Yargıya Millet eli değdi
Samsun'da üçüncü dönemdir milletvekilliği yapan Cemal Yılmaz Demir, 12 Ağustos 1960'ta doğdu. Babasının adı Cemal, annesinin adı Mediye. Ticaret ve İşletmeci; Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Halkla İlişkiler ve İşletme eğitimi aldı. Özel öğretim kurumları kuruculuğu ve işletmeciliği ile inşaat müteahhitliği yaptı. Stratejik plânlama ve stratejik yönetim konularının yanında "eğitim sektöründe stratejik planlama" ve "finans sektöründe kâr-zarar ortaklığı" konularında çalışmalarda bulundu. İyi düzeyde İngilizce, orta düzeyde Arapça bilen Demir, evli ve 4 çocuk babası. "12 Eylül 2010 Halkoylaması, yargı için bir milat niteliği taşıyordu.Bu, doğrudan doğruya milletimizin tasdikiyle, halkımızın onayıyla gerçekleştirilmiş bir hukuk reformudur. Bunu biz değil, aziz milletimiz başardı. Başarı onlara aittir.Yargıya millet eli değdi." diyen milletvekili Cemal Yılmaz Demir ile gazetemiz köşe yazarı Şevki Yıldırım konuştu.
Ş. Yıldırım: Sayın Demir, seçimlerden önce yapmış olduğunuz konuşmalarda yeni parlamentonun öncelikli konusunun yeni anayasa olacağını sıklıkla ifade etmiştiniz. Anayasa çalışmalarındaki son durum nedir?
Cemal Yılmaz DEMİR: Evet, seçimlerden önce bunu sıklıkla belirttik. Mevcut anayasanın ülkemize dar geldiğini daha demokratik, daha çağdaş daha basit ve anlaşılır bir anayasaya ihtiyacımız olduğunu her defasında vatandaşımıza ifade etmeye çalıştık. Parlamentomuz imkanlar ölçüsünde, zaruret arzeden konularda anayasa değişikliklerini yaptı. Sağolsunlar vatandaşımız da onayladı. 12 Eylül 2010 Halkoylaması, yargı için bir milat niteliği taşıyordu.Bu, doğrudan doğruya milletimizin tasdikiyle, halkımızın onayıyla gerçekleştirilmiş bir hukuk reformudur. Bunu biz değil, aziz milletimiz başardı. Başarı onlara aittir.Yargıya millet eli değdi. Yargı bir hizibin, dar bir anlayışın, bir grubun arka bahçesi olmaktan çıktı. Milletin yargısı haline geldi. İnanıyorum ki, bunlar uygulama aşamasına geçtiğinde, adalet mekanizmalarımız daha güvenilir bir şekilde işleyecek, daha hızlı tecelli edecektir. Bunlar, öngördüğümüz düzenlemelerin sadece birkaç başlığını içeriyor. İnanıyorum ki, bu düzenlemeler Türkiye'nin demokrasi standartlarını daha da yükseltecek, dünyadaki itibarını daha da arttıracaktır.
Ş. Yıldırım: Sizin öncülüğünüzdeki heyetin geçtiğimiz günlerde Sayın Binali Yıldırım'a Samsun-Ankara Otoyolu ve Hızlı Trenle ilgili bir ziyaret yaptığınızı basından takip ettik. Bu konuda son durum nedir?
Cemal Yılmaz DEMİR: Şu bir gerçek ki; yüksek hızlı trenler, otoyollar ve duble yollar ülke ekonomisine ciddi bir tasarruf sağlıyor. Samsun - Ankara arası yüksek hızlı tren hattının bir an önce hayata geçirilmesi ve mevcut hattın rehabilite edilerek Mersin Limanına kadar devam ettirilmesi yönündeki talebimizi Sayın Bakanımıza ilettik. Bunun yanı sıra Ankara-Samsun Otoyolunun batıda Bafra'ya kadar doğu'da Ünye'ye kadar olan bağlantı kollarının projeye ilave edilmesi ile Batı Çevre Yolunun (Sarıışıktan başlayıp Samsun Polis Okulunda biten) Ankara yönünden gelip Sinop istikametine devam edecek trafiği alarak Samsunun Sinop çıkışı ve Atakum geçişindeki sahil yolu trafiğinin rahatlamasına neden olacağını sayın bakana ilettik. Doğu çevre yoluyla ilgili olarakta Ankara yolundan başlayıp Tekkeköy sapağı veya havaalanı sapağı ile bütünleşecek takriben 20 km.lik yolun otoyol projesine ilave edilmesini istedik. Son 9 yılda, ulaştırmanın her alanında olduğu gibi, duble yolar ve demiryollarında da çok büyük atılımlar gerçekleştirdik.
İnşallah, cumhuriyetimizin 100'üncü yılına, yani 2023 yılına kadar, doğudan batıya, kuzeyden güneye 10.000 kilometre hızlı demiryolu, 4.000 kilometre de konvansiyonel demiryolu yapacağız. Biz, ham hayaller peşinde koşmuyoruz. Yapamayacağımızı vaat etmiyoruz. Hayalleri gerçeğe dönüştürüyoruz.
İnşallah, demiryolu ve karayolu ulaşımında, Türkiye'yi Avrupa'da parmakla gösterilen bir ülke haline getireceğiz.
Ş.Yıldırım: Meclis içtüzük görüşmeleri esnasında kamuoyuna çokta hoş olmayan görüntüler yansıdı. Bu tür görüntüler parlamentonun itibarını düşürmüyor mu?
