Mutluluk

MUTLULUK

        

“Büyük insanların gönlünde sadece sevgiye yer vardır, küçük insanlar kin tutar,”

         Mutluluk hepimizin ulaşmak istediğimiz en zor hedeflerden biridir. Mutluluğu arar dururuz ama bir türlü bulamayız. Tam buldum dediğimiz anda, balık misali elimizden kayar ve tekrar denize kaçar. Tekrar tekrar aramaya başlarız. Yine birçok merhaleler ve zorluklardan sonra elde ettiğimizi sanırız. Ama bakarız ki heyhat yine kaçırmışız. Öyle değil mi? Dünyada kaç tane mutlu insan gösterebilirsiniz? Kimisi mutluluğu dünya malında arar, kimisi çocukta eşte arar, kimisi arkadaş ve dostta arar. Ama ne kadar ararsa arasın yine bulamaz yine bulamaz. Çünkü mutluluk insanın içinde saklıdır. İçindeki cevheri bulup onunla dünyaya bakabilenler, gördükleri her şeyi o gözle görebilenler mutlu olabilirler. O cevher nedir o zaman diye sorarsak kendimize, cevabımız o cevherin SEVGİ olduğu olacaktır. Her şeyin anahtarı sevgidir. Sevgi ile bakılan hiçbir kimse yoktur ki karşılığında olumsuz bir cevap verebilsin.

         Öyleyse bu kadar basit olan sevgi kelimesini neden benliğimize yerleştirmiyoruz. Neden zor geliyor sevgi ile bakmak, tüm varlıklara sevgi beslemek… Deneyelim bakalım sevginin değerini göremeyecek miyiz?

         İnsanlar mutluluk uğruna çoğu defa mutsuzluğu seçerler. Mutsuz oldukları halde mutluluk oyunu oynarlar. Evlerimizde nazik değilizdir. Saygı kelimesi bizim için yaratılmamıştır. Nankör davranırız en yakınlarımıza, dostlarımıza, sevdiklerimize… Küçücük meseleleri büyütür ve kartopundan çığ haline getiririz. Siz değerli okuyucum diyebilir misin, ben mutluyum, evime, çevreme, arkadaşlarıma ve dostlarıma saygılıyım diyebilir misin? Daha sonra yolda gördüğümüz dostlarımıza (!) gülücüklerle selam veririz. Ama bu selamlar genellikle samimi değildir. Ama şunu çok iyi bilmeliyiz ki, verdiğimiz selamların samimi olup olmadığını selamımızı alan arkadaşımız çok iyi bilir. Öyleyse içimizdeki gerçek sevgiyi büyütmek olgunlaştırmak ve bu sevgimizi herkese verebilmek en güzeli değil midir?

Ne olursa olsun birbirimize karşı kin tutmak büyük insanların özelliklerinden değildir. Büyük ve olgun insanlar hiçbir zaman kin tutmazlar. Kin tutanlar her zaman küçük ve zayıf karakterli insanlardır. Öyleyse kendimize bir çekidüzen vermeli ve her akşam geçen günümüzün bir hesabını yapmalıyız. Bugün nerede hata yaptım, nasıl davransam daha iyi olurdu, neden kırdım, başka alternatif çözüm yok muydu? Buna benzer sorular sorarak yapmış olduğumuz hataları cesaretle görebilmeliyiz. Ben her şeyi çok iyi bilirim, benden daha iyisi yok, gibi kendimizi kandıran sözlerle avunmayalım… Unutmayalım ki; “El elden üstündür, arşa kadar.” Sözü bize haddimizi bildirmiyor mu?

Toplum olarak bu konuda ileri seviyedeyiz diyemeyiz. Birbirimize karşı saygımız, takdir etme gibi duygularımızın yerini, genellikle kıskançlık almış durumda. Hep kendimiz takdir edilmeyi bekliyoruz. Ama başkasının yaptıklarını takdir etme, o kişileri motive etmeyi sadece PDR(Psikolojik Danışma ve Rehberlik) cilere bırakmışız. Zaten çoğu kere biz her şeyi biliriz. PDR cilerin işlerini de biliriz. Öğretmenlerin işlerini zaten onlardan çok iyi biliriz. Benim gariban öğretmenlerim kabuklarına çekilmişler kendi haklarını dışarıya karşı savunmazlar. Neden dışarıya karşı tek yürek olamıyoruz ve birbirimizi desteklemiyoruz? Uzun uzun düşünmemiz gereken bir konu bence…

Gerçek mutluluğu ve gerçek sevgiyi bulabilen dostlara selam olsun. Gerçek mutluluğu ve gerçek sevgiyi bulamayan herkese Allah kolaylık versin diyor, güzel bir hafta diliyorum.

 

                                                                          

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşar Koca Arşivi
SON YAZILAR