Spora gıcığım!..
Spordan hiç hazetmem. Hatta yüzme hariç her şekline gıcık olurum. Kadınım diye hemen aklınıza futbol gelmesin. Hoş ona da gıcığım ya, neyse...
Bunda büyük pay, sanırım önce, bana 'yemiyor' diye bebekliğimden itibaren herşeyi şekerli yediren anneme, sonra da bu beden yapımı anlamadan beni her tür spor faaliyetine katmaya çalışan beden eğitimi hocalarıma ait...
İlkokulda kum havuzu üzerinden atlanırdı ya bir zamanlar, işte ben onu bir türlü beceremez, hep havuzun içine düşerdim. Koş derlerdi, ya ayaklarım dolanırdı ya da dalağım şişerdi hemencik...
Ortaokulda amuda bir türlü kalkamadım, beden eğitimi dersimhep "kalmasın sınıfta yazık" diyerek verilen 5'lerle zar zor kurtuldu. Bir kere kasadan atlayayım dedim, elimin üstüne oturmuşum dört parmağımı çatlattım...
Kızların hepsi o dönemler fıkır fıkır voleybol oynuyordu, "ben de deneyeyim" dedim, bileğimi incittim. Boyum uzun diye, daha önce topuna değmediğim basketbola girdim, ilk maçta asilin yerine soktular beni maça, basket attım ama kendi potama atmışım, yuhladılar!..
Lisede "hadi bari hentbol oynayayım" dedim, ilk antremana geç kaldım diye, koşup ısınmadan topa sarıldım, sol bacaktaki lifi zedelim...
Derken derken bir anımın olmadığı spor dalı kalmadı yani!..
Bu yüzden hepsine gıcığım işte!..
Ancak gelin görün ki, son yirmi gündür mecburen, 'sahil yolu uzun ince bir yol ben üzerinde dev karınca!'.
Neymiş, hamilelikte aldığım kiloları vermeliymişim!.. 100 kiloluk bidon halimle sağlıklı olamazmışım...
"E, peki bari!" deyip koştur koştur OMÜ Diyetisyenliğe... Tetkikler, tahliller... Meğer bu kadar didikleme, önüme "şunları ye bunları yeme" listesi dayamak içinmiş... Listeye bir baktım, "ya ben bu kadar çok normalde yemiyorum ki!" dedim ama diyetisyenler, işlerinin uzmanı, mecbur güveneceğiz...
Bir de sıkı sıkı tembihlediler, "Aman günde en az bir saat yürümeyi unutma!" diye...
O yüzden işte, sahil yolu uzun ince bir yol oldu bana...
Bir de cici cici yapılmış o jimnastik aletleri... Hergün yarım saat de onların tepesinde olmam gerekiyormuş...
Peki ben bu kadar gevezeliği niye yaptım şimdi, merak edeniniz var mı? Olası bir "evet" cevabı gelir diye hemen cevap veriyorum:
Sadece şunu söylemek için:
"Sayın Atakum Belediye Başkanı Adem Bektaş! Sahilleri bu kadar güzelleştirmek yetmiyor maalesef... Öyle 'alın jimnastik aleti, koşu yolu, gidin gelin, hoplayın zıplayın' denmiyor yani... Bunlara ara ara bakım da yapmak gerekiyor! Dönmesi gereken aletler tutukluk yapıyor mu, hangisi, benim gibi iri kıyımlar yüzünden yamulmuş, hangisinin boyası dökülmüş ele pas bulaştırıyor, hangisinin oturağı kırılıp yakılmış, bir kontrol etmek gerekiyor!.. Açık adres veriyorum, Deniz Kızı Parkı'ndaki jimnastik aletleri..."
Burayı hergün kaç kişinin kullandığından eminim haberiniz vardır. Kendi aralarında ne konuştuklarından da benim haberim var, mecburi sporum yüzünden...
Diyorum ki, spora gıcığım ya, bari Atakum Belediyesinin titizliği sayesinde biraz çekilir olsun benim için bu eziyet, lütfen...
Şimdiden teşekkürler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.