ANILARDA KİTAPLAR
Yine babamın kitaplığını karıştırırken buldum kendimi. Çocukluğumdan beri bana kaynaklık yapan yerde. Necip Fazıl Kısakürek 'in "O ve Ben" kitabı ilişti gözüme.
Büyük Doğu yayınları, 1974 basımı. Nasıl bir tarih kokusu var üzerinde, sayfalarında. Bu kitabı okuyalı belki de 25 yılı geçmiştir. Kitabı elime aldım tekrar okudum. İki gün o satırları tekrar okudum, hatırladım. Ama şimdi daha fazla okumuş ve daha olgun bir okuyucu olarak okudum. Kurulan cümlelere, yansıtılan duygulara daha da hakim olarak
Ben çocukluğumda hikaye kitapları okuduğumu pek hatırlamıyorum. Benim ilk kitaplarım Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Hüseyin Üzmez v.s gibi üstadlarla başladı diyebilirim.
Sonra gözüme Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın "Metres" kitabını ilişti. Bir gülümseme belirdi yüzümde, bir anı ile birlikte.
Orta birinci sınıf ara tatilden döndüğümüzde edebiyat hocamız
" tatilde kitap okudunuz mu? Hangi kitapları okudunuz?" diye sormuştu. Sıra bana gelince ben okudum dedim ama kitabın adını söyleyemedim. Okuduğum kitap elimde tuttuğum H. Rahmi Gürpınar 'ın "Metres " kitabıydı.
İşte çocukluk. Oysa güzel bir edebi eser okumuştum. Ama yaşadığımız toplumun sosyal etkisi, kitabın adını söyleme konusunda çekimser kalmamı sağlamıştı. Herhalde yasak bir ilişkinin kitabını okumak da ismi gibi sakıncalıydı sanki çocuk aklımca.
Hocam bana "kızım bu yaşta başka bir kitap okuyamadın mı, Ömer Seyfettin'in" Kaşağı "sı neyine yetmedi" diyebilirdi diye düşündüm herhalde. Ayrıca onu da okumuştum. Sevgili hocam Muhammed Köksal 'a saygılarımı iletiyorum, biliyorum yazılarımı okuyor. Hocam yıllar önce sorduğunuz sorunun cevabını buradan geç de olsa vermiş oldum.
Kitapların arasında Ömer Seyfettin'in Yalnız Efe kitabına da rastladım, yeğenime verdim okusun diye. "Bana oku ben de dinleyeyim" dedim. Birinci gün okudu ben istediğim için, ertesi gün baktım aynı yerde eline bile almamış, duruyor. Şimdi çocukların elinde ne yazık ki telefon, tablet. Hatta bebeğinden, yaşlısına.
Babamın kitaplığında ki maden araştırmalarım devam ediyor. Neler çıkıyor gözümün önüne. Bazen yıllar önce okuduğum satırlara göz atıyorum, bazen okumadıklarımı okuyorum. Kimisi o kadar eski ki yapraklarının renginden, kapağının yıpranmasından ve tatbiki basım tarihinden anlaşılıyor.
Mesela Tolstoy 'un Savaş ve Barış kitabından iki tane buldum. Biri "Harp ve Sulh" olarak 1967 basımı, diğeri "Savaş ve Barış"adıyla 2006 basımı. Tabiki benim ilgimi çeken 1967 basımı olan. Eski Türkçe kelime ve cümlelerle çevrilmiş olacağı düşüncesi ilgimi çekiyor.
Bir yandan Hüseyin Üzmez'in "Şu Bizimkiler "kitabını arıyorum, ama şimdilik bulamadım. Ya İstanbul'dan taşınırken kayboldu ya da babam birine verdi geri gelmedi diye düşünüyorum.
Şu Bizimkiler'in anısı da ayrıdır. Yine yıllar önce babam Samsun'da güzel Karadeniz manzarası karşısında, balkonda oturmuş elinde bir kitap, öyle dalmış, öyle hevesle devamlı kitap okuyor. Arada da kahkahalar atıyor. Biz annemle mutfaktan babamı izliyoruz. Merak ediyoruz "bu kadar keyifle ne okuyor acaba" diye. İşte merakımdan dolayı elime alıp aynı keyifle ve gülüşlerle okuduğum ve tekrar okumak istediğim bir kitaptır. Tavsiye ederim. Yazarın kendi anılarını ve bu anılarda yer alan iyi bildiğiniz isimleri, olayları keyifle okuyabilirsiniz.
Kitap kokusu beni benden alıyor. En çok sevdiğin koku ne deseniz, kitap kokusu derim. Ve yine güzel kokularla, bahçede annemin çiçekleri ile buluşturup, aynı kare içinde sosyal medyada paylaşıyorum.
Babam da keyifle beni izliyor. Kendime içlerinden kitaplar seçtim eve götürmek için. Babam "kitaplarımı geri isterim" dedi. Bu konuda da babama çekmişim. Hassas olduğumuz konular başında kitaplarımız geliyor. Kitaplarımızı alıp okuyabilirsiniz ama geri getirmek şartıyla.
Dedim "Babacığım bu kitapların kıymetini en iyi ben bilirim biliyorsun" Anneme döndü "Kitaplarım Semiha'nın aklında bulunsun" dedi.
Ne güzel, ne kıymetli bir miras.
Daha önce "Bir Kitaplığınız Olsun" yazımda da dediğim gibi Çocuklarınıza bırakacağınız bir kitaplığınız olsun. Bu kıymetli bir şey ,yıllar geçtikçe belki de daha da ihtiyaç duyulacak.
Git gide hayatımızı sarmaya başlayan yapay zeka bize neleri unutturup, belki de sonraki nesillerin ne yalanlarla, çarptırılmış bilgilerle karşılarına çıkacak.
Sizin istediğinizi değil, kendi istediğini okutacak. Bu yüzden elinizdeki değerin kıymetini bilin derim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.