"21. YÜZYILDA TÜRK CİHÂN HÂKİMİYETİ'NİN JEOPOLİTİĞİ"
Başlık; Prof. Dr. Kenan Erzurumlu'nun, Türk fikir hayâtına takdîm ettiği ve çok önemli bir mes'eleyi mevzû yapan kitaplarından birinin adıdır. Çünkü; ihtişâmlı Türk târihinin safhaları tetkik edildiğinde görülür ki, zaman zaman bize yapılan ihânetler ve bâzı gafletlerimiz yüzünden çok çilelere mârûz kalmışız.
Bu sebepledir ki, "Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi", umûmî bir başlık altında, ilk defa, Türk târihi sahasının büyük âlimi Prof. Dr. Osman Turan tarafından 1969 yılında yayınladığı "Türk Cihân Hâkimiyeti ve Mefkûresi Târihi" adlı eserle, hamleci bir kuvvet olarak zihinleri ve gönülleri ihyâ etmiştir.
1959 yılında Türk Ocakları Genel Başkanı seçilen ve bugün için asırlık Türk Yurdu Dergisi'ni yeni bir anlayış ve millî rûhla devam ettiren Prof. Dr. Osman Turan, bu sahada, yazdığı "Selçuklular ve İslâmiyet, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, Türkler Anadolu'da, Türkiye'de Mânevî Buhran Din ve Laiklik..."gibi geniş çaplı ilmî eserleriyle de Türk kültürüne ve ilmine hizmetlerde bulunmuştur.
"Mefkûre" kelimesi, ilk defa, Ziya Gökalp tarafından, F(ı)ransızca'daki "ideal" kelimesine karşılık kullanılan bir kelime olup, bugün, bunların yerine yaygın olarak "ülkü" kullanılmaktadır.
Türk milletinin târih boyunca, bilhassa "Hunlar"dan îtibâren cihânşümûl arzûları ve bunda da başarı sağlamalarıyla devam eden hareket, hiçbir zaman zihinlerden silinmemiş, 'büyük Türk birliği hedefi olarak' yaşamıştır ve inanıyorum ki, ilelebet de yaşayacaktır.
Bu kısa girişi yapmamın sebebi, târihçi Prof. Dr. Osman Turan'la, birçok bakımdan benzer çizgide düşünen , tıpçı Prof. Dr. Kenan Erzurumlu'nun kitabının adının ve muhtevâsının da 'aynı gaaye ve hedefleri' işâret etmesi ve o hedeflere yürümesidir.
Zîrâ; anabilim dalları hâriç, her ikisi de, Türk Ocakları Başkanlığı yapmış, siyâsette bulunmuş fakat hiçbir zaman millî ve ilmî faaliyetlerinden geri durmamışlardır.
Düşüncem şudur ki, aradaki fark; târihçi, kendi sahası olduğu için eserler vermekle mes'ul ve mükellef olduğu hâlde; tıpçı , bunu, sahasının hâricinde olması bakımından vicdânî ve millî bir vazîfe olarak yüklenmiştir. Şüphesiz ki; (merhûm) Osman Turan Hoca'mızın hizmetlerinin büyüklüğünü tartışamayız: Dünyâ, O'nun târihçiliğinden hâlâ bilgi temin ediyor.
Prof. Dr. Kenan Erzurumlu; bir siyâsî veyâ askerî s(ı)trateji mütehassısı değil; tıp sahasının en üst mertebesinde bulunan, 'mütehassıslar Hocası'dır. Hassas, disiplinli ve muhkem ilkeleri ve hakîkî mânâda cihânşümûl ülküleri vardır. Bu ilke ve ülkülerini, meslekî sahanın dışına taşıyarak, sosyal mes'elelerde de hâl çâreleri ve çözümler arar, araştırır, tartışır, istişâre eder ve kamuya sunar.
Ortaya çıkan yeni gelişmeler, yeni değerler ve yeni icatların milletleri karşı karşıya getirdiği, her türlü coğrafî, kültürel, askerî ve iktisâdî çatışma noktalarında, Türk milleti olarak bulunduğumuz
mekânın ve mevkinin vaziyetini bilmemiz ve değerlendirmemiz gerekir. Bu sebeple; ilkesizlik, ülküsüzlük, ufuksuzluk ve bilgisizlikle mücâdele değil; yeni dünyâ nizâmı içersinde yeni s(ı)tratejilerin gereğinin tespiti ve tahakkuku gerekmektedir.
