PRİZREN-2
Prizrene hakim bir tepe üzerinde Osmanlı kalesi durmakta, oraya çıkıp şehri seyrederken yüzyıllar öncesinde Anadoludan buraya kadar gelmiş atalarına duyduğun gururun hazzını yaşıyorsun. Avrupada bir şehir ve ezan sesleri o şehrin üzerinde yayılıyor. Camiler , hamam,külliye,şadırvan hepsine atalarının eli değmiş. Bir kültürü Anadolu'dan buraya kadar getirip yaymışlar. Yüzyıllar öncesi bu bölgeye getirilen Türklerin çocukları burada varlıklarını korumaya çalışıyorlar. Özlerinden uzaklaştırılsalarda yüreklerinde ki Türk ve Müslüman bilincini hala daha korumaktadırlar.
Mehmet paşa hamamında Osmanlının bölgede yapmış olduğu hizmetlerinin resmi belgelerini , Türk okulunda okuyan çocukların Osmanlı eserlerinden oluşan yağlı boya çalışmalarının eşliğinde sunulması görevi bize verilmişti. Onların yaptığı yağlı boya tabloların çerçevelerini yaptırmak için Türk asıllı bir marangoz bulmuştuk. Durumunun iyi olmamasına karşın yapmış olduğu iş ve malzemenin karşılığında cüzi bir ücreti zorla kabul ettirmiştik kendisine. Sergideki belgeler arşivden fotokopileri çekilmiş, Osmanlıcası Türkçe'ye çevrilmiş olarak bize ulaştı. Unmikte görevli Türk polislerine İngilizce çevrisini, taburda çalışan tercümanlara ise Arnavutca ve Boşnakca çevrisini yaptırmıştık. Sergi müthiş bir ilgi görmüştü, Prizren'de bulunan tugayda görevli devletlerin askerleri gruplar halinde, halka , bölgeye gelen turıstlere ve Arnavutluktan Prizrene tur düzenleyen okul gruplarına Türkiye'yi anlattık. Osmanlının o bölgede yaptıklarını levhalardan okuyup bunlardan alması gerekeni alıyorlar fakat en büyük ilgiyi ülkeme karşı gösteriyordu yerel halk. Atalarının yurdunu soruyordular, oraya Türk askerlerin gelişini ve nasıl gurur duyduklarını anlatıyorlardı. Onların resmi tarih kitaplarında Osmanlı barbar olarak anlatılmıştı. Bir çocuk düşünün evinde ailesi ataları ile ilgili kahramanlıklardan bahsederken ertesi gün okulunda aynı atalarının barbar olduğu beyinlerine yazılıyordu. Her yıl beş mayısta Hıdırellez kutlamaları Osmanlı mezarlıklarının olduğu bölgede yapılır. Tüm prizren halkı oraya akar, ülkemizde yapılan kutlamaların aynısıdır hemen hemen. O yıl mezarlığın çevresindeki teller güçlendirildi ve askerler bölgede görevlendirildi. Mezarlığın içine girilmesi önlenecekti. Mezarlığın tam ortasında karabaş baba türbesi mevcut. Türk asıllı olanlar türbeye gelip dua ederler sonra ise kasıtlı geleneksel hale getirilen mezar başlarındaki kayalara çocuklarını oturtmak geleneği nedeniyle mezarların üzerinde bilinçsiz olarak dolaşılır, oturulup yemek yenir. Osmanlının gerileme dönemlerinde burada varlığını ve kimliğini korumaya çalışan insanların Yugoslavyanın bölünme sürecinde ise en büyük acıyı çekmiş toplum olarak ön plana çıktıklarını görmekteyiz. Resmi yada özel televizyon kanallarında bu gibi yerlerde zülüm görmüş toplulukların,bölgede çekilen acı ve gözyaşının ,programlar dahilinde milli bir şuur oluşturulması yönünde kullanılmasını, devletin bir politika olarak görmesi gerektiğinin . Devletin aracına ,polisine molotof,askerine ise mermi atacak kadar vatan sevgisinden uzak gençlerin ve bunları kontrolsüz bırakan ebeveynlerinin beyinlerinde vatan ve millet bilincinin şekillenmesine katkı sağlanacağı düşüncesindeyim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.