YAZ KURSLARI
On iki aylık bir yılın sekiz ayı eğitimle geçerken, bunun yarısı kadar bir zamanın dinlenmeye ayrılması çok mudur az mıdır, bunu da değerlendirmek; eğitim uzmanlarının işidir kurumsal olarak. Yaklaşık iki yıldır öğrenciler yüz yüze eğitim göremediler. Pandemi nedeniyle okullar kapalı, dersler evlerde ve online yapılmaya çalışıldı. İddialı öğrenciler bu süreci kendileri adına iyi değerlendirirken, bir çok öğrenci de bu boşluktan hareketle rehavet içerisine girerek, durumunu daha da düşürmüş oldu. Büyük oranda öğrenci için geride kalan iki yıl tarihin kaydedeceği bir öğrencilik dilimi olacak. Yeni bir öğrenci modeli oluşarak, bunda böyle bu öğrenci modeli eğitimin de yönünü belirleyecektir.
Çocuklar için örgün eğitimin yanında, hafta sonları ve yaz aylarında gerçekleştirilen yaygın eğitim de çok önemlidir. Çocuklar için ülkemizde ki yaygın eğitim alanı daha çok “Yaz Kursları” münasebetiyle, dini bilgilerin öğrenilmesi olarak yürütülmektedir. Bunun yanında dil ve beceri kursları, kültürel ve sosyal nitelikli organizasyonların açtığı kurslar da bunlara dahil edildiğinde, okuldan kalan zamanları değerlendirecek bir çok yaygın eğitim alanı bulunmaktadır. Halkı Müslüman olan toplumumuzun, kendi inanç değerlerini çocuklarına öğretmesi kadar doğal bir şey yoktur, hatta bu doğallıktan öteye bir Müslüman için zorunlu sorumluluktur. Bu kapsamda, dini hassasiyetin olmayan veliler bile çocuklarına dini bilgi verilmesi hususunda gayretlidir.
Sokağa çıkıp bir istatistik anketi yapılmış olsa, dini değerleri yaşamına aksettiren halkımızın büyük bir ekseriyetinin, dinin öğretilerine ilkokul çağlarında sahip olduklarını, bu bilgilerle ömrün sonuna kadar neredeyse bu bilgilerle hayatı şekillendirmeye alıştıklarını duyarız. Dinin temel ritüelleri elbette değişkenlik arz etmez, ama zihinlerin güncelleşmesi, bilgilerin tazelenmesi gerekir. Yoksa zamanla temel bilgilerin bile aşınmaya başladıklarını ve fark edilmeden değiştiklerini, taban tabana ters bir eksene kaydını görürüz. Böylece de, zaman içiresinde batıl inanç ve hurafi uygulamaların dini anlayış ve davranış olarak hayatın içinde yer bulduğuna şahit oluruz.
Son yıllarda imam-hatip okullarının çoğalması, diğer okullarda da dinin öğrenilmesiyle ilgili temel konuları ihtiva eden Kur’an ve siyer derslerinin seçmeli olarak bile olsa müfredatta yer alması, toplumu büyük ölçüde rahatlatmış gözüküyor. Ancak yeterli değildir. İnsanların bir dine inanması fıtri bir gerekliktir. İnanılan dini kurallarını hayata yansıtmak da inan kimsenin doğal hakkı ve ihtiyacıdır. Bu nedenle, insanlar dinini mutlaka doğru kaynaklardan ve doğru şekilde öğrenmeleri gerekmektedir. Yaz tatilleri de bunun için önemli bir fırsat oluşturmaktadır.
Camilerde ve Kur’an kurslarında belli programlar doğrultusunda ve çocukların zihin düzeyleri ile bilgi düzeylerini de dikkate alarak hazırlanmış kurslar açılmaktadır. Çocukların tatillerini değerlendirirken, bu zaman içerisinde belli saatleri de dini bilgileri öğrenmek için ayırmaları onlara yorgunluk getirmeyecektir. Ehil görevliler tarafından verilen bu kursların mutlaka değerlendirilmesi, velilerin çocuklarına verecekleri en güzel hediye olacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı yasal açıdan bu sorumluluğa sahip bir kurumdur. Ayrıca, yıllara dayanan kadim bir tecrübeye de sahiptir.
Günün ortalama 2-3 saatini bu kurslara ayıran çocuklarımız, hem dini bilgilerini öğrenecekler, hem diğer çocuklarla tanışma fırsatı bularak sosyalleşmelerini getirecekler, hem de cami ortamında dinin pratiklerini öğreneceklerdir. Pandemi sonrası, yüz yüze camilerde ve Kur’an kurslarında başlatılan bu kursları takip etmek çocuklar için çok verimli olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.