Kırmızı Kurdela

(BİRAZ GEÇ KALMIŞ BİR YAZI)

           

Bugün sizlerle biraz geç kalmış bir yazı yazmak istiyorum. Aslında bu yazımı okulların açıldığı ayda yazmam daha uygun olurdu. Ama şimdi kısmet oldu.

Geçenlerde İstanbul"da bir okulumuza gittim. Birinci sınıfın önünden geçerken dikkatimi çekti. Bazı öğrencilerin yakalarında kırmızı bir kurdela takılmış, bazı öğrencilerde ise kurdela yoktu. Bildiğim halde kurdela takan öğrenciye sordum: “Yakandaki bu kurdela nedir yavrum?” Çocuk gururla; “Ben okumaya geçtim. Öğretmenim bana kurdela taktı.” Ben onunla konuşurken birkaç öğrenci yanımıza toplandı. Baktım yakalarında kurdela olmayan öğrenciler mahçup ve içine kapanık bir şekilde duruyorlar konuşmak istemiyorlar. Üzüntülü oldukları yüzlerinden belli.

İlköğretim okullarımızda birinci sınıf öğrencilerimize kasım aralık ayı gibi okuma bayramı yapılır ve birinci sınıf öğrencilerimizin bir kısmına kurdela takılır. Kurdela okumaya geçen öğrencilere takılır, geçemeyenlere takılmaz.

Aslında bu uygulama görünüşte çok güzel bir uygulama olarak görülebilir. Ancak bunun eğitimdeki yeri çokça tartışılabilir. Zaten bu kurdela takma uygulaması ile ilgili bakanlığımızın bir genelgesi falanda bulunmamaktadır. Sadece okul yönetimlerinin ve öğretmenlerinin –tabirimi mazur görün- biraz işgüzarlığıdır.

Okuma yazma sanıldığı gibi yüzde yüz somut değerlendirilecek bir kavram değildir. Kurdela takmak için ölçümüz nedir? Ne kadar okuyunca kurdela takmalıyız? Hiç düşündünüz mü kurdela takılmayan öğrencide nasıl bir psikolojik eziklik oluşur?

Yazık değilmi, daha okula başladığı ilk sınıfta çocuklara eğitim adı altında bu acıyı tattırmaya ne hakkımız var. Birkaç tane öğrencinin mutlu olması için sınıfın diğer öğrencilerini mutsuz etmeye ne hakkımız var. Bu mutsuz öğrenciler ilköğretimin ilk sınıfında yaşamış olduğu bu olumsuzluğu ömrü boyunca hissedecek ve belki de toplumumuzda problemli insan olarak ileride karşımıza çıkacaktır.

Değerli veliler, sevgili öğretmenler ve idareci arkadaşlarım, zararı faydasından çok fazla olan bu uygulamalara gelin son verin. Birkaç öğrenciyi mutlu etmek için bir kısım öğrenciyi mutsuz etmeyelim. Kaldı ki 30 öğrencisi bulunan bir sınıfta 29 öğrenciye karşılık bile bir öğrenciyi feda edemeyiz.

En doğru olanı şudur: Elbette okuma bayramı yapacağız. Gerekirse kurdelada takacağız. Ancak öyle bir zamanda takacağız ki, bütün öğrencilerimizi okumaya başlatacağız ve kurdelayı tüm öğrencilere takacağız. Hiçbir öğrencimizin diğer öğrencilerden ayrıcalığı yoktur. Hiçbir öğrencimiz okumaya geç başladı diye hor görülemez. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Öğrenme elle tutulur bir nesne değildir. Bu kişilere göre değişir. Öğrencilerimizi öyle bir duruma getirmeliyiz ki birbirlerini sevsinler. Bana neden kurdela takmadılar diye kurdela takılan öğrencilere düşman olmasınlar. Kurdela takılan öğrencilerde kendilerinin diğer öğrencilerden üstün olmadıklarını çok iyi kavramalılar. Öğretmenleri olarak buna çok dikkat etmeliyiz.

Elbette bu konular üzerinde titizlikle duran öğretmenlerimiz vardır. Onları tenzih ediyorum. Önemli olan toplumumuza problemsiz kişiler kazandırmaktır.

Velilerimiz ve öğretmenlerimiz öğrencilerinin okula gitmek istememe sebeplerini çok iyi araştırmalılar. Bakalım altından neler çıkacak?

Mutluluklar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yaşar Koca Arşivi
SON YAZILAR