Dış düşmanlarımızın, içerideki maşaları tarafından patlatılarak sivil katliamlarına dönüşen terör olaylarından sonra yerel medyadaki beyanatlara bakıyorum!

Gördüğüm kadarıyla; 9 Samsun Milletvekilimizden; 4 Akpartili vekil, 18 Belediye Başkanımızdan 6 Akpartili Başkanın çarşaf çarşaf demeçleri var…

“Terörü lanetliyoruz” diye…

Diğer 5 vekilimiz ile, 12 başkanımız lanetlememiş mi diye sormayın!

Mutlaka lanetlemişlerdir ama gazetelere paralı ilan verememişler…

“Ben lanetleyorum” diyerek, ilanlarla bu mel’un olayı bile siyasi propaganda ve “bakın buradayım ha” gösterisine dönüştürenlere sormak lazım:

Tamam, basın danışmanlarınız işi biliyor, paranız da var, o halde bol bol ilan, reklam gibi demeçler verin…” Terörü lanetliyoruz” deyin…

Yerel basının ayakta durmak için maddi desteğe ihtiyacı var!

Ama unutmamanız gereken bir şey var!

Siz İktidar milletvekilisiniz…

Sizin işiniz, önceliğiniz “demeç” vermek değil ki!

Galiba önceliğinizi karıştırmışsınız ya da farkında değilsiniz!

Neyse, yaptığınız karıştırma ve verdiğiniz “lanetliyoruz” demeçleri gerekli ve öncelikli!

Çünkü seçmen maalesef, önceliğini bilene, yapana değil, demeci bol, reklamı çok olana bakıyor…

Politik olarak doğru yapıyorsunuz.

O halde durmak yok, yola devam…

Bol bol demeç verin! Lanetleyin…

Şehit cenazelerinde, ön saflarda görünüp bol bol selfie çekip, paylaşın!

Terörün önlenmesiyle ilgili hangi çalışmanız var, hangi önergeniz var, nasıl bir çözüm öneriniz var diye sormaya gerek yok!

Olsaydı zaten medyaya çarşaf çarşaf ilanlar verirdiniz ve haberimiz olurdu.

Bizimgeleneğimiz, örfümüz şudur:

Ülke yönetimi ve çözümle ilgili tüm çalışmalarda; 549 milletvekili;

Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın ağzına bakar…

O İki kişi ne derse; 316 İktidar vekili onu tekrar eder…

Geri kalan 233 vekil de iki devlet adamının dediğinin yanlış olduğunu ıspatlayabilmek için  gece gündüz konuşur durur…

Bunun adı da olur; İktidar için “disiplin ve birlik beraberlik”!

Muhalefet için de olur; “biz gelirsek şıp diye biter” histerisi, gösterisi…

Bir yerlerde bir yanlışlık var, iyi gitmeyen bir şeyler var ama nerede, nasıl?

Belki de “Başkanlık Sistemi” gelirse, Anayasa yamalı bohçadan, “yamalı çuvala” terfii eder ve terör biter!

Seçmenin zaten teferruatla işi olmaz!

Seçmen “tebası” olduğu partilerin liderine bakar!

“Onlar ne derse o” der ve oy’unu verir, verir de, oynanan oyun’u nedense pek görmez, göremez!

Belki de görmek istemiyordur…

Görüpte keyfini bozmanın ne gereği var değil mi?

Nasılsa iki üç gün sonra unuturuz ve döneriz yine evlilik proğramlarına ya da ACUN’un saçma sapan sürvioru üzerine bahislere…