Kalabalıkta bir yengeç
Birey olarak her an, herkesten farklı hissederiz kendimizi. çünkü dünyaya sadece kendi gözbebeklerimizle bakar, o kalabalığın sesini kendi kulaklarımızla duyarız. Herkes birbirinden farklı lezzetleri tercih eder, farklı müziklerden hoşlanır, farklı renkleri sever. Ama yine de bir yığın halinde aynı şekilde davranma ihtiyacı duyarız. Varmak istediğim nokta kesinlikle toplumda sivrilmenin doğru olduğu değil, ama yanlış olduğu da değil... Sadece kişisel fikirlerin çoğunluğun fikri ile ters düşmesi durumunda eritilmemesi gerektiğidir. Bir üniversitenin deneysel psikoloji sınıfından bir öğrenci uzun uğraşlar sonucunda 3 yavru yengece düz yürümeyi öğretmiş fakat yengeçler diğer yengeçlerin arasına katıldığında yeniden tabiatlarına uygun düşen yan yürüme eylemini benimsemişlerdir. Bu hikayeden herkes farklı bir anlam çıkarabilir;
1. Yengeçler Onlara öğretildiği şekilde düz yürümeye devam etmeliydi
2. Çoğunluk nasıl hareket ediyorsa o şekilde yürümeleri doğrudur
3. Öğrendiğini ortaya koyduğunda toplumundan alacağı reaksiyondan çekinmiştir
4. Bu bir tercihtir, toplumla alakası yoktur
5. Şahsın doğasına aykırı bir eğitim sadece dayatmadır, ve asiliğin doğacağı kaçınılmazdır.
6. .....VS.
Sonuç: Ne şekilde yürüdüğümüzü, ne şekilde konuştuğumuzu, ne şekilde yaşadığımızı bir kenara bırakıp, ne yöne gideceğimizi belirlememiz gerekir. Her sistem özünde iyimser bir yaklaşımla ortaya konulmuştur; hatta Kapitalizm, dikdatör rejimler bile buna dahildir. Fakat yapılan şahsi menfaatlerimiz ve egomuzu bir sistem kılıfına uygun hale getirerek adaletsiz bir kaynak yaratma çabasıdır. Yapılması gereken ise farklı gidiş yollarından da olsa, aynı noktada buluşabilme girişimlerimizdir. Varılması gereken bu noktanın adı; İNSANCA YAŞAM'dır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.