SOYADINDA SÜRPRİZ Mİ?
Anayasa Mahkemesi'nden sürpriz karar. Mahkeme, Soyadı Kanunu'nun "Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır" cümlesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.Mahkemenin gerekçesi şöyle:
"Eşitlik ilkesi, aynı konumda bulunan kadın ve erkeğin yasalar önünde eşit haklara sahip olmasını gerektirir. Kişinin cinsiyeti nedeniyle karşı cinse göre ayrıcalıklı duruma getirilmesi bu ilkeye aykırı düşer. Ayrıca eşitlik, bireyler arasındaki farklılıkların göz ardı edilerek herkesin her bakımdan aynı kurallara bağlı tutulması anlamında da algılanamaz. Kimi kişilerin başka kurallara bağlı tutulmalarında haklı nedenler varsa, yasa önünde eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilemez. Bu nedenle, yaradılış ve işlevsel özelliklerin zorunlu kıldığı kimi ayırımlar haklı bir nedene dayandığı ölçüde eşitliği bozmadığı halde, sadece cinsiyete dayalı ayrımlar eşitlik ilkesine açık bir aykırılık oluştururlar. Eşler, evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumdadırlar. Erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını seçme hakkının kadına tanınmaması, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete göre ayırım yapılması sonucunu doğurur. Bu nedenle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 10. ve 41. maddelerine aykırıdır, iptali gerekir."
TARİH OLDU VARAN
Bir dönem en gözde otobüs firması olarak adından söz ettiren ve pek çok işadamının gıpta ile baktığı bir marka olan Varan, 2002 Nisan'ında kurucusu Nevzat Pekuysal'ın vefatından ve havayollarının da devreye girip güçlenmesinden sonra sektörde zor günler geçirmeye başlamıştı. Sektörün en çok bilinen markalarında biri olarak bilinen Varan, kimi zaman pahalılığı, kimi zaman ise müşteri seçmesi nedeni ile seçici davrandığı yönünde eleştirilmişti.
Türkiye'de otobüsçülük sektörünün gelişimine ve yakın tarihimize çok kısa olarak bakmak gerekirse Bursa imalatı kamyondan bozma çatma kasa olarak adlandırılan otobüsler ile kurulan sektör, Super Man ve Mercedes O302 rekabeti ardından Mercedes hakimiyeti ile geçen yıllara, Mitsubishi'nin Maraton modeli ile gelen değişim rüzgarlarına, kısa bir süreliğine de olsa çift katlıların popülaritesine ve ardından yine Mercedes'in O403 ile efsaneleşmesine şahit olmuştu.
Tüm bu yıllarda Varan Turizm sektörün yapı taşlarından ve belirleyicilerinden biriydi. Ulusoy ile birlikte sektörde verdiği A+ hizmetin ardı sıra distribütörü olduğu Setra otobüsler ile de adından çokça söz ettirmişti.
Ulusoy Seyahat Genel Müdürü Mustafa Yıldırım, yaptığı açıklamada, Varan markasının devam edeceğini belirterek, "Yıllardır Varan'la paralel giden iki şirketiz. İki markanın yan yana gelmesi sinerji yaratacak" demişti.
Yıldırım şöyle konuşmuştu: "Ulusoy Holding çatısında Ulusoy-Varan-Bosfor üçlüsü olarak UVB adıyla yeni bir oluşum kuracağız. Havaş ve Çelebi'de olduğu gibi yer hizmetlerinde var olacağız. Bu oluşumla HAVAŞ ve Çelebi'de olduğu gibi yer hizmetleri alanında hizmet vereceğiz. Her marka şehirlerarası yolcu taşımayı kendi isimleri ile yapacak ama yer hizmetleri UVB'den verilecek."
ŞOKU ATLATAMADI!
"AKP'nin 2009 yerel seçimlerinde Atakum Belediyesi'ni kaybetmiş olmanın şokunu hala atlatamadığı görülmektedir" diyor, CHP Samsun il örgütünün medya'dan sorumlu Başkan Yardımcısı Eczacı Sadi Subaşı ağabeyimiz. Gönderdiği faksta. Atakum'da çoook erkenden kızışan savaşın sebebi elbette Atakum'un önünün açık olması. Sadi abimizi okumaya devam ediyoruz:
"2014'de Atakum'da kaybedecekleri bir seçimin AKP Samsun teşkilatlarının tümünün sonu olacağının endişesi ile en küçük polisiye olaydan dahi siyaset üretmeye çalışmaktadırlar. Hedeflerinde başarılı çalışmalar yürüterek Ahakum halkı'nın desteğini alan Atakum Belediye Başkanımız Sayın Metin Burma vardır. Bu çabaların amacı, Sayın Burma'yı yıpratmak, O'nun üzerinden de Atakum halkı'na gözdağı vermektir."
