Sigara...
On yıl kadar önce, Dünya Sağlık Örgütü yaptığı bir açıklama ile, kişinin kendi sağlığı için yapabileceği en önemli girişimin, sigarayı bırakmak olduğunu duyurmuştu. Zaman içinde, sigara içenlerin yalnız kendi sağlıklarına değil, sigara içilen ortamda bulunan herkesin sağlığına ciddi zararlar verdikleri anlaşıldı. Pasif içicilik de denilen bu durumun, toplum sağlığına olan etkilerinin önlenebilmesi için, kapalı mekânlarda sigara içimi, yasa ile, yasaklandı.
Gönülden desteklediğim yasanın uygulanmasında bazı sıkıntılar olsa da, büyük oranda, amaç hasıl olmuştur. Kahvehane ve kafeterya önlerinde sigara içme ihtiyacını gidermeye çalışanların oluşturduğu çirkin görüntüler hariç. İzmaritler de sokağa atılınca, görüntü daha bir çirkinleşiyor. Ama, olsun; bu da bir başlangıçtır.
Ancak, burada şunu da belirteyim ki, insan bünyesine verdiği her türlü zarara rağmen sigara içmek de bir haktır. Sigaranın kendisine vereceği zararı bilen ve kabullenenlerin, başkalarına zarar vermeden sigara içebilme haklarını kullanabilmeleri için de tedbirler düşünülmeli ve alınmalıdır. Burada tek şart, sigara içmeyenlere zarar verilmesinin önlenmesidir.
Sigara içmeye 20 yaşından sonra başlayanların sayısı yok denecek kadar azdır. Sigara içme alışkanlığı, büyük oranda, çocukluk çağlarında kazanılmaktadır. Bu açıdan bakınca, sigara içme alışkanlığının çocukça bir davranış olduğu da söylenebilir. Ama, hayatı zehir eden bir davranış. Çocuklarımızın, özenti olarak başladıkları ve hayatlarını zehir eden bu alışkanlığın pençesine düşmemeleri için, onlara kötü örnek olmaktan kaçınmalıyız. Özellikle, doktor ve öğretmenlerimizin, sigara üreticilerinin reklamını gönüllü olarak ve üstüne para vererek yapmaları, sigara alışkanlığının yaygınlaşmasına büyük etki yapmaktadır.
Sigara içenlerle görüştüğünüzde, kendilerinin de bu durumdan memnun olmadıklarını söyleyeceklerdir size. Çok büyük bir kısmı da, sigarayı bırakmak istediğini, ama bunu başaramadığını belirtecektir. Burada, bağımlılık olgusu göz ardı edilemez. Nikotinin, eroin gibi bağımlılık yapan bir madde olduğu bilinmektedir. Buna rağmen, sigarayı bırakanların sayısının azımsanamayacak oranlarda olması, sevinilecek bir durumdur.
Öncelikle, isteyen herkesin sigarayı bırakabilmesinin mümkün olduğunun, işin uzmanlarınca belirtildiğini söyleyelim. Yalnız burada, sigarayı bırakmak isteyenleri iki guruba ayırmak gerekiyor: Birinci gurup, sigarayı bırakmak isteyip, bunu başarabileceğine inananlardır. Diğer gurup ise, sigarayı bırakmak istediğini söyleyip bunu başaramayacağına inanan kişilerdir. Olumsuzluğa inanınca, sonuç ta olumsuz olmaktadır.
Olumlu düşünerek ve başaracağımıza inanarak, sigarayı bırakma azmimizi ortaya koyarsak, sigaranın, bırakılamayacak bir alışkanlık olmadığını göreceğiz. Çok zorlananlar için tıbbi destek almak da bir alternatif olarak değerlendirilebilir. Unutmayalım ki, bizim sigarayı dost olarak görmemiz, onun da bizi dost edindiği anlamına gelmez.
Kendimize yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden biri olan, bu alışkanlıktan kurtulmak için, vakit geçmeden, ilk adımı atmaya ne dersiniz? Kendimize bu iyiliği yapmaktan kaçınmayalım. Yoksa, hiç ummadığımız bir anda o bizi terk edebilir.
Dumansız günler dileklerimle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.