken politika çizgisini ve mantığı belirlemiş olduğu görülüyor. 'Ekmeği, işi olmayana gel sana laikliği anlatayım, demek olmaz; biz önce yurttaşımızın sorununu dinleyecek çıkış yollarını sunacağız; bu çözümlerden sonra varsa başka konuları konuşuruz.' şeklindeki söylemleri CHP'nin artık bir 'seçkinler partisi' olmaktan, 'Halkın partisi' olabilmesine giden gerçek mantığı yansıtıyordu. Ülkesini düşünen her siyasetçinin, önce yurttaşını düşünmesi zaten öncelikli vazifesidir. Ayrıca bir ülkede iktidara alternatif güçlü bir muhalefetin varlığı çok şeyi değiştirir; işlerin kalitesi ve insana bakış açısında iktidarı disiplinize eder.İktidarı başıboşluk yapmaya, rahatlatmaya götürmez...
Dileriz iktidarıyla anamuhalefetiyle ve diğer muhalif partileriyle herkes daha çok çalışma azim ve kararlılığında olur. Biz, bildiğiniz gibi yine çarşamba günü bu köşede olacağız.


                                                                                                                                                             İyi haftalar

Not: Muhsin Yazıcıoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum, hepimizin başı sağolsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR