ÂRİF NİHAT ASYA'DA BAYRAK SEVGİSİ/2
(Dünden devam)
O'nun bayrağı veya O'nun nezdinde bayrak, dâimâ yücelerdedir ve her zaman "ben" den ayrılmaz'dır ve "ben" ile berâberdir. "Ben", Şâirin kendisidir; "ben", Türk milletidir:
Alparslan-1 şiirinde:
"Kalbim doğuştan "Türk Türk" diye çarpar!
Yıldız, "Yıldızınım!" diye göz kırpar;
Şimdi, bayraktan, al bana el çırpar" (Kökler ve Dallar, Sf. 106)
Ve yine, Elbise şirinde:
"Bir şey arıyorsun...bize gel sen çocuğum
Elbise biçerdik sana bayraklardan"
Diye hitap edilen "sen", her ne surette olursa olsun "ben" den farklı değildir.
Bayrak, her zaman ve her yerde aynı değerdedir. O, O'nun "târihi, şerefi, şiiri" velhâsıl "her şeyi"dir.
Çiçek adlı rübaisinde:
"Dünya -ki severdi aylı yıldızlı dalı-
Bir böyle çiçek görmedi dünya olalı
Kaldıkça, fakat, gökte bu bayrak yaralı
Altında nesiller oturup ağlamalı." (Sf. 76)
Derken, çiçek-bayrak irtibatında, bayrak, yine semboldür. Sosyal sembolün mekânı yine geniş tutulmuştur. Bu sosyal sembolün "yaralanmaya" gelemeyecek kadar hassas olduğunu, aksi takdirde nesillerin "târihi, şerefi, şiiri, her şeyi" olan bayrağın altında, ıstıraplı günlerinin geçeceğinin sosyal bir tem olarak sunulduğunu görmekteyiz.
"Çocuk vurulur mu bayrak/ Çıkardı koynundan diye" mısraları ile, "Kaldıkça, fakat, gökte bu bayrak yaralı/Altında nesiller oturup ağlamalı" mısraları birbirlerine ne kadar yakındırlar. İkisinde de, mâsûm ve mağdur olan nesiller bulunmaktadır.
Bayrak, şüphesiz ki, maddî bir varlıktır. Bu maddî varlık, aynı zamanda mânevî cephesi en geniş bir mânevî varlık olarak da görülebilir. Çünkü; O'nun altında/ arkasında, târihi şanla dolu bir millet vardır.
O; bayrağı, elbette ki, bilinen bu vasıflarıyla birlikte düşünür. Târihî hâdiseleri, kahramanlığı,millî ve dînî duyguları tamamiyle realist bir gözle ele alır ve bayrağı da ihtişamlı bir "müşterek" olarak idrâklere sunar.
Ârif Nihat'ın şiirlerinde, yapmacıksız, gösterişten uzak, sezdiren bir süs vardır. Cilâ, dışta değil; içtedir.
Bayrağa tutkunluğu sonsuzdur. Şâir, bayrak karşısında, her yaşta, her sosyal seviyedeki insandır. Bayrak ise, zaman ve mekân içinde, bu "insan" karşısında değişmeyendir, değişmeyecektir.
Ârif Nihat Asya'nın Türk bayrağına sevgisi , bağlılığı, sâdakati, Olamam başlıklı şiirinde belki de en ileri safhadadır:
"Bir çocuksam
Kucaksız
Oyuncaksız
Bir delikanlıysam
Atsız
Pusatsız
Olabilirim.
Bayraksız olamam.
* *
Taşıp yirmi yaş dileklerimden
Ufuk ufuk süzülen
Bir gemiyim ben...
Rüzgârsız kalabilirim
Yelkensiz olabilirim
Bayraksız olamam.
* *
Eşsizsem, yalnızsam
Kısmetini bekleyen bir genç kızsam
Ve gelirse eğer mutlu günüm
Yapılırsa bir gün düğünüm
Telsiz, duvaksız olabilirim
Bayraksız olamam.
* *
İster erkek, ister kadın
Çocuğuyum bu vatan
Ve gazada can borcuyum
Serhatte kale burcuyum
Susuz olabilirim
Uykusuz olabilirim
Bayraksız olamam.
* *
Ölürsem taşım, yazım
Kaygı olmasın yakınlarıma
Bir şey istemem.
Yeter ki ay doğsun mezarıma
Taşsız olabilirim
Yazısız kalabilirim
Bayraksız olamam.
* *
Konaksız, saraysız,
Evsiz, yuvasız, köysüz
Kalabilirim
Sevdiklerim gidebilir
Sevenlerim ihânet edebilir
Her şeysiz kalabilirim.
Her şeysiz olabilirim
Bayraksız olamam
Bayraksız olamam.
* *
Bizans önlerinde bir yeniçeri
Kılıç tutar, bayrak tutar elleri
"Bu kimdir?..diye sorarsan
Benim
Ulubatlı Hasan
Benim...
* *
Ellerim kesilebilir
Ayağım eksilebilir.
Ve oklar delebilir, ateşler eriyip
Yakabilir beni
Kollarım kanatlarım bir bir
Bırakabilir beni.
* *
Kolsuz olabilirim
Kanadsız olabilirim
Bayraksız olamam
Bayraksız olamam."
Bu mısralarında da görüldüğü gibi, bayrak, yine, Ârif Nihat'ın "her şeyi"dir. Zîrâ, mısralar gayet açıktır. Mânâ gayet anlaşılırdır. Bayrak şiirinde olduğu gibi, her şey bir yana, bayrak bir yanadır.
O; kendini, her sosyal seviyeli insanın yerine koymuştu. Bunu, yukarıda belirtmiştik. Burada "çocuk, delikanlı, genç kız" her türlü fedâkârlığa ve feragate hazırdır/râzıdır. Bunların bir temsilcisi olarak Şâir, bayraksız olamayacağı kesin bir dil ile belirtilmektedir.
Ârif Nihat Asya, Türk Şiirinde, Türk bayrağını, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, "Şiir, bir iç kale sanatıdır" sözünün ifade ettiği mânâda işlemiştir.
Bir Türk'ün, Türk bayrağına karşı duyabileceği en ihtişamlı hisleri şiirlerinde sunmuştur. Türk şiirinde, Mehmet Âkif, Mithat Cemal gibi şâirlerimizin ele aldığı bayrak temini, Ârif Nihat çok daha geniş olarak, kendisine "Bayrak Şâiri" dedirtecek kadar ele almıştır ve başarmıştır.
Herkes tarafından "Ârif Hoca" diye anılan Ârif Nihat Asya'ya Allah'tan rahmet diliyor, kendi mısralarıyla O'nu selâmlıyorum:
"Göklerden bir cennet indirdim sana...
Kaldır hür alnını bayraklar öpsün!.."
MİLLÎ KÜLTÜR DERGİSİ, AĞUSTOS 1983; ORTADOĞU GAZETESİ 05 OCAK 1993
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.