"Biz arkadaş gibiyiz!"
"Bu gençler böyle işte. Sözden anlamazlar, abuk sabuk işler yaparlar. Büyüklerine saygısızdırlar" diyerek girmişti içeri, gençlerin kendini gerçekleştirmesi üzerine söylevler veren ve onları eylemlerinde sürekli destekleyen felsefe hocamız. Hiçbirimiz o kadının bunları söyleyebileceğini düşünmediğimiz için çok şaşırmıştık.
"Niye öyle bakıyorsunuz? Ben demiyorum bunları, Aristo diyor" demişti.
Asırlardır var demek ki aynı söylem. Asırlardır, şu iki 'kuşak' dedikleri, yaşları farklı insan grubu bir türlü anlaşamıyor.
Bugün de bu savaş, psikologların, sosyologların ve yaygın basının gözde konusu... Üzerine kitaplar yazılıp, araştırmalar yapılıyor. Konu aydınlatılmaya, kuşaklar uzlaştırılmaya çalışılıyor.
Oysa bu asla bitmeyecek, kabuk bile değiştirmeyecek bir savaş. Çünkü çatıştığı söylenen nesil, yarın büyüyüp 'eskiyor' ve kendi gençliğini unutup 'yeni' gelişenle çatışıyor. Öyle bir kısır döngü ki asırlardır, sadece savaş sürsün diye kendini yeniliyor.
Konu üzerindeki psikolog notlarına, basının halkla yaptığı görüşümlere göre;
Soru: 'Çocuğunuzla anlaşabiliyor musunuz?'
Cevap: 'Tabii, bizim aramızda kuşak çatışması yok. Bizden birşey saklamaz. Biz arkadaş gibiyizdir.' cevapları yoğunlukta...
Cevapların çoğu 'arkadaş gibiyiz'le noktalandığına göre... Peki öyleyse çatışan kim? Yalan söyleyen gençlerin ebeveynleri hangileri?
Arkadaş gibi olmak kuşak çatışmasını, daha doğrusu iletişim sorununu çözen noktaysa, ve herkes arkadaş gibi olmasına rağmen toplum bu iletişimsizliğin sorunlarını yaşıyorsa;
Sakın asıl sorun 'arkadaş gibi olmak' olmasın?
"Sorunun temeli, genci birey olarak kabullenmekte zorlanmadır" diyen psikologlara dayanarak;
"Aslında ebeveyn kendinin nerede olduğunu ya da olması gerektiğini bilmiyor" desek olmaz mı?
Arkadaş çok özel sırlar dinler. Yaşıttır ve sadece dinler. Arkadaşın tecrübesi ve bilgisi, arkadaşınınki kadardır. Destek ve koruma yoktur. Arkadaşını kendi ayakları üstüne bırakacak gücü de...
Gencin, aynı evde yaşadığı yaşı büyük iki arkadaşa değil, hayata onu hazırlayan, ona güvenen, fikirlerinin önünü açacak, destekçi ve koruyucu bir anne-babaya ihtiyacı vardır.
Anne-babaların, 'arkadaş gibiyiz' söyleminde, arkadaş kavramına yükledikleri sorumluluğu tartması, ardından niye kendilerini böyle bir rol değişimi yapmak zorunda hissettiklerini irdelemesi gerekiyor galiba.
Sizler anne-babasınız, arkadaş değil. Gençlerinizden sorumlusunuz. İletişim sorunlarınıza çare olsun diye 'arkadaş' kavramının içindeki hazır iletişim paketini kullanmaya devam ederseniz, gerçekten sadece bir 'arkadaş' olarak kalabilirsiniz. Çocuğunuz hayatında alternatif arkadaşlar bulduğunda da Aristo gibi hayıflanır;
"Bu gençler böyle işte. Sözden anlamazlar. Büyüklerine saygısızdırlar." ve eklersiniz:
"Oysa biz arkadaş gibiydik, niye böyle davrandı?... Niye bize söylemedi?... Niye böyle?...Niye... Niye..."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.