MUTLU OLABİLMEK
Hepimiz konuşmalarımızda,bazen sorulduğunda(pek sorulmaz ya)bazen kendi kendimize bir itiraf veya serzeniş gibi mutluluk kelimesi geçer.Mutluluk şüphesiz herkesin ulaşmak istediği ama ne olduğu konusunda evrensel bir uzlaşıya ulaşılamayan bir konu...
Çoğumuzun mutluluğu sevgi dolu ilişkilerde,erdemli bir insan olmakta ya da hayata bir şekilde katkıda bulunmakta görürüz.Buna karşılık mutluluğun sebepleri hakkında yanlış fikirlere kapılıp hayatımızı o yanlış fikirlerin uygulamasına odaklandığımızda,mutluluğumuzun en büyük düşmanı kendimiz oluyoruz.Özellikle yaygın bir tanesini hatırlatayım: Mutluluğumuzu çok fazla dışsal sebeplere endeksliyoruz.Mutluluğun arzuladığımız hayat koşullarına sahip olmakla,yahut zenginlik,prestij veya başkalarının hayranlığı gibi dışarıdan gelecek birtakım ödüllere bağlantılı olduğunu sanmak.Dışsal faktörler ve yaşam koşullarımız elbette mutluluğumuzu etkiliyor,ama en temel gereksinmelerin karşılanmaması,terör,savaş,ekonomik kriz ve kıtlık gibi ekstrem durumları bir kenara bıraktığımızda,bu etki bizim sandığımızdan oldukça daha az olabilir.Net bir şekilde biliyoruz ki,mutluluk kaynağını dışımızdan çok içimizde olduğudur.
Mutlu olmak elimizde diyemiyoruz,çünkü genlerimiz gibi hiç elimizde olmayan ya da içinde yaşadığımız toplumun koşulları gibi sınırlı ölçüde etkileyebildiğimiz faktörler de belirleyici oluyor.Örneğin biliyoruz ki,genetik faktörler insanlar arasındaki mutluluk farklarının en azından üçte birini açıklıyor.Keza toplumsal,siyasal ve ekonomik faktörlerin de etkisini yadsıyamayız.
Ne var ki,mutluluğumuzun tamamı kendi elimizde olmasa da,azımsanmayacak bir bölümü elimizde.O bölümün üzerine yoğunlaşarak daha mutlu olmayı öğrenmemiz olasılık içinde.Ama tabii kolay bir süreç değil,emek ve adanmışlık gerektiriyor.İlk yapmamız gereken şey,mutluluğun ne olduğuna ve hayatta nelerin mutluluk getirip nelerin getiremeyeceğine dair doğru bir anlayış geliştirmek gerekir.Daha sonraki aşama,bu bilgilerin ışığında dönüp kendimize bakmak...Kendimize şunu sormak gerek: "Daha mutlu bir insana dönüşmek için iç dünyamda neleri değiştirmem gerekiyor."Daha sonraki aşama ise,bu bilgilerin öncelikli olarak çalışmamız gereken alan,duygu ve düşüncelerimizin yönetimidir.
Duygu ve düşüncelerimizin seyri üzerindeki hakimiyetimiz zayıf olduğunda,zihnimiz sürekli bir savaş alanına dönüşür.Oysa sağlıklı ve dingin bir zihin mutluluğun birincil şartlarındandır.Zihnimizin alışkanlıklarını değiştirmek kadar kalbimizin alışkanlıklarını değiştirmek de mutluluk eğitiminin bir parçasıdır.Örneğin bencillikten uzak olmak,almaktan çok vermeye odaklanmak ve insanlara başta kendimiz olmak üzere sevgi,saygı ve anlayışla yaklaşabilmek kolay olmasa da geliştirilmesi olanaklı mutluluk becerileridir.
Diğer bir önemli şeyler sağlığımıza ve bedenimize dikkat etmiyorsak,diyelim ki,kötü besleniyor,uykumuzu önemsemiyor veya hareketsiz bir yaşam sürdürüyorsak,mutluluk çalışmalarımıza ilk oradan başlamalıyız.Beden alışkanlıklarını değiştirmenin bize mutluluk olarak dönüşü,zihnimizin ve kalbimizin alışkanlıklarını değiştirmekten çok daha hızlı oluyor.
Mutluluğumuz dürüstlük,yardımseverlik,alçakgönüllülük,çalışkanlık,azim ya da öğrenme sevgisiyle birleştiğinde erdemli bir kişi oluruz.İnsanların bu tarz erdemlere ne ölçüde sahip olduklarına baktığımızda,bununla mutluluk düzeyleri arasında pozitif bir ilişki gözlemleriz.Hangileri derseniz,"sevgi doluluk" yani insanlara karşı sevgi ve iyi niyet besleme eğilimi.Yaşama sevinci ki,bu çok şaşırtıcı değil,ümitli,iyimser,geleceğe inançla bakan ve mutlulukla en kuvvetli ilişkiye sahip olduğunu gözlemlediğimiz erdem, "şükür hissi"yani hayata ve bize verdiklerine şükranla ve minnetle bakabilmek,çevremizdeki iyi,olumlu,güzel şeylerin farkında olmak ve değerlerini bilmektir.
Mutlu olun ve mutlu kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.