Misafir olarak geldiğimiz dünya âleminde, bize verilen ömür içerisinde ebedi yurdumuz olan ahiretı kazanmanın mücadelesini veriyoruz. Bu âlemde, önce kendimizi her türlü günahlardan korumalı, Yüce Mevla’nın emirlerine sımsıkı sarılmalı ve ardından da geleceğimiz olan nesillerimizi milli ve manevi değerlerle yetiştirmeliyiz.

Kur’an-ı Kerimde; “Ey iman edenler. Kendinizi ve neslinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun” (Tahrim, 6) ayetiyle biz Müslümanlara büyük sorumluluklar yüklenmiştir. Öncelikle kendimizi çok iyi yetiştirmemiz gerekir. Bunu başarmak için her an imtihanda olduğumuzu unutmayıp, “Yüce Allah’ı her an görüyormuşçasına, ihsan mertebesinde iyi bir kul olmanın bilincinde olmalıyız. Biz onu göremiyorsak da O’nun bizi gördüğünü” (Buhari İman,1) biliyoruz. “Kirâmen kâtipleri ile her insanın amelinin kaydedildiğini,” (İnfitar. 11) “Kıyamet günü huzuruna çıktığımızda herkesin kayıtlarının kendisine izletileceğini”, (İsra,14) “küçük büyük bütün amellerin muhafaza edildiğini” (Kehf, 49) bizlere bildirmektedir. “Dünya hayatı sizleri aldatmasın. Vesvese veren şeytan sizi Allahın rahmetiyle kandırmasın”, (Fatır, 5) v.b. birçok ayetlerle kendimize sahip çıkmamız hatırlatılmıştır. Ergenlikten itibaren her Müslüman dini ve dünyevi yükümlülüklerini harfiyen yerine getirmeli, günahların her türlüsünden de kaçınarak kendini muhafaza etmeli ve Allah (c.c.) ın emaneti olan neslimizi de korumakla yükümlüyüz. Onlar bize Allah’ın emanetidir. Emanetlere gözümüz gibi bakmalıyız. Geleceğin emanetçileri olan evlatlarınıza rol model olmalı, onlara nasihatten öte güzel yaşantımızla yol göstermeliyiz. Sevgili Peygamberimiz (sav.) “Çocuklarınız 7 yaşına gelince onlara namaz kılmayı öğretiniz” (Ebu Davud, Salat, 26) buyurarak günahsız yavruları günaha bulaştırmadan bir ömür boyu tertemiz yaşamalarını sağlamamızı emretmiştir. “Ağaç yaş iken eğilir” sözü de evlatlarımıza erken yaşta İslam ahlakını öğretmemizi hatırlatmaktadır. İslam’da aslolan “İyilikleri devamlı yapmak ve günahlara hiç bulaşmamak için mücadele etmektir” (Al-i İmran, 104). “Çocuklarınıza namazı kıldırın. Sizde namaz kılmaya devam edin” (Taha,132) ayetiyle Müslümanlara tembihler yapılmıştır, Peygamberimiz ise “Sizler emrinizin altındaki bireylerden sorumlusunuz” (Buhari Cum’a, 11) mahiyetinde sözüyle bizleri uyarmıştır. “Ahiret hayatı dünya hayatından daha hayırlıdır” (Duha, 4) ayetinde buyrulduğu üzere, kendimiz ve evlatlarımızın ahiret hayatını dünyaya tercih etmeliyiz. Ahirete, dünyadan daha fazla özen göstermeliyiz.

“Her gün dünyadan uzaklaşıp, ahrete yaklaşıyoruz. Ömür sermayesini tüketiyoruz. Değeri maddiyatla ölçülemeyecek kadar kıymetli vaktimizi bitiriyoruz. “Ölümden sonra bir daha dünyaya gelemeyeceğimize göre” (Müminun, 99-100), ömrümüzü güzel amellerle değerlendirmeliyiz.; Allaha iyi bir kul, Resulünü örnek alan ve O’nun gibi yaşayan bir ümmet, küçüğünü seven, büyüğünü sayan, bütün Müslümanları kardeş bilip, hep birlikte Allah’ın dinine sımsıkı tutunan mükemmel bir Müslüman olarak ahirete göç etmek en önemli hedefimiz olmalıdır. Bu dünyanın nimetleri sınırlı, ahretin ödülleri çok geniştir. Dünya fani, ahiret ise bakidir. O halde yaşantımız hep güzel olsun. Dost ve ahbaplarımız ardımızdan güzel işlerimizle bizleri ansın. Rafikul alaya giderken; “Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş” (Bâkî) anılarıyla gitmeliyiz. Yüce Mevla Bizleri, neslimizi ve bütün sevdiklerimizi korusun. Sıratı müstakim olan dini üzere yaşayıp iman ve Kur’an’la huzuruna giden kullarından eylesin. (Âmin)

Selam ve dua ile…