Düşmana Gerek Yok

Suriye sınır hattında sisli bir gece ,Solaz karakolunda  kaybolan bir askeri aramak için bölgeye hareket etmemiz bildirildi. Tüm gece değişik unsurlarında bölgeye gelmesiyle tamamlanan aramalardan bir sonuç çıkmamıştı, bir gün sonra adı geçen askerin silahlı olarak Suriye’ye firar ettiği haberi geldi.

Üç ay sonra diplomatik kanallarla asker geriye alındı. Sorgusunda mayınlı sahayı geçerek Kören köyüne gittiğini yarım saat sonrada Muhaberat’ın  gelip köyden kendisini aldığını , işkence gördüğünü anlattı.Görüntü, bir asker firar ediyor, elektriği olmayan Kören köyünden  Suriye istihbaratına  haber veriliyor,  yarım saat içinde  asker oradan alınıyor.

Aynı dönem  akşam saat 21:30 sularında Naneli köyüne değişik yönden araçlar geliyor. Normal dışı bir hareketlilik. Köyden zılgıt ,davul zurna sesleri yükselmeye başlıyor. Görüntü köyde düğün var. Bir müddet sonra sınır hattında nöbet tutan unsurlardan bir tanesi mayınlı sahada adamların olduğunu bildiriyor. Yasa dışı geçiş açığa çıkmış çatışma başlamıştı. Karakol ve nöbet unsurların üzerine Suriye ve Türkiye tarafından mermiler yağıyor.

Sonra ki gün olay açıklığa kavuşuyor. Kamptan dönen bir öğrenci grubunu sınırdan geçirip, düğünden dönüyoruz  görüntüsü altında iç bölgelere gönderilecekti.

Bir asker yarım saat içerisinde Suriye istihbaratına bildirilirken, 15-20 kişilik grup ülke içerisine sokulup dağıtılabiliyor. Bir tarafta vatandaş dahi kabul görmeyip kimlik çıkartılmayan Suriye vatandaşları, diğer tarafta eziklik edebiyatı yapan, kaçak elektrik kullanıp her şeyi devletten bekleyen  bizim  vatandaşlarımız. Baskıcı devlet bizim devlet.

Ülkemizde yaşanılan  durumun kısa izahı budur.  Bu devletin vatandaşıyım ama devletin hiçbir önemi yok. Vatansız kalmadık hiç ki  vatanın kıymetini bilelim. O dönem nispeten baskı mevcutken, koca grubu köyde saklayacak kadar rahatken insanlar, şimdi demokrasi diye ayağa kalkıldığında bambaşka bir havaya büründü ülke içindeki muhalif düşünce.  Kimin kime hizmet ettiği belli değil, kimin hangi kuklacının kuklası olduğu belli değil. Vatana ihanet konusunda  kara cahili de bir okumuşu da bir.

Ülke terörle mücadele ediyor, ülke içerisinde mücadeleyi baltalamak isteyenler harekete geçiyor. Aynı kişiler dün bu yanlıştır dediklerine bu gün doğrudur diyebiliyor. Adına 1100 akademisyen diyen grup bir bildiri yayınlıyor. O bildiriden kısa bir bölüm.

"Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmelidir

Bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."

Ardından ikinci grup bayrağı eline alıyor.

Özgürlük ve Dayanışma Partisi Merkez Yürütme Kurulunun açıklaması

1- AKP Kürt illerindeki kuşatmayı kaldırmalı, sokağa çıkma yasaklarına son vermeli, operasyonları durdurmalıdır. Kürt halkının can ve mal güvenliği sağlanmalıdır.

2- Öcalan üzerinde uygulanan tecrit kaldırılmalıdır.

3- Pkk buna paralel silahları susturmalı, şehir savaşını durdurmalıdır.

4- Kürt sorununun demokratik çözümü için parlamento içindeki ve dışındaki tüm güçlerin katıldığı açık bir süreç başlatılmalıdır.

Kimin yanında sizce bu insanlar ? Nasıl bir hayal aleminde gezinmektedirler?

Mhp’nin izlediği politikayı etkisiz bulsam da en güzel tespiti Sayın Devlet Bahçeli yaptı. ‘’ Üniversitelerimizde, hainlere destek veren zihniyete çocuklarımızı emanet edemeyiz’’

Demokrasi kelimesi bizim gibi sorunlu bir bölgenin yanında olan devletler için yeniden tanımlanmalıdır. Bu tanım içinde öncelik devlet olmalıdır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Bayram Ocak Arşivi

ALGI

24 Kasım 2019 Pazar 10:30

TBMM

05 Ekim 2019 Cumartesi 11:50

KUKLA

31 Ağustos 2019 Cumartesi 12:42
SON YAZILAR