Samsun ve Verem Hastalığı
Akıl alacak gibi değil sevgili okurlarım. Sağlık üssü Samsun'da Sağlık kentinde öncü Samsun'da halen Verem Hastalığını bile aşabilmiş durumda değiliz. Eski Samsun Tabipler Odası Başkanı ve TTB Üst Kurul Delegesi Uzm. Dr. Cem Şahan'ın, gönderdiği iletiyi okuduğumda yuh artık dedim. Hem sağlıkta çığır açtık diyor yetkililer. Hem de Samsun gibi sağlık kenti Verem hastalığında 14. İl konumunda yarışıyor. Demezler mi adama yahu hem sağlık kentisin, hemde Verem Hastalığında 14. İlsin? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye hemen sorarlar. Uzm. Dr. Cem İahan'uın biz gazetecilere gönderdiği iletisini okuduğunuz da sizlerde bana hak vereceksiniz. Sağlık ulemalarımızın bizleri ne kadar yanılttıklarını yakından göreceksiniz ve sizlerde yeter artık bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamayın diyeceksiniz kesinlikle ! Uzmanlarımızın anlatımlarına göre Verem hastalığı halen hafife alınmayacak kadar ve küçümsenmeyecek kadar önemli bir hastalık. Ayrıca da üzerinde dikkatle durulduğunda ve gerekli işlemler yapıldıklarında ise bir o kadar da üstesinden gelinebilecek bir hastalık yeter ki yerinde ve zamanında müdahalelerde bulunulabilsin Sevgili okurlarım isterseniz şimdi TTB Üst Kurul Delegesi Uzm. Dr. Cem Şahan'ın, bize gönderdiği çok önemli açıklamayı okuyalım. Tek bir satırını bile atlamadan sizlere aktarmaya çalışıyorum.
Samsun en çok Verem Hastalığı Görülen 14. İl,
Verem Hastalığı görülme Oranı Türkiye Ortalamasının üstünde seyretmekte..!
SB Verem Savaş Dairesi Başkanlığınca ''Türkiye'de Verem Savaşı 2011 Raporu'' hazırlandı. Rapora göre 2009 yılında toplam 17 bin 402 tüberküloz hastası verem savaşı dispanserlerinin kayıtlarına girdi. Yeni olguların oranı % 91.6 önceden tedavi gören olguların oranı ise % 8.4 olarak saptandı. Rapora göre, Dünyada tüberküloz kontrolü için Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir kontrol programı, ülkemizde ise aynı standartlarda ve paralelde bir ulusal tüberküloz kontrol programı uygulanmaktadır. Tüberküloz kontrol programı kapsamında; hizmete erişimi kolaylaştırmak, Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi uygulamasına devam etmek, riskli gruplara yönelik öncelikleri belirlemek, hastalık ve hasta hakları konusunda toplumu bilgilendirmek ve tüm sağlık-bakım hizmeti veren tarafların veremle mücadeleye katılmalarını sağlamak amacıyla ülkemizde Tüberkülozu Durdurma Stratejisi uygulanmaktadır.
Tüberkülozu Durdurma Stratejisi, 2006 yılında deklare edilmiştir.
Tüberkülozu Durdurma Stratejisinin Vizyonu: Tüberkülozsuz bir dünya oluşturmaktır.
Tüberkülozu Durdurma Stratejisinin Ana Amacı: Bin Yıl Kalkınma Hedefleri ve Stop TB Ortaklığı hedefleri doğrultusunda tüberkülozun küresel yükünü 2015 yılına kadar önemli oranda azaltmaktır.Sağlık Bakanlığı verem raporları yayınlandığı yıldan 2 yıl öncesinin verilerini kapsayan raporlardır. Sağlık Bakanlığı'nın 2011 raporuna göre Samsun, verem oranı çok yüksek olan illerden biridir. Bu yüksek oran Türkiye ortalamasının üzerindedir.
Rapora göre:
*Samsun'da en son yıllık olgu hızı yüz binde 28.3 dür.
*Türkiye ortalaması olgu hızı bağlamında yüz binde 24. 0 olgudur.
*Samsun'da Verem görülme oranı; Türkiye ortalamasının üzerindedir.
*Bu verem görülme oranı ile Türkiye'de en çok verem hastalığı görülen 14. İldir.
Yine Rapora göre:
*Samsun'da 2007 de 327, 2008 de 346, 2009 da 354 verem hastası saptanmıştır.
