Kara Toprak
Geçenlerde bir sohbet esnasında arkadaşım: Bu devirde insanın en yakın arkadaşı cebindeki parasıdır. Dedi. Bunun üzerine sohbet bu konu üzerinde yoğunlaştı. Bu kadar zaman yaşadık birçok arkadaşlarımız oldu, şimdi bunlar boş mu? diye tartışmaya başladık. Herkes fikrini ve yaşadığı acı tecrübeleri anlattı. Ayrıca güzel anılarda dile getirildi tabii. Sohbet arkadaşlarımdan biri aşağıdaki sözü söyledi: İnsanın üç güvenilir arkadaşı vardır: Yaşlı Karısı, Köpeği, Hazır Parası. B.Franklin Köpeğin dostluğunu arkadaşlığını uzun uzun konuştuk. Neden yaşlı karısının güvenilir arkadaş olabileceğini tartıştık. Tabii en doğru olanı yani kişinin en güvenilir arkadaşı olarak hazır paranın yeri epey önemli yer tuttu.
Sohbetimiz bitti. Ayrıldık. Kendi başıma yalnız kalınca bu sohbet epey meşgul etti zihnimi. Neden neden diye birçok sorular gidip geldi. Bu kadar mı insanlar menfaatperest oldu. Hiç mi bir kahvenin hatırı kalmadı? Sonra merhum büyük âşık ve şair Âşık Veysel"in bir şiiri aklıma geldi.
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır.
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır.
Bugün insanlar birbirlerini kullanmak için olmadık şekillere giriyorlar. Eskiden kalan çok özel dostluklar yok artık. Merhum şair ne güzel söylemiş: Benim sadık yarim kara topraktır.. Yani insanlar kara toprağa düşene kadar sadık birini bulamayacaklar mı? Ne yazık ki hiç ummadığımız zamanda en güvendiklerimizden gördüğümüz hal ve hareketler gerçek kaliteli insanlara da şüphe ile bakmamıza sebep oluyor. Kim nedir, kime ne kadar, nasıl güvenilir hep tereddütlüyüz. Geçen bir yazısını okuduğum sayın başyazarımızın da yazısında belirttiği gibi anlıyorum ki herkes bu durumdan çok rahatsız. İnsanlarımızın büyük çoğunluğu menfaatperest olmuş, menfaati için yapamayacağı hiçbir şey yok. Tedirginlik almış başını gidiyor. Eskiden ağzımızdan çıkan söz senettir diye güvenirdik birbirimize. Şimdi sözden vazgeçtik yazılı olarak verdiklerimizi bile inkâr eder olmuşuz. Mahkemeler yalan konuşanlarla dolmuş. Söylediklerini inkâr edenler mi ararsınız: İstemediğiniz kadar
İnsanın yaşamaktan, bu tip insanları görmekten nefret eder hale geldiğini acı acı görüyoruz. İnanın toplumumuzda şu anda sağlam görünen insanlarımızın büyük çoğunluğunun psikologa ihtiyaçları var. İnsanlarımızın tüketimde birbirleri ile yarış etmeleri, kısa yoldan köşe dönme teşebbüsleri gayri meşru faaliyetlere teşebbüs etmelerine sebep olmaktadır.
Hani nerede eskiden yüzünü görmek için saatlerce günlerce at sırtında yapılan yolculuklar. Hiç unutmuyorum: 23 Nisan bayramının ertesi günü 24 Nisan tatilinde bir öğretmen arkadaşımızı görmek için tam 6 saat at sırtında görmeye gittik arkadaşlarla. Yolda müthiş bir doluya yakalandık. 24 Nisan akşamı ıpıslak vaziyette titreye titreye ancak varabildik. O yöreyi bilenler bilir: Sinop Boyabat"a bağlı Tırnalı Köyüne, Sinop"un Gerze ilçesinin bir köyünden kalkıp gitmek akıl işimi diyeceksiniz? Evet, o zaman gerçek arkadaşlık vardı. Görmeden sohbet etmeden duramıyorduk. Aradan çok geçmedi: 30 sene geçti. 30 senede nice dostluklar yok artık. Geriye dostluğun arkadaşlığın gölgesi kaldı. Bilmem yanılıyor muyum?
Tekrar görüşmek umuduyla! Hoşça kalın efendim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.