Tarihi Eserleri Satalım mı?

Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Devlet Resim - Heykel Müzesinden ressam Hoca Ali Rıza' ya ait bazı eserler çalındı. Bu ilk değil ne de son olacak. Hatırlarsanız yıllar önce de Uşak Arkeoloji Müzesinden de Karun Hazinesine ait Kanatlı Denizatı Broşu çalınıp yerine sahtesi konulmuştu. Zavallı Özgen Acar Karun Hazinesini Türkiye ' ye geri getirmek için ne mücadeleler vermişti. Uğur Dündar Dolmabahçe Sarayının depolarında çürüyen eserleri gündeme getirdiğinde olay olmuştu. Bunlar korunaklı (!) müzelerimizden çalınanlar, birde yeraltında yatanlar ya da açık alanda sergilenenlerin halini düşünün.

Rivayet olunur ki, Türk Müzeciliğinin kurucusu ve ünlü ressam Osman Hamdi Bey ,"" Bu keferelerin derdi ne? taşları alıp alıp ülkelerine götürme istiyorlar,diyen Padişaha bir daha izin verirseniz huzurunuzda kendimi öldürürüm"" demiş Padişah ancak o zaman olayın ciddiyetine vakıf olmuş ve bir daha izin vermemiştir. Tabi rivayet bu . Yoksa ne Osmanlı ne de Cumhuriyet döneminde bu ülkede yurtiçi ve yurtdışı tarihi eser talanı ve hırsızlığı bitmedi.

Geçen gün bir TV programında Topkapı Sarayı Müdürü Prof.Dr İlber ORTAYLI tarihçilere seslenirken, sadece tarih değil kültür, edebiyat, sanat ve müzik alanında da bilgili çok yönlü insanlar olacaksınız dedi. O sırada bir tarih öğretmeni ,E-mail attı ayda 1. 300 lira kazanıyorum bu parayla dediklerinizi nasıl yapayım hocam dedi. Prof.Dr.İlber ORTAYLI saraya eleman almak istiyoruz

, yurtdışında öğrenim görmüş yabancı dil bilen bu işi sırf gönülden sevdiği için yapmak isteyen insanları kadrosuzluk yüzünden temizlik kadrosunda işe alıyoruz 1.100"lara da para veriyoruz dedi.

Yine meşhur hikayedir , Cevat Şakir Kabaağaç yani mavi sürgün , namı diğer Halikarnas Balıkçısı yıllar önce Türkiye' den götürülüp bugün British Museum ' da sergilenen dünyanın 7 harikasından biri olan Bodrum Mozolesi için Kraliçeye mektup yazmış demiş ki : ' geri yollayın o eser ancak egenin mavi denizinde gerçek güzelliğine ulaşır' . Kraliçe mektubu müze müdürüne yollamış ve müze müdürü cevap yazmış : 'Önerinizi dikkate aldık ve eserin bulunduğu odayı maviye boyadık.' demiş.

Bu elbette ilk bakışta İngiliz ukalalığı, kendini beğenmişliği ve alaycılığı açısından can sıkıcı insanı öfkelendiren bir cevap. Ama adamlarında bir bildikleri var. Hep anlatılır savaş sırasında Viyana da her şeyden kısıtlamaya gidilmiş ama Kültür Bakanlığının bütçesi azaltılmamış .

Biliyorsunuz Yunanistan iflas etti AB den para dileniyor ve bazı Avrupalılar alaycı bir dille biz çalışırken siz yiyip içip tavernalarda sirtaki oynuyordunuz size para falan yok çok ihtiyacınız varsa adaları ve Akropol'ü satın dedi.Medeniyetin beşiği Yunanistan Avrupa kültürünün yaratıcısı; inanın iflasta etseler bırakın Akropolü satmayı tüm tarihsel eserlerine göz bebekleri gibi bakarlar.
,
Aklıma şu geldi biz niye satmayalım bizim için zül değil mi bu eserler ?

İlber Ortaylı diyor sergilenenden daha fazla eser Topkapı Sarayı depolarında çürüyor .Devlet burada da yok,biz bu eserlerin burada çürümeye yüz tuttuğunu bangır bangır söylesek te ,bahaneler sıralanıyor ;kılları kıpırdamıyor.Kültür Ve Turizm Bakanlığının bütçesi o kadar mı küçük!!! Bakan ,Bakan,eserlere bakamayan ,koruyamayan

Keza Dolmabahçe Sarayı aynı, diğer müzeler aynı, açıklama şu kaynak yok. Onlara ayrılacak para yok. Satalım o zaman bakın kaç açıdan karlıyız.

            1. Müzeler için , çalışanlar için, koruma, bakım için, bütçeden kaynak ayırmayız.Kara geçeriz. Bundan elde ettiğimiz kaynakla devlet büyüklerimize son model makam otomobili alırız.

            2. En azından burada talan olup yağmalanma ve çalınma tehlikesine karşı Batının güvenilir bir müzesine gider insanlığın ortak mirası güvenli ellere teslim olur.

            3. Buradan elde edeceğimiz gelirle borçlarımızın büyük bölümünü öder yine hortumlamak için bol bol borç alırız.

            Akla yatkın değil mi ? Bizim neyimize, Mustafa Kemal ATATÜRK çıkmış zamanında bu konuyu önemsemiş, hatta kazı alanlarını denetime gitmiş.Ve hatta hatta Cumhuriyet döneminde açılan KİT"lere Etibank , Sümerbank gibi isimler vermiş. Şimdi zaten hepsi gitti .