SBK DA YAŞANAN SON GELİŞMELER
Bu yazıyı kaleme alması gereken ben değil, spor yazarları olması gerekirken, maalesef bu işin arka planını yazma işi de bana düştü. Keşke işin içerisine ahbap çavuş ilişkileri girmeden olayları tarafsız olarak yazma imkanımız olsa da insanlar okudukları zaman tereddüt etmeden inanabilseler. Üç yıla yakın bir süredir bu mesleği yapmaktayım acizane kanaatim şu ki; Ne haber ajansları, ne muhabirler, ne de köşe yazarları olaylara yalın gözle tarafsız bir biçimde bakabilmektedirler. Haber ajansları bağlı oldukları amirlerinin duruşuna ve şekline göre haber yapmaktadırlar, ajans kamu kurumu niteliğinde ise iktidar milletvekillerinin ve bürokratlarının sözcülüğünden öteye gidememektedir, bir holdinge bağlı yan kuruluş niteliğinde ise holding patronunun veya yönetimin atadığı bölge müdürünün söğüşlediği adamlara göre haber yapılmakta, en basitinden muhabir veya haber müdürü olarak bir gazetede çalışmakta ise beraber gezip, dolaştığı, kanka olduğu adamlara veya harçlığını aldığı adamlara göre haber yapan meslektaşların çoğunlukta olduğunu üzülerek müşahede ettim.
Gazetemiz kurulduğu günden bu güne dek spor haberleri ve yorumları konusunda hiç kimseye en ufak bir müdahalede bulunmadığım gibi, çalışan arkadaşların işlerine de karışmadım, ta ki SBK da son yaşanan olaylara kadar. Üç gün önce bir iş için şehir dışına çıkmam gerekti, gittiğim her yerde internetten gazeteleri takip etmeme rağmen, bu gidişimde iş yoğunluğum nedeni ile pek ilgilenemedim. Önceki gün SBK Kulüp Başkanı bizzat beni arayarak, Antrenör Cantuğ Keskindemir"le ilgili gazetemizde müspet veya menfi haber yapılmamasını rica etti, nedenine gelince iki hafta sonra başlayacak olan müsabakalarda oyuncuların moralinin bozuk olmaması gerektiğini, bunun için de bu tür polemiklerin kulübe zarar vereceğini ifade etti. Bu ifade beni fazlasıyla tatmin ettiğinden gazetedeki arkadaşları arayarak, olayı aynen aktardım ve bu polemiğe girmememiz gerektiğini, girmemiz halinde bundan kulübün zarar göreceğini söylememe rağmen, ertesi gün bizim gazete olayı sürmanşet vermiş, aradım haberi yapan arkadaşı nedenini sordum, verdiği komik cevapla haber atlamamak için böyle bir tercihte bulunduğunu ifade etti. Söylemem gerekenleri söyledikten sonra telefonu kapattım. Peki bu olayın aslı nedir derseniz, Cantuğ Hoca tüm spor yazarları ile olduğu gibi bizimkilerle de arayı iyi yapmış ve adam gazete sahibinin tembihine rağmen istediği haberi yaptırdı. Bu olaydan ne kadar rahatsız olsam da arkadaşlarımı daha iyi tanıma fırsatı bulduğumdan hiç üzülmedim, aksine memnun oldum. Aslında konumuz bu değil ancak bu ayrıntıları da vermem halinde olayı daha rahat kavrayacağınızı düşündüm. Olayın aslı şu; Cantuğ Hoca SBK"yı çocuk oyuncağı gibi oynattığını düşünen, ona rağmen o kulüpte hiçbir şeyin yapılamayacağı kanaatine varmış bir arkadaş. Sanırım bir veya iki yıl önce yalandan istifa etmiş, kendisine bir sürü yalvarttıktan sonra tekrar istifasını geri almıştı. Hüseyin Tayinci"nin kulüp Başkanlığı"ndan ayrılması ile başlayan yeni süreçte Cantuğ Hoca"da belirleyici olmuş, Ahmet Öztürk Başkanlığı"nda oluşan yeni yönetime o da adam vermiştir. İşin enteresan yönü son olayda Cantuğ Hoca"nın yönetime girmesini istediği arkadaşla kavga etmesi olayların başlamasına neden olmuştur. Cantuğ Hoca, SBK yönetimini adeta yok sayıp, ciddiye almamasından rahatsızlık duyan bazı yöneticilerin kendisini uyarması sonucu onlara hakarette bulunup, ben istifa ediyorum, erkekseniz siz kabul edin demesi sonucu süreç başlamış, ardından kulübe faks çekerek, istifasını sunmuştur. Bu olup, bitenlerden habersiz olan Kulüp Başkanı daha sonra olaya vakıf olunca, Cantuğ Hoca"ya yöneticilerden özür dilemesi gerektiğini söyleyince, o da kabul edip, ayrılıyorlar. Ertesi gün Cantuğ Hoca ile görüşen Kulüp Başkanı ne yaptığını sorunca Cantuğ hoca dernekler masası ile görüştüğünü, yönetimi düşüreceklerini, bu konuda yönetimden bazılarının istifa etmeye hazır olduklarını söyleyince, Kulüp Başkanı bu işten rahatsızlık duyup, olmaz öyle şey bu kulübün Başkanı ben isem buna izin vermem diyor. Bu arada Cantuğ Hoca"nın kulübe gönderdiği istifa faksı kaybediliyor veya yırtılıyor, ancak Kulüp Başkanı bunu kimin yaptığını da bizzat kendisinden öğreniyor. Ahmet Öztürk"ün yapı itibarı ile biraz saf görünümlü olsa da çok, zeki, çok uyanık ve çok cesur bir arkadaş olduğunu bilmiyorlar. Bunun üzerine Ahmet Başkan yönetimi toplayıp, istifayı oylamaya koyuyor, on bir kulüp yöneticisinden yedisi evet diyor, dördü hayır diyor ve Cantuğ Hoca"nın istifası kabul ediliyor. Oylamada hayır diyerek kulübe tek kuruş para ödemeyenlerin, altlarında X5 jeeplerle dolaşıp, vaat ettikleri aidatları ödemeyen arkadaşlar olduğunu öğrenince şaşırmadım. Bu saatten sonra bu kulübe Cantuğ Hoca"dan hayır gelmez, şayet kulüp yönetimi tükürdüğünü yalayıp, Cantuğ Hocayı geri alırsa o zaman da bu yönetimden kulübe yarar gelmez. İşte size SBK da yaşananların arka planı, devamını isterseniz onu da yazarız. Mutlu Pazarlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.