15 TEMMUZ MEYDANLARI
Meydanlardaydık dün gece. Samsun Cumhuriyet meydanı akşam saatlerinden itibaren hareketlenmişti. Gündüzden çadırlar kurulmuş, platform hazırlanmış, ses düzeni oluşturulmuştu. Bir heyecan, bir koşuşturma sabahın erken saatlerinden akşam saatlerine kadar devam etti. Bir tarafta heyecan, bir tarafta öfke, bir tarafta hüzün, bir tarafta da buruk bir sevinç vardı. Meydana fotoğrafları sırasıyla yapıştırılmış 15 Temmuz şehitleri her şeyi anlatıyor ve hatırlatıyordu. O resme bakan herkes, 15 Temmuz gecesini, yaşananları ve sonrasını göz ekranından ve beyin süzgecinden geçiriyor, laneti ve şükrü arka arkaya dili ile zikrediyor, kalbiyle de tasdikliyor. Darbe girişimine lanet, milletimizin başarısına şükür, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet büyüklerine de teşekkür ediliyor. Gündüzünde meydanda bunlar yaşanır ve meydandan geçerler bunları mırıldanırken, ilgililer ve yetkililer de akşam başlayıp gece devam ederek sabah sona erecek "15 Temmuz Meydan Programı" için topluma verecekleri masajın kodlarını belirleyip, hazırladılar.
Ülkemizin her il, ilçe ve yerleşim birimlerinde 15 Temmuz programları yapıldı. Devlet yetkilileri, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımızın katıldığı çoşkulu programlar yapıldı. Biz de, ailece gecenin akşam saatlerinden itibaren büyük bir bölümünü Samsun Cumhuriyet meydanında geçirdik. Hem geceye katkı sağlamaya, hem de bir köşe yazarı duyarlılığı ile tansiyonu ölçmeye çalıştık. Protokol gündeminin, programa biraz resmiyet katmasının dışında sahadaki vatandaşların genelde geceden ve muhtevasından hoşnut olduğunu gördük. Gecenin ağırlıkla, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve o gece şehit olan vatandaşlarımız üzerinden değerlendirilmiş olmasından rahatsızlık duyanlar da varsa bile, bu rahatsızlığın gecenin anlam ve öneminin bilinememiş olmasından kaynaklandığı kanaatindeyiz.
Bu tür programlar; toplumun heyecanını sağlamada, vatandaşların değerler merkezli konsolide edilmesinde, ülkemiz üzerinde hesapları olanlara karşı milletimizin mobilize edilmesinde çok önemli fonksiyona sahiptir. Elbette, her toplumun içinde sinsi simsarlar, asalakçı semirgenler, kan emici sömürgenler vardır. Bunlar her zaman külfette arka sırada, nimette ön sırada yer alırlar. Neredeyse her vatandaşımızın kendi çapında bu örneklerden tanıdıkları vardır. Bu nedenle de, o hasbi insanlar bu tür hesabi insanlardan rahatsızlık duyarlar. "15 Temmuz Program"ı yapıldığı meydanlarda da bu tür hesabi insanlardan, hesap peşinde koşanlar söz konusudur. Meydanda olduğunu anlatmak ve böyle virüs temzliği yaptığını göstermek, kan grubunu ortaya koymak için gayret edenlerin yanında, üstlere, yetkililere ve etkililere görünüp, gelecek inşaa etmeyi hesaplayanlar da vardır.
Geçmişi bilinenlerin meydanlara çıkarak hâlâ kendilerini gizleme gayretleri elbetteki gözlerden kaçmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da 15 Temmuz programı nedeniyle yaptığı ve televizlonlar aracılığı ile tüm meydanlarda dinlenen konuşmasında, "15 Temmuz gecesinin sonucunu görene kadar köşe bucak saklanıp, darbe girişimi başarısız olunca ortaya çıkanları biliyoruz" dediği gibi, toplumumuzun da aynı örneklerden gördükleri ve bildikleri olduğunu duymaktayız. "15 Temmuz Meydan Program"ları; hainlerle ilgisi, ilişkisi ve iltisakı olanların aklandığı meydanlar ve programlar değil aslında onların deşifre olduğu programlardır. Geçmişi kirli olanlardan tövbe etmeyenlerin suratları ve alnında yazanlar meydanlarda rahatça okunabilmektedir. Allah bu hainlerin belasını versin diyenlerle, Allah darbe girişiminde bulunanların belasını versin diyenler arasındaki ince nüans farkı, bu cümleleri söyleyenlerin adresini de ortaya koymaktadır.
15 Temmuz Meydanları iyi okunmalıdır. İlgili, etkili ve yetkililer; bu programları vesile kılarak kendilerine selâm verme ve kan grubunu ifade etme yarışında olanlara dikkatle karşılık vermelidir. Hasbi olanlarla, hesap peşinde koşanları mutlaka tanımaya çalışmalıdırlar. Özellikle Feto hain örgüt elamanlarının, örgütün geçmişten beri gelen kodlama şekli gereği ne kadar takiyyeci ve ısrarcı oldukları bilinmelidir. Masum yüzlerin arkasındaki hain düşünceler okunmalıdır. Sebepsiz ve gereksiz yaklaşımlarla, ucuz davranış içende olanlara ihtiyatla bakılmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda gösterdiği hassasiyet ve duyarlılık tüm yetkililerce de gösterilmelidir. Meydanlar, bunlara da bir çeşit ayna görevi görmüştür. Yüzler ve gözler yalan söylemediği gibi meydanlar da yalan söylemez, yeter ki okunabilsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.