PANDEMİ VE DİN...
Rad süresinde yüce Allah; "Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz" buyurmaktadır.
İnsanlar hayat tarzını değiştirdikçe; alışkanlıkları, gelenekleri, örfleri ve uygulamaları da değişmektedir. Yönetim biçimleri ve dini anlayışları da değişen yaşam tarzıyla birlikte yeni bir forma dönüşmektedir. Bu durum, müslüman toplumların hayatında da böyledir. Halbuki, müslümanın hayatını inandığı dinin kuralları şekillendirmelidir. Böyle olmasına rağmen, müslüman da akışa uymakta, değişen hayat tarzına göre de düşünce ve inanç kuralları oluşturmaktadır.
Dünyanın son iki yıldır yaşadığı kovid süreci tüm yaşam tarzına müdahale etmiştir. Bir çok temel hayat tarzı değişmiş, yeni alışkanlıklar oluşmuştur. Yeni oluşan alışkanlıkların dine uygunluğuna hiç bakılmamıştır. Sağlık ve toplumsal sorumluluk bilinci ön plana çıkmış, tüm tedbirler bu bilinç üzerinden şekillenmiştir. Dinin temel kurallarına ters düşmeyen her tasarruf dinde onay bulacaktır. Din de bireyin sağlığına ve toplumun huzuruna önem ve öncelik vermektedir. Bu nedenle de, yapılan tasarruf ve uygulamalara din de onay vermektedir.
Kovid sürecinin başladığı 2020 yılı mart ayında oluşan tedirginlik, artık yerini yeni bir hayat tarzına bırakmıştır. O günkü tedirginlikler bugün yoktur ama alınan ve uygulanan tedbirlere riayet bugün daha üst bir kabul görmektedir. Maske mesafe ve temizlik artık bir hayat tarzına dönüşmüştür. Vak'a sayıları çok olsa, ölüm oranı değişmese dahi; ilk günlerin toplumsal panik durumu, yerini biraz daha rahat hareket etmeye ama yeni alışkanlıkları da devam ettirmeye bırakmıştır.
Eve kapanmanın ve maske takmanın; modern dünyanın hapishanesi gibi görüldüğü günlerden, bu uygulamaların sağlık yaşamın gereği olduğu noktasını gelinmiştir. Yüz yıllarca camilerde imamların, "safları sıklaştırın" nidaları, aynı imamlar tarafından "saflar arasını açın" telkinlerine dönüşmüştür. Sağlık ve toplumsal sorumluluk söz konusu olunca bin yıldır dinin bir kuralı gibi uygulanan bu nida şekli tamamen eksen değiştirmiştir. Önceki uygulama da, sonraki uygulama da dini bir değerlendirmedir. Şartlar değiştiği için uygulama da değişmiştir. Çünkü bu,uygulama dinin temel bir kuralı değildir.
Pandemi kuralları insan özgürlüğünü de sınırlandırmıştır. Ancak, uygulanan özgürlük; sınırları aşmış, diğer insanların özgürlük alanlarına girmiş ve ahlaki ölçüleri aşındırmıştır. Bu nedenle, pandeminin getirdiği sınırlandırma esasen bir özgürleşmedir. Din, insana özgürlük alanlarını belirlemiştir. En özgür insan, zihnini ve kalbini dinden/İslamdan besleyen kimsedir. Özgürlük; sınırsız bir tasarruf değildir. Başkalarının hakkınının ve sınırının başladığı yer, diğerinin de bittiği yerdir. Özgürlük de budur. Pandemi uygulamaları bunu da öğretmiştir.
Modern dünyanın hapishanesi olarak görülen pandemi kuralları bir başka dini kuralın da uygulama zeminine katkı sağlamıştır. İslâmın temel kurallarından olan infak müessesi pandemi döneminde en üst düzey uygulama fırsatı bulmuştur. İnsanlar; hem maddi, hem manevi(moral destek), hem de fiziki olarak birbirlerine yardım etmişler ve bu yardımlaşmadan da mutlu olmuşlardır. Bu uygulamayla; egoizm, çıkarcılık ve dünyevi menfaatler yerini, toplumsal barışa, yardımlaşmaya ve ahiret hesabına bırakmıştır ki, bu da dinen olumlu bir sonuçtur. Tefekkürün ve tezekkürün en yoğun şekilde değerlendirilmesi yine pandemi sürecinde olmuştur. Hz. Peygemberin Hira ve Sevr mağaralarında yaptığı tefekkür, insan/müslüman hayatında pandemi nedeniyle karşılık bulmuş, herkes benzer tefekkür ve tezekkürü kendi gönül dünyasında gerçekleştirmiştir.
Pandemi süreci insanları hapsetmemiş aksine özgürleştirmiştir. Bencilleştirmemiş aksine toplumsallaştırmıştır. Cimrileştirmemiş aksine cömertleştirmiştir. Bunlar, dinin emrettiği güzelliklerdir. Pandemi süreci insanları; modern dünya mağarasından kurtarıp, engin sınırlara sahip gönüller oluşturarak Yaratana kul yapmıştır. Dünya kaygısından etkisinden çıkarıp, ahiret dünyasına hazırlık yapmaya sevk etmiştir.
En önemlisi de, Pandemi; insanın acizliğini yine insana anlatıp, Allah'ın kudretini hatırlatmıştır. Din de zaten bunun için vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.