Şimdi şöyle bir durum var: Dar gününde yardıma koşan 'işbirlikçi' oluyor. Güzel..
Bu da bir bakış açısı.. Söz söylemek haddimize değil..
*

Dua bir insan için en kabul edilebilir eylem.. Yakarı.. Allah kabul etsin..
*

İtirazımız şuna: Ey Sevgili Mehmet Yazıcı, her seferinde 30 küsür yıllık gazeteci olduğunu, bir zamanlar dik durması ile nam salan bir gazeten olduğunu (ki, buna itirazımız yok) her ortamda dile getiriyorsun.. Amenna.. Şunu açıklayabilir misin? Bir gazete basılmazsa bu seni neden memnun eder?
*

Diyorsun ki; "şehirde sövmedik kimseyi bırakmadı" yeni mi aklına geldi.. Daha düne kadar gazetemiz bünyesinde yer almıyor muydun?
*

Diyeceksin ki, insanlar hata yapabilir ve bu hatalarını anlayıp geri dönebilirler. Haklısın Sevgili Mehmet Yazıcı.. İnsani olan hiç bir duruma itirazımız olamaz.. Bunu bir kenara yazıyoruz..
*

Gelelim şu 'yenge' muhabbetine.. Yakışıyor mu Sevgili Mehmet Yazıcı? Üstelik senin gibi usta bir gazeteci bunun suç olduğunu bilmiyor olamaz.. Seni Muhterem A. Yener Cabbar'a havale ediyorum.. O bu işleri irdeliyor ve iyi biliyor.. Tarafsız ve dürüst gazeteci kimliğine güvendiğim için 'köşesinden' bu durumla ilgili eleştiride bulunacağına inanıyorum.
*

Velev ki umursamayıp yazmadı.. O zaman onu Samsun basın tarihine havale ediyorum. Bu saatten sonra yazacaklarının hükmü kalmayacaktır. Muhterem A. Yener Cabbar, bir dönem çıkardığın gazeteni (ki, Sevgili Mehmet Yazıcı gazetemize 'yenge' dediği gibi senin gazetene de 'janset' diyordu) beğenen ve takip eden biri olarak kafamda oluşturduğun cevval gazeteci imgesini tarumar etmeyeceğini umuyorum..
*

Aklım almadığı için yeniden başa dönüyorum.. Zor duruma düşmüş bir işletme nasıl olur da bir başkasını bu kadar mutlu edebilir? Evet, matbaada bir sorun yaşadığımız için gazeteyi basamayacak hale geldik. Ne zor durum.. Başına gelen bunu çok iyi bilir.. (Halk Gazetesi bunu daha iyi bilir) Sevgili Mehmet Yazıcı güzelce sıralamış, gizliymiş gibi davranmaya gerek yok. Bu gün bana yarın sana.. Gazetemiz Haber Gazetesi'nin tesislerinde basıldı. Necdet Uzun'un bu büyüklüğü unutulmayacaktır.. Bir kenara yazıyoruz..
*

Aslında çok güzel yakalamış Sevgili Mehmet Yazıcı: "Samsun'da o gazeteyi basacak üç tane ofset tesis var" diyor.. Sen ki; Sevgili Mehmet Yazıcı, gazetenin günlük çıkmasının bu camiada 'namus' meselesi olduğunu çok iyi bilirsin. İnsanların arasında ne yaşanırsa yaşansın birbirlerine yardım edecekler.. Bunun önüne geçilmesine ön ayak olamayacaksın..
*

Çok iyi biliyorum: Halk Gazetesi'ne kapılarını sonuna kadar açan bu gazeteydi. Bunu herkes biliyor. Ama olsun. Daha çok dua etmek zorunda kalacaksın Sevgili Mehmet Yazıcı. Bu gazete HER GÜN ÇIKACAK. Yakışmadı Sevgili Mehmet Yazıcı ağabey..
*
Bir de Arena'ya gitmişiz hikayesi var. Düzeltmesek insanların aklında öyle kalacak. Çamur at izi kalsın. "Basmam size/ Gazete- mazete" demiş Hayati Kaynar Beyefendi.. Külliyen yalan. Ne yazarsan yaz nasılsa Hayatı Kaynar Beyefendi itiraz edemeyecek ya.. Açık havadasın.. Salla Sevgili Mehmet Yazıcı.. Bunu okuyunca büyük şair Orhan Veli'nin 'Dedikodu' şiiri geldi aklıma:

"Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı."

*
Bu faslı burada kapadıktan sonra gelelim bir diğer konuya: 'Abi, baba' meselesine. Neden yalvaralım Sayın Mehmet Yazıcı? Sen ağzına geleni yaz. Yeri gelince küfret (usturuplu tarzınla). Ama şunu bil: Seviyeli yazmayı sen de öğreneceksin. Herkese haddini bildiren Sevgili Mehmet Yazıcı, aynaya bak. Ama aşağıdaki resim gibi kendini görme. Kimse görmesin..

Hamiş 1: Muhterem A. Yener Cabbar, Samsun basınını seviyeli bir duruma getirmek gibi güzel, imrenilecek, örnek alınacak bir tavrınız var. Gelin şu 'yenge' meselesini köşenize taşıyın. Bu benim kafama fazlasıyla takıldı. Ya da şifreli de olsa "kulağını çektim Sevgili Mehmet Yazıcı'nın" deyiverin. Yoksa.. (Hemen gözünüz parlamasın. Bu bir tehdit değil) Yoksası şu: Günlerdir köşenizde yazdığınız basın ahlak ilkeleri, arşivlik olacak güzel yazılar güme gidecek. Unutmayın Muhterem A. Yener Cabbar; söz uçar yazı kalır.

Hamiş 2: Sanılmasın ki bu köşe sadece Sevgili Mehmet Yazıcı ve Muhterem A. Yener Cabbar içindir. Şimdilik..