*Bu bağlamda olgu hızı bu yıllar için, 2007 için yüz binde 26.6, 2008 için yüz binde 28.0, 2009 içinde yüzbin nufüs için 28.3 olgudur.
*Samsun'da en son verilere göre saptanan 354 olgunun 230'u akciğer veremi, 115'i akciğer dışı verem, 9'u da akciğer+akciğer dışı veremdir.
Rapora göre:
2010 yılında 33 dispanserin kapatıldığı belirtilmektedir. Yeni vizyon olarak ta her 500.000 nüfusa bir dispanser şeklinde yapılanmaya gidildiği belirtilmektedir. Bu oranın çok yüksek olduğunu düşünüyoruz.
Raporda Samsun'da Vezirköprü Verem Savaş Dispanserinin 2010 yılında kapatıldığı belirtilmektedir. Samsun Merkez, Çarşamba ve Bafra'da birer dispanser kalmıştır. Yoksulluk, işsizlik ve ulaşım şartları düşünüldüğünde Vezirköprü VSD kapatılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyoruz.
Ayrıca Samsun VSD de hekim ve sağlık çalışanlarının kadroları yeterli değildir.
Türk Tabipleri Birliği'nin bu konuda görüşleri açıktır:
Türkiye'de tüberküloz (verem) hastalığı konusunda rakamlarda gözlenen sayısal iyileşmeye rağmen, hastalığın alarm verdiğini artık görmek zorundayız. Gerçekten de Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre tüberküloz ülkemizde hızla-Samsun'da bu azalma söz konusu değil- azalıyor. Ama herkesin hastalığın azalan bu hızından kaygı duyması gereklidir. Çünkü dünyanın hemen hiçbir ülkesinde görülmeyecek oranda yaşanan bu hızlı azalma, hastaların hepsinin kayıt altına alınamadığını düşündürmelidir. Öte yandan Türkiye'de verem hastalarının büyük çoğunluğunun genç yaş grubunda olması da tüberkülozun Türkiye'de kontrol altına alınmadığını, aksine kayıt dışına çıktığını göstermektedir. Dünyada Sağlıkta Dönüşüm Programı'na benzer ticarileştirme politikalarının hayata geçirildiği hemen her ülkede olanlar bugün Türkiye'de de yaşanmaktadır: Türkiye'de de istatistiksel veriler düzelirken, gerçekte tüberküloz kayıt dışına çıkmaktadır ve kayıt dışına çıkan her sorun gibi görünmez olmaktadır. Ancak bir sorunun görünmez hale gelmesi o sorunun gerçekten yok edildiği anlamına gelmemektedir. Aksine gerekli önlemler ivedilikle alınmazsa, önümüzdeki beş yıl içerisinde Türkiye'de tüberküloz ölümcül salgınlara yol açacaktır. Çünkü Sağlıkta Dönüşüm Programı, aşağıda ifade edilen nedenlerden dolayı, bugün itibariyle tüberküloz kontrolünü imkânsız hale getirmiştir;
1.Veremle savaş amacıyla kurulan Verem Savaşı Dispanserleri bugün itibariyle çok az sayıda hekim ve hekim dışı sağlık çalışanı ile kapanmamak için zorla ayakta durmaya çalışmaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulamaya konulduğu ilk günden bu yana, tüm taleplere rağmen, Verem Savaşı Dispanserleri'nin sağlık sisteminde yükleneceği sorumluluk, dispanserlerin görev tanımları, yetkileri ve özellikle birinci basamakta aile hekimliği sistemiyle nasıl bir ilişki kuracağı tanımlanmamıştır.
2. Verem Savaş Dispanserlerinde bugüne kadar görev yapan ve tüberküloz kontrolünde Türkiye'ye övünülecek haklı bir başarı kazandıran eğitimli hekimlerin hemen hepsi, aile hekimliğinin ekonomik cazibesi nedeniyle dispanserlerden ayrılmışlardır. Sağlıkta Dönüşüm Programı dispanserleri sağlık çalışanları açısından adeta sürgün yerine dönüşmüştür.
3.Dispanser çalışanları düşük özlük haklarına ve süreklileşen geçici görevlendirmelere rağmen hâlâ büyük bir özveri ve kararlılıkla veremle mücadeleye devam etmektedirler. Ancak bu iyi niyetli çabanın tüberküloz hastalığını kontrol altında tutması, bugünkü koşulların devam etmesi halinde imkânsızdır.
