DÜNYA-AHİRET DENGESİ
İslam dini, insan hayatını yalnızca dünya ile sınırlı görmez; aynı zamanda ahireti de bu hayatın ayrılmaz bir parçası kabul eder. Kur’an-ı Kerim’de defalarca kez dünya ve ahiret birlikte zikredilir. Bu da Müslümanların hem dünya hem de ahiret için sorumluluk taşıdığını gösterir. İnsan, sadece dünyaya meyledip ahireti unutmamalı; aynı şekilde yalnızca ahiret için yaşayıp dünyayı ihmal etmemelidir. İslam bu konuda dengeyi esas alır.
Kur’an’da dünya hayatının geçici, aldatıcı ve bir oyun-eğlence olduğu sıkça vurgulanır. “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurdu ise elbette ki asıl hayat odur, keşke bilselerdi!” (Ankebût, 64). Bu ayet, dünyanın gerçek ve kalıcı bir yurt olmadığını, ahiretin ise asıl hedef olduğunu bildirir. Ancak bu, dünyanın tümüyle terk edilmesi gerektiği anlamına gelmez.
İslam, dünyayı bütünüyle terk etmeyi değil, onu doğru bir şekilde değerlendirmeyi öğretir. Kur’an’da şöyle buyrulur: “Allah’ın sana verdiğinden (mal, mülk, bilgi vs.) ahiret yurdunu kazanmaya çalış. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana yaptığı iyilik gibi, sen de iyilik yap.” (Kasas, 77). Bu ayet, Müslümanın hem dünya için çalışmasını hem de ahireti gözetmesini emreder.
Hz. Muhammed (s.a.v.) dünya ve ahiret dengesini en güzel şekilde kurmuş bir örnektir. O, hem ibadet eden hem ticaret yapan, hem ailesiyle ilgilenen hem ümmetinin sorunlarıyla meşgul olan bir insandı. Sahabilerine de bu dengeyi öğretmiştir. Bir gün bazı sahabiler dünya nimetlerinden tümüyle uzaklaşmak ve sürekli ibadet etmek isteyince onları uyarmış ve şöyle demiştir: “Ben hem oruç tutarım hem yerim; hem namaz kılarım hem uyurum; evlenirim de. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir.” (Buhârî, Nikâh, 1).
Müslüman, dünyada yaşarken helalinden kazanmalı, ailesine bakmalı, insanlara faydalı olmalı ve topluma katkı sağlamalıdır. Aynı zamanda ibadetlerini aksatmamalı, kalbini dünya sevgisiyle doldurmamalıdır. Kalbinde ahiret bilincini taşıyarak dünyada ahlâklı, adaletli ve merhametli bir hayat sürmelidir.
İslam, dünya ve ahiret arasında bir tercih yapmayı değil, ikisi arasında denge kurmayı emreder. Dünya, ahiret için bir tarladır. Bu dünyada yaptığımız her iş, ahirette karşımıza çıkacaktır. Dolayısıyla Müslüman, dünya hayatını bir imtihan olarak görmeli ve hem dünyasını hem de ahiretini mamur etmeye gayret etmelidir. Çünkü gerçek kurtuluş, iki dünyasını da dengede tutabilenler içindir.
Dünya ahiretin tarlasıdır ama ahiret inancının da dünya hayatını tahkim ettiği unutulmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.