Güneydoğu'da olayların yoğun olduğu  bölgelerde, görev yapan gençler  vatan için gözü kara hareket   ederler . Bütün düşüncemiz , terör dış  desteklidir, ülkenin bölünmesine yönelik bir oluşumdur, bunu bitirmek için verilen görevi en iyi şekilde yapmak  sorumluluğumuzdur. Mücadele esnasında sorun ne olursa olsun , yürekten inandığımız   '' vatan sana canım feda'' sözü bütün zorlukların önüne set çekmektedir.
 Suriye sınırında karakol komutanıyım,  sık sık askerlerle, neden hedef Türkiye ?  ile, terörün nedenlerini niçinlerini boş zaman buldukca konuşurduk. Türkiye'nin her yerinden, her  ırktan, her inançtan, gençler vatan görevi için oradaydı. Bu konuda sıkılmadan ,her dönem gelen askerlerle nöbet yerlerinde, göreve çıkıldığında yada yemek esnasında konuşurdum. Çünkü bilirdim ki bu peygamber ocağından çocuklar ayrıldıktan sonra,belkide  bir daha  kimse vatanın ne olduğu hakkında o çocuklara bilgi vermeyeceği gibi,  beyinleri  yıkanarak  vatana düşman edilecektirler.
İnandığım gerçek şudur. Bölgede güçlü olmak zorundayız, güç sadece caydırıcılıktır. Güçlü olduğun sürece halkının birlik ve beraberlik içinde olması gerekmektedir. Halkın birlik ve beraberliğini sağlayamazsan ileride gelişecek olaylar karşısında iki düşmanla mücadele edersin. Birincisi dış güçler, düşmanın bellidir, ikincisi, yüz yıllardır beraber yaşadığın halkın bir takım unsurudur ki, ne zaman nerede olumsuzlukla karşına çıkacağını bilemezsiniz.
 ikinci unsur içinde bulunan insanlarda, kendileri açısında iyi birer vatan severdir. Onlarında tek düşünceleride vatanın kurtarılmasıdır, izlenen yoldaki farklılık insanlar arasındaki kutuplaşmanın nedenidir. ülke içindeki kutuplaşmayı ise karşındaki düşman çok iyi kullanarak seni her taraftan çevirmenin hesapları içerisinde hareket eder.
Düşman diye adlandırdığın olguya ister emperyalizm deyin, isterseniz çıkarları çatışan komşu düşman devlet deyin, adını ne koyarsanız koyun, her zaman sizin açıklarınızı kaşıyacak ve onlardan faydalanmaya çalışacaktırlar. Onlar bu düzenlemeyi yaparken, uygulayacakları hareket tarzı halkın bölünmesi şeklinde gelişecektir. Böylece birlik ve beraberlik içinde olmayan halkın kontrolü daha iyi sağlanacağı için, yıkım daha etkin olacaktır. O nedenle kişilerin yada partilerin ideolojileri ne olursa olsun, devlet, bayrak, millet kalıcıdır. bunun dışındakiler gider veya değişir ama  bu unsurlar değişmez. Bayrağın,toprağın olmadıktan sonra senin istediğin kadar ideolojik yaklaşımın, istediğin kadar parti olarak destekcin olsun.
90 lı yıllarda  vatan  toprakları için düşüncen ne ise şimdi de aynısıdır değişmedi, değişmeyecektirde. 2013 yılında  gezi olayları başladığında  görevde değildim . İstanbul'daki eylemler başladığında, bunun bir oyunun başlangıcı olarak gördüğüm için sürekli karşı çıktım.  Bu karşıtlığı iktidar partisi taraftarı olarak algılasada kişiler,  90 lı yıllarda çatışma esnasında vatan sevgisi ile kayaların, dikenlerin için de mücadele ederken düşüncem, bayrak, vatan millete, iken, şimdiki düşüncem de aynıdır, yarın iktidara B partisi geçse fikrin yine değişmeyecek birlik beraberliğin dışında hiçbir fikri yine de kabul etmeyeceğim.
Birlik ve beraberliği bozulması konusunda önümüzdeki çok örnekleri var. Irak'ta bir  iktidar zorla gönderilerek halk oyuna getirildi, halk şimdi kan ve gözyaşı dışında hiçbir şeyi gereği gibi yaşamamaktadır. El Sadr adında bir şii lider elde edilmeye çalışılıyordu, şiilerin desteği bu adam sayesinde alındıktan sonra, Kürtler, Araplar diye gruplandırılan halk birbirinden kopartılarak, herkes vatan dedi, hangi vatan olduğuna onlar karar verene kadar, onlara sunulan vatanda yaşamaya başladılar. Destek veren şiileri kendilerine karşıt ilan ettiler ve İran'ın bölgedeki hakimiyetinin önüne geçmeye çalıştılar bu esnada Sadr farkında olmadan kullanılmıştı.
Ülke Irak, Mısır, Suriye'nin durumuna düşmesin demek iktidar partisi sempatizanı olmak demek değildir.