Cemal Yılmaz DEMİR: Evet, söylediğinize katılıyorum bu tür görüntüler doğru değil. Bizde bundan çok rahatsızız .Milletimiz şunu bilsin ki CHP'nin yaptığı kürsü işgali tek kelimeyle çirkindir. Milletin hür iradesiyle tecelli etmiş bir parlemento yine vekiller tarafından çalıştırılmıyor, işin çirkinliği burada. Kürsü işgali bütün demokrasilerde sembolik olarak çok kötü bir eylemdir. Siz özgür kürsüyü işgal ederek parlamentoyu kuran halka hiçbir saygı beslemiyorsunuz demektir. Önceden parlemento darbeciler marifetiyle çalıştırılmıyordu. Şimdilerde CHP...
Demokrasi ve kanunlar çervevesindeki her türlü muhalefete saygı gösteririz. Ama şiddete asla prim vermeyiz. Bizleri çekmek istedikleri girdaba da asla girmeyiz. Zaten Vatandaş her şeyi görüyor. Kimin ne yaptığını çok iyi biliyor. CHP işin şov kısmıyla uğraşıyor. Kaldı ki yaptıkları da Türk Ceza Kanunu göre suçtur. Kanunun 311. Maddesine göre Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.
Ş. Yıldırım: Son dönemde Suriye'de yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cemal Yılmaz DEMİR: Suriye'de son dönemde ortaya çıkan manzaralar bizi çok üzüyor. Kardeş kavgalarının bir an evvel son bulmasını istiyoruz. Bizim Türkiye olarak duruşumuz, tavrımız çok açık ve net
Suriyelilerin özgürlük ve demokrasi adına meşru ve haklı taleplerini destekliyoruz. Biz bölgemizdeki her meseleye istikrar, huzur, refah ve barış ekseninde yaklaşıyoruz. Uluslararası arenada yoğun bir çalışma sürmekte. Bu şuurla Başbakanımızın yaptığı dostane tavsiyelere, komşularımızın kulak vermelerini diliyoruz. Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya, onların haklı mücadelesini, onların hak taleplerini, kardeşlik hukuku içinde savunmaya devam edeceğiz. Suriye'de, kendi halkına zulmeden yönetim yerini halkın idaresine bırakıncaya kadar da tepkimizi cesaretle ortaya koymayı sürdüreceğiz. TBMM olarak, benim de başkanlığını yaptığım bir komisyon kurduk. Ülkemize sığınmak zorunda olan insanlar için kurduğumuz çadırkentlerdeki sorunları araştırmak üzere İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak bölgeye, Hatay'a gittik. Bir dizi incelemelerde bulunduk. Milletimizin ve devletimizin büyüklüğünü bir kez daha gördük. Bunu bizler değil. Ülkemize sığınmak zorunda kalan insanlar söylüyor.
Büyük devlet olmak lafla, hamaset nutuklarıyla değil, icraatla olur. Türkiye Büyük devlet olmanın gereğini yapmaktadır.
Ş. Yıldırım:Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde, Fransa Ulusal Meclisi'nin ardından Fransa Senatosu'nda da bir oylama yapıldı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Cemal Yılmaz DEMİR: Maalesef, tarihte aydınlanmanın öncüsü olmakla övünen bir devlet, bugün karanlık orta çağ zihniyetinin hortlamasına öncülük ediyor. İkinci dünya savaşından sonra, Avrupa içinde bir daha çatışma yaşanmaması için birlik kurmayı esas alan Fransa, bugün ayrımcılığın, ırkçılığın, çatışmanın dilini kullanıyor. Sarkozy döneminde Fransa dogmaları, önyargıları, hezeyanları temel alıyor. Tarihi doğruları iç politika uğruna, yaklaşan seçimlerde birkaç bin oy devşirme adına ayaklar altına alıyor.
Herkesin dile getirdiği bir gerçek var. Parlamentoların görevi tarihi yeniden yazmak değil. Bu işi tarihçilere bırakalım. Türkiye büyük bir ülkedir. İnanıyorum ki, Fransa Sarkozy'nin öncülük ettiği bu ırkçı ve ayrımcı gidişata, Türkiye düşmanlığına dur diyecektir.
Ş. Yıldırım: Son olarak gündemin ana maddesi haline gelen Savcının MİT yöneticilerini ifadeye çağırması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cemal Yılmaz DEMİR: Bu girişimin altında bir kötü niyet, siyasete bir müdahale çabası olduğu kanaatindeyim. Siyasi iktidarlar, hükümetler kendine yönelik bir müdahaleyi, bir yıpratma çabasını tespit ederse elbette doğal olarak ya yürütmenin imkanlarını kullanacaktır ya da Meclis üzerinden tedbir alacaktır. Kimse merak etmesin bizde hükümet olarak parlamento bunu yapacağız. Demokrasi ve kanunlar çerçevesinde ne gerekiyorsa yapılacaktır. Ancak bizim hala çözemediğimiz karanlık noktalar ortada duruyor. Bu gelişmenin anlamı ne, hala tam olarak bilmiyoruz. Ama nedenleri hakkında da bir takım ihtimalleri düşünüyoruz. Bir taraftan bölücü örgütün dağ ve şehir yapılanması karşısındaki kararlı ve isabetli mücadelenin sonuç vermesi bir taraftan komşu bir ülkede Türkiye'yi doğrudan etkileyen olaylara karşı devlet olarak tutunduğumuz tavır ve izlediğimiz politika sonrasında MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılması akla soru işaretleri getirmektedir.Bir takım şer odakları Türkiye'nin kendi sorunlarını kendisinin çözmesini istemiyor.
Ş. Yıldırım: Sayın Demir bize ayırdığınız zaman verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz.
Cemal Yılmaz DEMİR: Asıl ben size teşekkür edrim. Bize bu fırsatı tanıdığınız için. Size ve Denge Gazetesine bundan sonraki hizmetlerinde de başarılar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.