ÖZEL HUKUK DÜZENLEMESİ
Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Samsun Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Müşfik Veysel Erdoğan hazırlanmakta olan kanun tasarısıyla kişiye özel hukuk döneminin resmen başlatıldığını söyleyerek, İlker Başbuğ'un tutuklanmasını anımsatmış. Erdoğan, "Hiçbir gelişmiş demokraside kişiye özel hukuk yoktur. Gelişmiş demokrasilerde sadece milletvekilleri için meclis faaliyetleri doğrultusunda kürsü dokunulmazlığı söz konusudur. Türkiye'de de hukuk devleti olmanın gereği, görevi ne olursa olsun herkes yargı önünde hesap vermektedir." demiş.Erdoğan, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması sürecinde, ülke yöneticilerinin açıklamalarını da basın açıklamasında hatırlatmayı ihmal etmeyerek "Hatta; son dönemde, eski Genelkurmay Başkanı Sn.ilker Başbuğ'un tutuklanmasıyla sonuçlanan yargı süreciyle ilgili olarak; Cumhurbaşkanımız Sn.Abdullah Gül 'Hukuk düzeni içerisinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içerisinde sorumluluğu vardır. Dolayısıyla hukuk karşısında herkes eşittir.'
Başbakan Yardımcısı Sn.Bülent Arınç 'Türkiye'de güçlü bir yargı var ve bu yargı kendi görev alanı içerisinde soruşturma yapıyor. Ve görüyoruz ki kimse dokunulmaz, hakkında söz söylenemez, dava açılamaz değil. Türkiye'de hiç kimsenin suç işleme imtiyazı yoktur. Yargı bağımsızdır. Görülüyor ki Türkiye de muvazzafıyla, emeklisiyle pek çok asker, komutan yargılanabiliyor. Türkiye'de pek çok bürokrat, siyasetçi yargılanabiliyor. Biz herkesin yargı önünde alnı açık hesap verebilmesinin yanındayız' Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sn.Faruk Çelik "Kim olursan ol, yargının karşısında artık herkesin eşit olduğu bir Türkiye var. General misin? Bakan mısın? Vatandaş mısın? Fark etmez kanun önünde herkes eşittir. Diyoruz. İmtiyaz, ayrımcılık ve kayırmacılık yok. Artık o dönemlere noktayı koyduk" demişlerdir. Bütün bu değerlendirmeler ışığında Türkiye'de; yargı önünde herkesin eşit olduğu, görevi ve konumu ne olursa olsun herkesin yargıya hesap verme zorunluluğunun bulunduğu ve yargıya müdahale edilmemesi gerektiği anlamı çıkmaktadır."
Siz ne dersiniz ey sevgili arkadaşlar, ey gözünü sevdiğimin okurları siz ne düşünüyorsunuz bu gelişmeler hakkında?
GÜZEL SÖZ
Kesildikçe biten otlar gibi yeşermeyeceksin bir daha. Uyan! Uyumak için önümüzde sonsuzluk var...
(Ömer Hayyam)
KAHVE DEPOSU'NUN KATKILARIYLA
Arka Oda olarak bundan böyle sizi sık sık Kahve Deposu'nda ağırlayacağız.Sözümüzü tutmaya devam ediyoruz. Bildiğiniz gibi,bunun için bir sorumuz, bir şartımız oluyor tabii ki. Eğer bizim sorduğumuz küçücük bir fotoğraflı soruya "tanıyoruz tabi" diyebiliyorsanız bizi arayın lütfen. İki kişilik davetiyenizi verelim size de, başbaşa bir kahve için sevgiliniz, arkadaşınız her kimse onunla oturun o güzelim mekanda.
Günü en güzel biçimde değerlendirin! Hem ne demişler, bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Sorumuz fotoğraftaki yeri tanıdınız mı? olacak. Tanıdınızsa adresimiz: [email protected], [email protected]. Tel: 420 04 28 buradan Şevki Yıldırım'ı isteyin. Arayın, yazın, söyleyin. Dünkü çok kolay sorumuzun cevabı Ladik gölü idi. Yine kur'a çekmek zorunda kaldık talih Burhan Kıvrak adlı okurumuza güldü. Kendisi kartını bizden alabilir. Kahve ikramımız afiyet olsun.
HEP BERABERİZ
Temel, polisler tarafından yakalanmış ve sorgu için komiserin karşısına dikilmiştir. Komiser, suçlu adayı Temel'e bakar bir süre ve sonra sorar :
Nerede oturuyorsun?
Kardeşumla pareperuz.
Kardeşin nerede oturuyor peki?
Pabamla pareber...
Sabrı tükenen komiser, bu cevaplar karşısında sinirlenir:
Peki baban nerede oturuyor?
Temel şaşkın şaşkın cevap verir :
Anlatamadum mi komiserum, hep beraber otirayruz"
SAKIN YEME
Reşo ile Memo Kurtalan tren garından İstanbul'a gitmek için yola çıktılar.
Trende birlikte yolculuk yaptıkları bir yolcuyu muz yerken gördüklerinde,
muzun ne olduğunu merak ettiler. Trenin durduğu ilk istasyonda birer muz
satın aldılar. Tedbir olsun diye Reşo :
-Memo, sen yemeyesen önce ben yiyacağım bana bir şey olursa sen yardımcı
olacaksın der.
Reşo muzu ısırır ısırmaz tren tünele girer. Reşo bağırır :
-Ula Memo, sakın yemeyesen, ben yemişem, kör olmuşam!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.