Semiha Sandıkçı

Semiha Sandıkçı

DEVRİM OTOMOBİLİ VE DEVRİN OTOMOBİLİ TOGG

Türkiye'nin ilk yerli elektrikli otomobili TOGG geçtiğimiz gün üretim bandından iniş yaparak, merakla bekleyenlere kendini sergiledi.Göz kamaştıran iç ve dış dizaynının yanı sıra en önemli özelliği çevreye duyarlı olması.Sıfır zararlı gaz salınımı ve sessiz çalışma özelliği ile hem doğaya zarar vermiyor hem de gürültü kirliliğine de sebep olmuyor.
 Akıllı teknolojilerle donatılan TOGG,internete bağlanmak için ayrı bir cihaza ihtiyaç duymuyor, tüm şehir alt yapısı, elektrik şebekeleri,cihazlar ve evler ile bağlantı ve iletişim halinde.Yani arabanızdan evinize hakim olabiliyorsunuz.Beni teknolojinin fazlası tedirgin eder,biraz geleneksel biriyim,ama ileri teknoloji insanlarda hayranlık uyandırıyor.Daha da güzel olanı TOGG'un sedan modelinin tavan kısmında güneş panellerinin olması,bu sayede şarj etme sorunu yok, çünkü bu paneller sayesinde şarj olabiliyor.
  Bunları,belki de daha fazlasını bir çok kişi duymuştur, izlemiştir.Bu gelişme heyecan oluştururken bir yandan geçmişte yaşanan yarım kalmış atılımları da akıllara getirdi.Asıl anlatmak istediğim konuya gelelim.Devrim otomobillerinin bahsi hep geçer ama hikâyesini tam bilen, orta yaş kesimde kaç kişi var acaba?Ben de yakın zamana kadar tam hikâyeyi bilmiyordum, öğrendim ve sizlerle paylaşmak istedim.
  Yıl 1961, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel çeşitli şirketlerde çalışan 24 mühendise,tamamen Türkiye'de tasarlanmış ve üretilmiş bir otomobil yapmalarını ister, 29 Ekim kutlamalarında gösterime sunulması emrini verir.Ama bir sorun vardır,zaman.O zamanın şartlarında böyle bir işi yapmak neredeyse imkansızdı ve süre 130 gündü.Ama yürekli birkaç kişi vardı.
 Ekip hızla organize olarak iş bölümü yapıyor.Dizayn,motor-şanzıman,
karoser,fren,elektrik donanımı ve döküm işleri gibi gruplar oluşturuluyor. Mühendisler 12 saatlik vardiyalar hâlinde çalışıyordu.Ama çoğu zaman atölyede birkaç saat uyuyarak işlerine dönüyorlardı.
  Sıkı çalışma, büyük emek ve fedakarlıklar sonucunda  siyah ve krem renklerinde dört otomobil tamamlanıyor.Otomobiller Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Ankara'ya yola çıkıyor.Hatta siyah arabanın cilası Ankara treninde yapılıyor.Kömürle çalışan lokomotifin bacasından çıkacak kıvılcımların oluşturabileceği güvenlik tehdidi sebebiyle araçlara benzin doldurulmuyor.Planlara göre Sıhhiye 'deki benzin istasyonundan yakıt alınacak.
 Otomobiller sabahın erken saatlerinde trafik ekiplerinin eskortluğu eşliğinde yola çıkıyor,ancak ekibin yakıt ikmali yapılacağından haberi yok.Hemen benzin bulunuyor,getirilen benzin acele ile birinci araca konuluyor ikinci araca sıra geldiğinde Cemal Gürsel geliyor.Gürsel Anıtkabir'e gitmek üzere ikinci araca,siyah olana  yöneliyor, otomobil çalışıyor ama ne yazık ki içindeki yakıt 100 metre gitmesine imkan veriyor.Sonra diğer araca binip Anıtkabir'e gidiyor..İki araç daha sonra törensel koşulları sorunsuz tamamlıyor.Diğer araca yöneldiği esnada  Gürsel'e durum izah ediliyor.Onun verdiği yanıt ise"Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz."
Halbuki ortada unutulmuş bir durum ya da ihmal yok,teknik nedenlerden ve güvenlik açısından alınan tedbirler var.
 Ertesi gün gazete manşetlerinde "Devrim 100 metre gitti ve durdu"şeklinde yazılıyor ve uzun zaman alay konusu oluyor.
Devrim arabalarının öyküsü böylece başlamadan bitiyor.Üretilen otomobiller depolarda çürümeye terk edilmiş.Bir tanesi 2017 yılında kapsamlı bir bakımdan geçerek TÜLOMSAŞ tesislerinde hazırlanan müzede sergilenmekte.
  Olmazlar olmuş,kısa sürede dört otomobil başarıyla yapılmış ve verilen tarihe yoğun emeklerle yetişmişti.Tarihe ilk Türk otomobili olarak geçmişti Devrim.
Fakat tüm bu çaba ve gayretler takdir görmemiş,kıymeti bilinmemiş,ellerinin tersiyle itilmiş.Destek vermeyi,takdir etmeyi bırakın, hayranlık uyandıracak bu çaba maalesef heder edilmiş.Bir talimat verilmiş,takip edilmemiş,doğru bilgiler alınmamış,bu işe emek verenler takdir edilmemiş,daha doğrusu işin büyüklüğünün, öneminin farkına varılmamış.Ufacık bir sorundan dolayı büyük bir iş yok sayılmış.O zamanlar Devrim otomobillerinin arkasında durulsaydı ve üretime devam etseydi neler olurdu bunu düşünmek lazım.
 Biz tarih boyu çok şey başarmış bir milletiz ama bir o kadar da farkında değiliz.Çünkü bilmiyoruz,okumuyoruz.
 Sonra komplekslerimizle Avrupa hayranı, onların ürettiklerini tüketen, onların modasıyla,markasıyla giyinen, onların geleneği ile yaşayan, onların kelimeleri ile konuşan,aslını unutan hatta umursamayan bir millete dönüşüyoruz.
Başarıyı takdir etmeyi bilmiyoruz.
Milletimizin hayrına olan işlerde tarafımız, yönlerimiz olmamalı.Milli çıkarlarımız ön planda olmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Semiha Sandıkçı Arşivi
SON YAZILAR