İNSANDA KÖTÜLÜK KAVRAMI
İnsan olmak aslında sınırlı olmak demektir.Konfüçyüs bu konuda şöyle demiştir: "15 yaşımda,kendimi öğrenmeye verdim."
"30 yaşımda,irademe sahip olabildim.""40 yaşımda,kuşkulardan uzaklaştım." "50 yaşımda, Tanrı'nın buyruğunu öğrendim.""60 yaşımda,sezme yoluyla her şeyi kavradım.""70 yaşımda,doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğimin isteklerini yerine getirebildim.
Bu tahlilde insan her yaşta ve koşulda değişebilen varlıklar kategorisindedir.Belirli yaştan sonra insan,varlığı düşünebildiği gibi yokluğu da düşünebilir.Çünkü var olmak kendi elinde ve kudretinde değildir.Bu nedenle yetkin olmadığı gibi gücünün ve yaptıklarının bir derecesi vardır.Böyle bir varlığın elinden kötülüğün çıkması mümkündür.Normal olmayan,bu tip insanın yetkinleşmek ve olgunlaşmak için bir çaba göstermeyip bu şekilde yaşamayı sürdürmesidir.
Kötülüğün tanımına iyilik üzerinden ulaşabiliriz.Çünkü kötülük ârizidir,yani sonradan ortaya çıkan,kalıcı olmayandır.Kalıcı olduğu gibi görecelidir.Bu durumda kötülüğü iyiliğin olmama hâli,tecrübesizlik,varlığın yetkin olmayan şekli olarak açıklayabiliriz.Kimi düşünürler bunu "maddenin kemâli kabul edememe durumu" olarak tanımlar.
Zıtların dünyasında yaşıyoruz.Gece gündüz,sevap günah,iyi kötü,güzel çirkin,sıcak soğuk,ince kalın,açık kapalı,hür tutsak,cesur korkak,dost düşman gibi pek çok zıt anlamlı kelime hem zihnimizde anlam buluyor,hem hayatımızda yer ediyor.Sürekli bir seçimler silsilesi içinde hayatımızı sürdürüyoruz.Kötülüğün iyiliğin zıddı olması ve iyiliğin önemini ortaya koyması açısından bir görevi var.İnsanı olgunlaştırması çabası da eklenince sadece iyiliğin hâkim olduğu bir dünya düşündüğünüzde iyiliğin iyilik olduğuna nasıl karar verebiliriz?O halde kötülüğün kıstas olmak gibi bir yükümlülüğü de var.
Aslında kötülük yapabilmek için insanın özgür olması ve iradesiz olmasını gösteren bir faktördür.Eğer insanlar seçim hakkına sahip değilse bağımsızlığını kaybetmiş demektir ki,bu insan olmanın üzerine gölge düşmesi ve hatta insanın robotlaşmasıdır.Korkaklar,
toplumlarda kahramanların ortaya çıkmasına aracı olur.Yine cimriler cömert kişilerin değerini bilmemizi sağlar.Sert ve zalim olanlar ise merhamet ve şevkat sahibi âdil insanların varlığını zorunlu kılar.
Gülü iyiliğe,dikenini kötülüğe benzeten İbn Sînâ,kötülüğün kendi başına varlığı olmadığını,iyiliğin ise mutlak olduğunu söyler.Çünkü insan eksik varlıktır ve bu nedenle kötülüğe meyledebilir.
Başa gelen bela ve musibetler aynı zaman da bir sabır vesilesidir.İnsan,başına gelen iyiliklerden değil,kötülükler sayesinde olgunlaşır.Sabrı ve tahammülü öğrenir.
Kötülük insanlarda görecelidir.Bir kişi için kötü olan bir şey başkası için iyi olabilir.
Bir diğer konu, kötülüğü az/çok üzerinden değerlendirmek hatasıdır.Bütün ve olgun bir bakış açısına erişmedikçe azlar/çoklar üzerinden bir değerlendirme ve yoruma gitmek kaçınılmaz olarak eksik bir tanıma varmak olacaktır.Çünkü bütünde parçaların toplamından fazla bir şey vardır.Bu nedenle kötülüğü kavram olarak değerlendirmek gerekir.İnsanların yaptığı kişisel kötülükler üzerinden toplumu germek ve suçlamak büyük bir yanılgı olacaktır.
Konun önemli noktası,kötülük karşısında sessiz kalmak ve herhangi bir tepki vermemektir ki,bu da yeni bir kötülüktür.Bunun nedeni kötülüğü yapanın güçlü olması,insanın özünde şehvet ve cehalet barındırması,hırsının esiri olabilmesi ve istediği zaman başkalrına zulmetmekten çekinmemesidir.Bu kötü sıfatlar insanın nefsinin özelliğidir ki,kötü olmaları sebebiyle terbiye edilmeleri yani kötülük isteklerinin kontrol altına alınması gerekir.
İnsan olmak aslında kendi vicdanında savaş vermenin sonucu ortaya çıkan bir durumdur.Kişi iyilikten uzaklaştıkça insan olma olanağını da yitirmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.