Mehmet Büyükalbayrak

Mehmet Büyükalbayrak

Mayınlı Araziler...

 

 

            Meclis gündemine gelmiş kanun bir tasarısı... Konu, Suriye sınırı boyunca döşenmiş kara mayınlarının kaldırılması... Ortalama 350 – 400 metre genişliğinde ve yaklaşık 510 km. uzunluğunda bir alan... 216 bin hektar (dönüm) olduğu ifade ediliyor. Tarıma elverişli ama, boş duruyor. Mayınlar kaldırılmadan tarıma açılması mümkün değil.

            Kim kaldıracak mayınları? Sorun da, burada çıkıyor. Ordu, “biz kaldıramayız” diyor. Gerekçe araç ve uzman personel yetersizliği... Gerekli finansman sağlanıp araçlar temin edilse, personel eğitilip bu konuda yetiştirilse, belki, sorun kalmayacak.

            Hükümetse, kanun tasarısını hazırlayıp meclise sunmuş bile: İşi üstlenecek firmaya arazinin belli bir süre kullanım hakkının verilmesi karşılığında, arazinin mayından arındırılmasının sağlanması işinin uluslararası ihaleye çıkarılması... 

            İç bölgelerimizde, tarımsal amaçla kullanılabilecek daha uygun topraklarımız olduğu için yerli firmalarımızın işe talip olmayacakları belli. Tekliflerin yabancı firmalardan geleceği kesin gibi... Bir gerçek daha: İsrail'in söz konusu yöre için düşüncelerini ve ideallerini, en azından magazinsel olarak, bilmeyen yok. İsrail menşeli firmaların bu işe dünden talip oldukları da biliniyor. Durum böyle olunca kafalardaki sorular çoğalıyor, cevaplar netleşiyor...

            Mecliste ise ortalık toz duman... Muhalefet karşı çıkıyor, Başbakan savunuyor... Muhalefet yüklendikçe Başbakanın tavrı sertleşiyor. “Paranın dini, milliyeti olmaz” diyor Sayın Başbakan. El-hak, doğru olmasına doğru da, söz konusu İsrail olunca üç kere düşünmek gerek. Abdülhamid Han'dan, o yörede toprak satın almak isteyenler bunların dedeleri idi. Ayaklarını sağlam bastıklarında yaptıkları da, dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Abdülhamid Han dönemi ve sonrasının iyi bilinmesi ve tekrar tekrar analiz edilmesi gerekir.

            Devam ediyor sözlerine Sayın Başbakan: “Orada İzak çalışmayacak, Hasan çalışacak.” Bu söz rahatsız etti beni. Öyle ya, İzak patron (ağa) olacak, Hasan maraba... Öfke ile, düşünülmeden söylenmiş, amacını aşan bir ifade olarak değerlendiriyorum bunu... Ve inanıyorum ki, ihaleyi alabilirlerse, mayınları da Hasan'a çıkarttıracaklardır. Zira, böyle tehlikeli işlerde kendi adamlarını çalıştırmazlar da...

***

            Mayınların çıkarılması işinin özel sektöre yaptırılması zorunlu ise, mayın çıkarma işi ile arazinin tarımsal amaçlı kiralanma veya satılması ayrı olarak değerlendirilemez mi? Mayın çıkarma işi öncelikle ihaleye çıkarılıp arazi mayından arındırılır. İhaleyi alan firma, şartnamesine ve tekniğine uygun olarak işini yapar ve ücretini alır. Ardından da arazi, ya ihale yolu ile, ama mutlaka yerli firmalara kiralanmak üzere ihaleye çıkarılır, ya da yöre çiftçisine, tarım reformu kapsamında da değerlendirmeler yapılarak, satılır veya kiraya verilir.

            Bölgenin mayınlardan arındırılması işinin, arazinin kullanımına karşılık yaptırılması doğru bir uygulama olmayacaktır. Eğer bu işin finansmanı için sıkıntı yaşanıyorsa, başka yatırımlardan kısılıp buna öncelik verilebilir. Unutulmamalıdır ki, milletimiz de bunu memnuniyetle karşılayacaktır. Ama, aklıma başka şeyler de gelmiyor değil. Hoş olmayan ve kabul edemeyeceğim şeyler: Kapalı kapılar ardında verilmiş sözler mi var?.. Bilmek hakkımız...

            Bu yazıyı yazarken internette, konu ile ilgili bir haber okudum: Söz konusu kanun tasarısı meclisten, komisyona geri çekildi. Sevindirici bir gelişme olarak algıladım. Umarım, siyasi ve kişisel hesaplara bulaştırılmadan gerekli düzeltmeler yapılarak kamuoyunun beklentilerine cevap verilir.

            Devlet yönetiminde hesaplar kısa vadeli değil, belki, yüzlerce yıl sonrası düşünülerek yapılmalıdır.

            Akl-ı selimin galip gelmesi ümidiyle...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet Büyükalbayrak Arşivi
SON YAZILAR