Sorular
Ne giydiğini yaz bana! Sıcak tutuyor mu?
Uyuduğun yeri yaz bana! Yumuşak mı?
Nasıl göründüğünü yaz bana! Yüzün aynı mı?
Neyi özlediğini yaz bana! Kolumu mu?
.........
Sorulardır sana bütün verebildiğim
Ve gelen yanıtları kabullenmeliyim
Yorgunsan, uzatamam sana elimi.
Ya da açsan seni besleyemem
sanki bu dünyada hiç yokmuşum
Unutmuşum gibi seni.
Bertolt Brecht
Bazen sevdiklerimize sadece soruları verebilmenin çaresizliğini yaşamışızdır ve içimizi acıtan durumlarından daha çok acıtmıştır belki de çaresizliğimiz.
Onlar hastayken, bizim de yakınımız olan yakınlarını sonsuzluğa defnettiklerinde, işsizlikten bunalmış hallerinde, ya da şimdi aklıma gelmeyen bin türlü sıkıntılarında bazen onlara sadece sorulardır gerçektende verebildiğimiz.
Sadece soruları vermek yetersiz olabilir ama düşünüldüğünü değer verildiğini hissettirir insana. Hatta bazen soru sorana kızsak bile bizi düşünüyor olması, birilerinin bizi hayatında bir yerlere koyuyor olması bize önemli olduğumuzu hissettirir. Her insan önemlidir aslında. Sevenleri için de önemlidir diğer insanlar için de önemlidir. Her insan ayrı ayrı ilgi görmeyi, sevgi görmeyi hak eder. Bunun tersini savunan pek olmasa da bazen sorulardan daha fazlasını verebileceklerin çözümler üretmek yerine, bir resme bakıp yorum yapar gibi vahlanmaları az rastlanan bir durum değildir.
Her bir insanın önemli olmasının tek sebebi o insanın konumu, bilgisi, sahip oldukları ya da sevenleri değildir.Her insan önemlidir, çünkü her insan, insan türünün , milyonlarca yıllık dünya maceramızın, soyumuzun bir taşıyıcısıdır.
Hatta bence "insanevladının yeryüzündeki gelişmişlik düzeyi 'en alttaki'mizin gelişmişlik düzeyi kadardır.Bu en alttaki yoksulluk veya yoksunluk olarak değerlendirilebilir.Yani bazı insanların mideleri genellikle boşsa , insanlık soyunu besleyecek şekilde davranamıyor demektir, ya da bir insan çok vahşi bir cinayet işleyebiliyorsa, insan soyu içinden bu caniyi çıkarabiliyor ya da sevginin ne olduğunu bile bilemeyecek kadar sevgisiz ortamlarda büyümüş birileri varsa ve bütün insanlığa karşı nefret duyabiliyorsa, insanlık ona vermediği sevginin sonuçlarını yaşıyor demektir.
Bu en alttaki, konuya neresinden bakacağınıza göre değişebilir tabii ki.Ahlaki, ekonomik, duygusal pencelerden baktığınızda en altta farklı insanları görüyor olsanız da bu konulardaki gelişmişliğimizin resminin onlar olduğunu düşünmeliyiz bence.
Bu elbetteki omuzlarımıza büyük bir yük bindirecektir fakat en azından bizi ben (ya da biz) artık oldum (dalından düşmek üzere olan bir armut gibi) rehavetinden çıkarıp sorularımıza ihtiyacı olanların da başkalarına başka başka sorular sorular sormasını sağlayacaktır belki de. Ve birbirine karşı sorumluluk duyan insanlardan oluşan bir hayatın içinde kendini daha güvende daha huzurlu hisseden, kapısını kilitlemeyi unutsa bile aklı orada kalmayacak, çocukları sokakta dolaşırken diğerlerinin de onlara sahip çıkacağından kuşkusu olmayan bireylerin, psikiyatristlerin iş yükünü de azaltacağına inanıyorum.
Birilerine "nasılsın?" derken , gerçekten nasıl olduklarını merak etmeye başlamak bile güzel bir adım olacaktır bence.
Son olarak sevdiklerinden, sevenlerinden uzak kalmış olanlara da hatırlatmak isterim Bazen sadece sorularınızdır ihtiyaç duyduğumuz, ellerinizi uzatamasanız , gözleriniz değmese bile gözlerimize.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.