Bu cümlelerden hareketle; Prof. Dr. Kenan Erzurumlu; tıpkı, daha önce, bâzıları hakkında da yazılar yazdığım "Türklüğe Bakış (2006), Devlet (2012), Koca Reis Fahri Uzun ( 2015), Mustafa Kafalı (2013), Geçmişten Günümüze Mistisizm ve Tasavvuf(2015), Gerçeğe Hû Diyelim (2007), El Neştere Değince (2008) adlı eserlerindeki gibi, 'mes'elesi olan' bir yazar olarak, bir 'sosyolog nazarıyla', dâimâ çâre aramış ve sâdece sahasının adamlarını değil, topyekûn herkesi ve sâdece bir iç mes'elemiz olarak da değil, dünyâda Türk olarak yaşayabilmenin ve hâkim unsur olabilmenin fırsat, imkân ve şartlarını görebilmeye dâvet ederek düşündürmek istemektedir.
"21. Yüzyılda Türk Cihan Hâkimiyeti 'nin Jeopolitiği"; târihî muhtevâlı, en son yapılan çok yönlü bir "durum muhakemesi"dir. Bu sahanın, son "beyannâmesi"dir. Bir 'millî hedef tasarısı'dır.
Prof. Erzurumlu, Önsöz'ünün ilk birkaç cümlesinde, fazla söze de hâcet bırakmadan, bu durumu şöyle îzah ediyor: "Değişen bir dünyada, değişen uluslararası dengelerde, hızla yaşanan gelişmeler eşliğinde Türkiye, yarınlar için, bugünlerden stratejilerini geliştirmek zorundadır. Ülkemiz, "Yeni dünya düzeni"nde, figüranlıkla yönetmenlik arasında üstleneceği görev için hazırlıklı olmak zorundadır."
Mes'ele budur!.."Yeni dünya düzeni"nde, figüran mı yoksa hâkim unsur mu olunacaktır? Tercihimizin tahakkuku, seçeceğimiz istikamet ve gayretimize bağlıdır.
Yâni; iktisadımızı, maârifimizi, kültürel faaliyetlerimizi, yeraltı ve yerüstü varlıklarımızı, târihî kıymetlerimizi, insan istihdam politikamızı, ziraî ve sanayi üretimimizi, askerî harcamalarımızı, yol-köprü- baraj-park yapımından personel harcamalarına kadar her türlü şartlarımızı, her ân, "Her ânki yeni dünya düzenine göre" düşünmek, tasarlamak, p(i)lânlamak ve nihâyet hedefe ulaştırmak yâni tahakkuk ettirmek zorundayız.
Yâni; her ân, "Her ânki yeni dünya düzenine göre", uyanık olmak durumdayız. Türkiye ve Türk Dünyâsı olarak, "21. Yüzyılda" yâni, (en az ve en erken) önümüzdeki asırda, "Türk Cihân Hâkimiyeti'nin "Jeopolitiği" üzerinde, dünya şartlarını yakından gören, gerçekçi ve üstün çaplı p(i)lânlarımız ve hedeflerimiz olmalıdır. Bunun için ise, dünyâyı çok iyi bilmeli, tanımalı ve devletler nezdinde milletlerin 'beynine nüfûz' edebilmeliyiz.
Bunun için; milletlerarası münâsebetlerin, millî hedefler ve ülküler istikametinde yürütülebilmesinin siyâsî zeminleri çok yönlü olarak tahakkuk ettirilmelidir.
Eserin, ilgiyle ve merakla okunacağını ümit ediyorum. Türk milleti olarak bu dünyadan ne bekliyoruz ve beklediğimiz şeylere nasıl ulaşabiliriz, bunun cevabı bu eserdedir. Zorlukları bilmemiz, başarımız için elzemdir. Ülküsü/hedefi olan insanlar, bunu, milletler ve devletler seviyesinde düşünmek zorundadırlar.
Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 452 sayfalık bu mükemmel çalışmasındaki hedefini, şu cümlelerle ifade etmektedir:
"Türkiye, etken olduğu Türk coğrafyasındaki yeraltı ve yer üstü kaynakları ile yakın gelecekte Avrasya'da kıta devleti olma potansiyeline sahiptir. Cihan Hakimiyeti ülkümüzün yolu buradan geçmektedir.
Lider ülke Türkiye için, Türk Dünyası'nın jeopolitiğinin, millî bakış açısıyla değerlendirilmesi şarttır. Avrupa'nın ortalarından, Çin Denizi'ne, Sibirya'dan Orta Afrika'ya kadar uzanan coğrafya, Türklüğün etki sahalarıdır. Etki sahalarımız da varlığımızın sebebi ve Türk Cihan Hâkimiyeti'nin temelidir. Toplam 500 milyonu bulan Türk ve kardeş toplulukları, 2 milyarı bulan Türklük dışı İslâm ülkeleri, yine en az 2 milyar civarındaki üçüncü dünya ülkeleri, Türk'ün evrensel hedeflerinin dayanaklarıdır."
(İsteme adresi: BİLGEOĞUZ YAYINLARI: 0.212. 527 33 65 - 66)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.