TARİHE BAK-2
Bir ülkenin bağımsızlığından söz edilebilmesi için, ekonominin ve savunma sanayinin bağımsız olması gerekmektedir. Bizde Osmanlı'nın Kırım savaşından sonra borçlanmasıyla başlayan serüven , İmf'nin kapısını çalmamızla devam etmiştir. Savunma sanayimiz tamamen bağımlıyken şimdi kendi yağımızla kavrulmaya başladık. Bu esnada milli tank projesi ve uçakların yazılımı ile ilgili etkinliği olan insanların ortadan kaldırılmalarıda soru işaretleriyle doludur. Kendi silahımız konusunda üretim safhasına geçilmesi, İmf ye olan borcun ödenmesinden sonra, bölgedeki paylaşımdan hak istemeye başladığımızda,bu durum yıllarca sırtımıza semer vuranların canını sıkmış ve alışık olmadıkları bu değişiklik karşısında, sürekli olarak başımızın üzerinde hazır bekleyen pkk faktörünü kullanmışlar, zamanla örgütün tasfiyesi yolunda gelişmeler yaşandıkça ilk olarak içimizden birileri olaya olumsuz bakmaya başlamıştır.
''Yurtta sulh,Cihanda sulh'' kelimesi içerik bakımından harika bir yaklaşım. İşleyişe geldiğinde bunu sadece bizim benimsememiz, bir takım güçlerin sürekli taşeron örgütler kullanarak bu cümlenin dışına ülkeyi çıkartmaları kabul edilemez bir durumdur .
Komşularımızla sıfır sorun diye başlayan yeni dış işleri politikamızın olumlu yaklaşımlarla karşılık bulduğu anda bir takım çevreler bu gidişattan rahatsız olmuş, tüm sorunlar yeniden kaşınarak işlevin olumsuzlaşması sağlanmıştır. Ne yazık ki iç siyasette bu yanlış karşılık bulmuş ve ucuz siyasi olaylara kurban edilmiştir politik açılım. Enerji yollarının kontrolü ve kullanımı konusunda ve bir çok bölgesel sorunda ülke söz sahibi olmaya çalıştığında ilk tepki iç siyasi yaklaşımdan gelmektedir. Bu tepkiler dış kaynaklımıdır, yoksa ülke çıkarlarının savunulması için ortak bir payda olmaması nedeniylemedir bilinmez, adım attıkça iç ve dış saldırılara maruz kalınılmaktadır. Büyük devletler büyümenden dolayı endişelidir ve ilk fırsatta eski konumuna dönmen için uğraşmaktadır. Tek başına bir büyüme mümkünmüdür asla, mutlak süretle bir ittifak içinde olman gerekmektedir. Önemli olan orada borçsuz, bağımsız olarak bulunarak, ödün vermeden almaya çalışmaktır. Bunun tek yolu sağlam ekonomi ile birlikte hareket eden bir iç siyasettir. Çünkü nato'ya üye olmakta AB'ye girmekte ülkenin ortak meselesidir . Almanya ve Japonya savaştan çıktıklarında ülkeleri harebe halinde bizse savaşa girmemiştik, onlar ülkelerini yeniden kurdular, dünya ekonomisinde söz sahibi oldular bizlerse aldığımız borçları yeni bitirdik. İnsanların durup düşünmesi gerekir ne yapıyoruz, partilerin seçmenlerini kutuplaştıracağına mutlak süretle tüzüklerinin içinde vatanın oydan daha önemli olduğu vurgusu yapmalıdır.
Son zamanları eylem trafiğine bakıldığında gezi parkı adı altında, kontrolsüz bir duyarsızlık almış başını gidiyor. Samsunda açılan bir pankartta '' dayan gezi samsun yanında'' ibaresi var. Gösteri yapan 2000 kişi Samsun'un nüfusu 1 milyon, çoğunluğun adına konuşma hakkını kimden aldınız? Gezi olaylarının halkta karşılığının bulunmadığı, kargaşa arttıkça kan kaybettiği görülmektedir.
Bu eylemler askerler şehit olur, terör ülkeyi kasıp kavururken yapılsaydı, ona sağlanan destek % 95 leri geçerdi. O zaman Samsun yanında, pankartı anlam kazanırdı. Peki neden terörden kan ağlarken ülke vatandaşları bu eylemler yapılmazıdı ? çünkü terörün kaynağıda desteğide dış mercilerdi. Onlar istermiydi kendi sorunlarının çözülmesi için halkın sokaklara dökülmesini.
Gezi olayları hak arama gibi görünsede altında iktidarı değiştirme çalışmaları vardır. Bunun en güzel yöntemi sağlam muhalefetle sandıktan geçer , gerisi halkı kutuplaştırıp, devleti zarara uğratarak, olayı tezgahlayan dış güçlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.