4.Yakın zamana kadar Verem Savaşı Dispanserleri'nde çalışan sağlık çalışanlarının büyük özverisiyle devam eden ve Dünya Sağlık Örgütü'nün veremde temel tedavi metodu olarak kabul ettiği Doğrudan Gözetimli Tedavi bugün durma noktasına gelmiştir. Azalan insan gücü nedeniyle verem savaş dispanserleri hastaları gerektiği gibi takip edememektedirler. Aile hekimleri ise yoğun iş yükleri nedeniyle verem hastalarına ilaçlarını günlük olarak içirememektedirler. Bu durum hastaların yakınmalarının azalmasıyla ilaçlarını bırakmalarına neden olarak yakın zaman içerisinde tedaviye dirençli verem hastalığını arttıracaktır.
5. Para kazanmayı ve performans puanı toplamayı amaç edinen hastaneler veremli hastalara gereken özeni göstermemekte, her geçen gün veremli hastalara ayrılan hasta yatakları verimsiz oldukları gerekçesiyle diğer hastalara tahsis edilmektedirler.
6.Pek çok büyük ilimizde veremin kesin tanı metodu olan verem kültürünü yapabilecek laboratuarlar yoktur.
7. Verem hastalarının üçte birini barındıran İstanbul'da adeta bir verem salgını yaşanmaktadır. Gerçekten de İstanbul, Türkiye'de tüberküloz hastalığının en yaygın olduğu ildir. Ancak bu yüksek hastalık yüküne rağmen, İstanbul ilinde Verem Savaşı Dispanserleri'nde çalışan doktor ve sağlık çalışanı sayısı çok azdır. Aile hekimliğine geçiş ise İstanbul'da yaşanan sorunları daha da ağırlaştırmıştır.
8. Son olarak gelir, yemek, barınma gibi sağlığın temel belirleyicileriyle en çok ilişkili olan hastalıklardan birisi olan verem hastalığının sadece haplarla kontrol altına alınmaya çalışılması kabul edilemezdir. Bugün itibariyle verem hastalarının tedavileri sırasında karşılaştıkları en büyük sorun işsizlik ve bunun neden olduğu gelir kaybıdır. Öte yandan Yurttaşlık Gelir Hakkı gibi sosyal devlet politikalarının hayata geçirilmemesi, önümüzdeki dönemde verem sorununu daha da ağırlaştırılacaktır.
Unutulmamalıdır ki, verem hastalığının kontrol altına alınmasından devlet sorumludur. Bu nedenle erken tanı konulmayan, tedavisi doğru ilaçlarla sürdürülmeyen, gözetimli tedavi yapılmayan ve tedaviye dirençli hale gelen her verem hastasının sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'dır.Türk Tabipleri Birliği olarak bugün bir kez daha uyarıyoruz ki; Türkiye, düne kadar Verem Savaşı Dispanserleri sayesinde verem hastalığını kontrol altına almak açısından dünyaya örnek olmuş bir ülkeydi. Ancak Türkiye Verem Savaşı Dispanserleri'nde büyük bir özveriyle görev yapan sağlık çalışanlarının kazandığı bu büyük başarıyı bugün riske etmiştir. Çünkü Tüberküloz Türkiye'de kayıt dışına çıkmıştır. Veriler Türkiye'nin gerçeklerini yansıtmamaktadır. Kanaatimizce gerekli önlemler alınmazsa Türkiye'yi yakın gelecekte, bugün İstanbul'da yaşandığı gibi, bir verem salgını beklemektedir. Tüm her şeyin satılığa çıktığı ortamda, sağlığın da satılığa çıkma kavramıdır sağlık kenti kavramı. Bu şehir bu tür iktisadi kavramlara alışıktır biliyorsunuz 'marka şehri Samsun' dan geriye ne kaldı? İşsizlik ve yoksulluk kaldı. Sağlık kenti, Samsun denilen olayın kamu yönetiminin, birkaç özel sermaye sahibinin ve uluslararası hastane sahiplerinin bir projesi olarak görüyoruz. Samsun halkının sağlığına Samsun halkına hiçbir şey getirmez. Öyle sağlık kenti olmak da, o kadar kolay işler değildir. Hekimlerimiz haklılar bakın ne diyorlar çok önemli bir söylem büyüklerimiz yani Sağlık Ulemalarımız her ne kadar yok öyle bir şey deseler bile, Önce bu kentte verem hastalığını yok edelim.. Saygılarımla.