KUR"ÂN-I KERÎM"İN KUR"ÂN"DAKİ İSİMLERİ 3 “el-FURKÂN”
Değerli dostlarım,
Bu yazımızda da Kur"ân-ı Kerîm"i yine Kur"ân"dan tanıtmaya devam edeceğiz. Takip edenler hatırlayacaklardır, bu köşede Kur"ân"ın tanıtımıyla meşgulüz. Yüce Allah"ın insanlığa son mektubu olan Kur"ân"ın anlamıyla ve mesajıyla insanları buluşturmaya gayret ediyoruz. Bunu yaparken başka insanların kanaatlerini değil, doğrudan Kur"ân mesajını ve zaman zaman da Hz. Peygamber"in hadislerini referans olarak kullanıyoruz. Çünkü biliyoruz ki Allah adına konuşanlar Allah"ı konuşmalıdırlar; O"nu konuşmayanlar din adına doğruyu yakalayamazlar; hatta Allah korusun bir iftiranın da tarafı olabilirler. Din adına konuşurken kılı kırk yararcasına dikkatli davranmak bizlerin görevidir. Bu hassasiyetin bir gereği olarak Allah"ın bu son mektubuna yine O"nun verdiği isimlerden bir tanesini tanıtmak istiyoruz.
el-Furkân: İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, faydalı ile zararlıyı, hak ile bâtılı, karanlık ile aydınlığı, vs. birbirinden ayıran değere furkân denilir. Bizzat ayırana da, kendisi ile bunların ayırd edildiği şeye de furkân denir. Bu itibarla Kur"ân, hakkı bâtıldan ayırd etmede en önemli ölçüdür. Din adına neyin doğru neyin yanlış, neyin yararlı neyin zararlı, neyin tam neyin eksik olduğunu belirlemede vazgeçilmez kaynak furkân olan Kur"ân"dır. Yüce Allah, İlâhî hitaba karşı duyarlı olan ve sorumluluk bilinci taşıyan insanları “furkân” sahibi yapacak, böylece işledikleri hataların bir bölümünü silecek ve onları bağışlayacaktır (Enfâl 8/59). İnsanın “furkân” sahibi yapılması, onun asıl furkân olan Kur"ân"a sarılması ve onu hayatının vazgeçilmezi yapmasından sonra gerçekleşmektedir. Yani “furkan” sahibi olmak bir sonuçtur; sebebi ise Kur"ân ile, onun anlamı ile buluşmaktır. Dünya hayatında furkân (Kur"ân) ile buluşanlar mahşerdeki asıl ayrışmada hakkın yanında olmayı ve ödülle buluşmayı da Allah"ın izniyle başaracaklardır.
Bilindiği üzere Kur"ân"da 114 tane sûre vardır; bunların 86 tanesi hicretten önce indirilmiştir ve kendilerine Mekkî sûreler denilmiştir. 28 tane de hicretten sonra indirilen vardır ki onlara Medenî adı verilmiştir. İşte bu Mekkî sûrelerden bir tanesi “el-furkân” sûresi olarak anılmaktadır. 25. sırada bulunan bu sûrenin ilk iki âyetinde Yüce Allah Hz. Peygambere indirdiği, öğrettiği veya gönderdiği sûreyi furkân adıyla anmıştır: Âyetlerin anlamı şöyledir: “Âlemler (akıl sahipleri) için uyarıcı olsun diye kuluna (Muhammed"e) Furkân"ı indiren, göklerin ve yerin sahibi, çocuk edinmeyen, idarede ortağı bulunmayan ve her şeyi yaratıp belli bir ölçüye (veya fıtrata) kavuşturan Allah, yüceler yücesidir.” Burada da görüleceği üzere Yüce Allah, bu son vahyinin adını “doğruyu yanlıştan ayırd eden değer” anlamında furkân olarak belirlemiştir. Şimdi din adına birileri doğru şeyler söylemek istiyorsa onu Kur"ân"dan doğrulatmalıdırlar. Öyle sanıldığı ve yaygın olarak iddia edildiği gibi “her şey Kur"ân"da yoktur” cümlesi çok masum bir cümle değildir; elbette her şey Kur"ân"da olamaz; ancak Kur"ân"da çok şeyler vardır. İnsanlar Kur"ân"ın aydınlığıyla doğru dürüst bir şekilde tanışmadığı için onda nelerin olduğunu bilmeden başka kaynaklara sarılıyor, dinî hassasiyetlerini oralardan şekillendiriyorlar. Bu doğru bir tutum değildir. Furkân olan Kur"ân, din adına yanlışı doğrudan ayırd edebileceğimiz tek ölçüdür.
 Bu ölçüyü fark etmek ve onunla daha sıcak bir iletişim kurabilmek dileğiyle yaklaşan Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, afiyet dileklerimle saygılar sunuyorum. Hoşça kalın.  
Mehmet Okuyan