Şehirlerimiz üzerine
Yaş ilerledikçe daha bir duygusal oluyor insan. Yaşadığı yerlere, büyüdüğü sokaklara daha bir özlem duyuyor. Mahallesini, sokağını değişmiş görünce de üzülüyor. Barış Manço'ya, dünyanın en güzel yeri benim mahallemdir dedirten şey, böyle bir duygu olsa gerek.
Geçen gün, Nihad Sâmi Banarlı'nın, İstanbul'la ilgili makalelerinin toplandığı, 1986 yılında basılmış İstanbul'a Dair isimli kitabını okuyordum. TOKİ'nin şehirlerimizde yaptığı tahribatın büyüklüğünü, o satırları okurken daha bir derinden hissettim. Şimdi sizlere aktaracağım bölümler, virgülüne dokunmadan, o kitaptan alıntılardır. Ne diyor Nihad Sami Banarlı:
Atalarımızın birer iman âbidesi halinde yükselttiği binalar! Kim derdi ki bir gün Türk dilinde sizlere de mersiye söylenecek?
Yeni ve eski bütün şehirlerimizi, Batı'nın keskin ve monoton hendesi (geometrik) çizgileriyle; Türk zevkinin tamamen zıddı, Amerikan zevkinin gökdelen adını verdiği heyüla binalarına göre değil; çağlar boyunca tecrübe görmüş, eski ve büyük medeniyetler diyarı Şark'ın, bilhassa Türk'ün ışıklı ve yumuşak çizgilerine uygun işlemeliydik.
Devamında, Yahya Kemal'in bir konferansından alınmış bir bölümle sürdürür sözlerini Banarlı. Söz, Aziz İstanbul yazarının:
... Lakin, beşeriyyet, nihayet bu hendesilikten (geometrik şekilcilik) yoruldu ki, Avrupa'dan gelen bir seyyah (gezgin, turist) Bursa'ya geldiği vakit, yahut da İstanbul'un ve Üsküdar'ın eski bir semtine kapandığı vakit seviniyor.
Düz çizgilerin semtleri öldürmesi hiç bir memlekette iyi olmamıştır. 500 numaralı bir cadde vücuda getirmek için, eski Paris'te, Viyana'da ve Madrid'de on semt yıkıldı. Bu semtlerin her birinin bir şahsiyeti vardı;birinde ve her birindedoğan insanlar, o semtlerin hatıralarıyla yaşıyorlardı.
Semtler, vatan hayalinin birer parçasıdır. ...
Ve şöyle bitirir sözlerini merhum Banarlı: Taklit, en kötü hastalıktır. Selçuklu ve Osmanlı Türklüğü, ortak İslam Medeniyeti çerçevesinde ve her mevzuda orijinal ve Türk kalmayı bilmişlerdi.
Onun için büyük, çok büyüktürler.
Biz ise, şimdiher mevzudamüşterek Batı medeniyeti çizgileri altında ezilme yolundayız.
Bunlar, tanınmış iki edebiyatçımızın, şehirlerimizle ilgili görüşleri. Makalenin aslı, 17.09.1968 tarihli Meydan Mecmuasında yayınlanmış. Büyük adam, büyük şair, büyük yazar olmak böyle bir şey, demek ki: Yıllar öncesinde söyledikleri, sanki dün söylenmiş gibi.
Yarın, mahalli seçimlerimiz var. Umarım, seçilecek belediye başkanlarımız bu kitabı okumuşlardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.