KİM KAZANDI
1977 yılında tarihe kanlı 1 mayıs olarak geçen ve 1978 yılından itibaren Taksim dışında kutlanan 1 Mayıs etkinlikleri , 32 yıl sonra 2010 yılında aynı alanda kutlama yapılmasının önünü açanda iktidar. Bu yıl adı geçen alandaki çalışmalar nedeni ile etkinliğin meydanda yapılmaması yönündeki yaklaşımıyla başlayan polemik sonucunda, dünya televizyonlarında manşet olmayı başarmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Bir bölüm sendika ve kuruluşların yanı sıra, muhalefetinde alanda kutlamaların yapılması yönündeki istekleri doğrultusunda başlayan görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine, 1 Mayıs etkinlikleri Diyarbakır ve ülkenin çeşitli yerlerinde barış havasında kutlanırken İstanbul'un bir bölümündeki olumsuz gelişmeler nedeniyle dünyaya kötü bir izlenim verilmiştir . Aynı şehrin bir başka noktasında , aralarında Türkiye Komünist Partisininde bulunduğu gruplar festival havasında etkinliklerini yaparak ,alandan ayrılırken Taksim'de bu olayların çıkışı manidardır.
İdeolojisi ne olursa olsun, herkesin savunduğu fikre saygım var. Her alanda her sorun tartışılmalıdır. Yönetimde, kim olursa olsun, unutulmaması gereken bir şey var. Bu gün benim doğru dediğime, yarın ben başa geldiğimde yanlış diyecek insanların olacağı aşikardır. Önemli olan bu karşıtlıkların ,çıkarlar uğruna ülke içinde insanların arasını açacak oluşumlara neden olmamasıdır.
Siz yaptığınız olmaz, ben yaptım kabul edin, bu dayatmacı zihniyetin ülkeye yarardan çok zarar vereceğini herkes biliyor olmasına karşın, nedense kimse fikrinden geri adım atmamaktadır. O alanda yapılacak etkinliklerde gelişebilecek bir olumsuzluğa karşı, daha büyük felaketlerin doğa bileceğini idareciler açıklarken, karşısında hiçbir şey olmayacak diye fikir beyan etmek mantıkla bağdaşmamaktadır.
Neden? Otuz yılı aşkın bir zamandır silahlı terörler, ondan önceside sürekli karşıtlıkların kaşınmasıyla dolu cumhuriyet tarihimizde iç meselelerle, suni gündemlerle kavga edip durmuşuz. Terör örgütüyle sürdürülen silahların susması yönündeki çalışmaları istemeyen unsurların olabileceğini düşünmemek abesle iştigaldir. Karşılıklı inatlaşmanın olduğu o alanda bir merminin patlatılmasının nasıl bir infiale yol açacağını göremeyecek kadar insanların basiretin kapanmasına doğrusu hayret ediyorum. 77 yılında ölenler mermi yarası nedeniyle ölmemişti. Paniğin başladığı bir kalabalığı durduracak güç daha icat edilmedi. 1985 yılında Avrupa kupasında İtalya'n ve İngiliz seyirciler arasında çıkan kavgada silah olmamasına karşın paniğin neden olduğu ezilme sonucu 39 kişinin ölmesi bir örnektir. Taksim alanında 77 yılındaki faciada diğer bir örnektir. Yönetici veya organizasyon sahibi insanların bu ihtimalleri göze almadan, bir şey olmaz zihniyeti, profesonellikten, yöneticilikten oldukça uzak ve uçuk bir yaklaşımdır.
''Olay olmaz'' ya olursa ,o zaman herkes birbirini suçlayacak. Sendikalar bu yıl ki mücadelelerinin gelecek seneki kongrelerinde yer sağlamlaştırma amaçlı kullanacak, siyasi gruplar bakın yanınızdaydık diyerek oy kazanma derdinde olacak.
İzin verseydiler, izin vermedik tartışmaları sürerken yaralanan güvenlik görevlileri ve sivil vatandaşların mevcudiyetini kim inkar edebilir. Umarım böyle bir şey olmaz ama o yaralılardan bir tanesi vefat ederse ne olacak. Bir sonraki 1 Mayısta bir çelenk fazla konulacak. Bunu siyasi çıkar olarak kullanmak getiriden çok götürüye neden olur. İnsanlar şunu göremez mi acaba? Orada devletin kolluk kuvvetleri var, taş atarak vurup kırarak geçilmesine müsaade edilmeyecek. Neden peki bu inat,
1 Mayıs haktır, hak değildir. O haklı bu haksız, bunlar kavga sahiplerinin dışındakilerin umrunda bile değil. Milletin umrunda olan seneyede , yıllar sonrada huzur içinde 1 Mayıs kutlayacağımız ülkenin mevcudiyetidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.