KIRK YAŞ OLGUNLUK YILLARI
Doğduğumuz andan itibaren peşinden koşup, yetişemediğimiz,bir çok zaman farkında bile olamadığımız, arsızca,umutsuzca harcadığımız yıllar.Geriye dönüşü yok,iadesi yok, tekrarı yok.
Kırk yaş her mevsimi kırk defa yaşadığımız bir zaman.Kırk ilkbahar, kırk yaz, kırk sonbahar, kırk kış.Tecrübelerimizle birlikte, hatalarımızı da biriktirdiğimiz mevsimler.Bazen zayıf, bazen güçlü hissettiğimiz ama gitgide olgunlaştığımız yıllar.Eskiden gelecek çok uzak gelirken, geçmişi uzaklarda,dönülmezde, anılarda bıraktığımız hayatımızın yarım dönümü. Geçmişle geleceğe aynı mesafede baktığımız yer.
Okuduğum bir yazıda kartallardan bahsediyordu.Çok ilginç gelmişti onların yaşam mı, ölüm mü kararı.Kartalların ömrü yetmiş yılmış.Yaşlanma belirtileri kırk yaşlarından itibaren başlarmış.Gagaları uzar, kanatları yıpranır ve artık uçmakta zorlanırmışlar.Yetmiş yaşına ulaşmak için, kırklı yaşlarında bir karar vermeleri gerekirmiş.Ya ölümü seçecekler ya da acılı bir değişimden geçecekler.
Eğer altı aylık değişim sürecini seçerse kartal,bir dağın tepesine çıkar ve gagasını kayalara vururmuş, sökülüp yerine yenisi çıksın diye.Yeni çıkan gagayla pençelerini söker,yenisi çıkan pençeleriyle bu sefer kartlaşmış tüylerini sökermiş.Yeni tüyleri çıktığında yirmi,otuz yıl daha yaşarmış.Ne zahmetli bir dönüşüm ve cesaret gerektiren bir karar.Rabbimin yarattığı her olayda biz insanlara bir ibret vardır.
Kırk yaş sendromu diye bir olay var psikolojide.Kırk yaş insan ömrünün yarısı.Artık insanın hatalarından ders aldığı, yaşadığı olaylarla kendini, insanları daha iyi tanıdığı, olgunlaştığı, geçmişin hesabını yaptığı bir yaş.Çünkü artık gençlik,toyluk,cahillik geride kalmıştır.Ayaklar daha sağlam yere basmaktadır.Çoğu kişi evlenmiş, çocuklarını büyütmüş, işinde tecrübe kazanmış.
Bütün bunları yoğun bir şekilde yaşarken de geçen yılların farkına bile varamamış oluyor.Evlat olmanın,anne baba olmanın, eş olmanın yada diğer ilişkilerimizin hesabını şöyle bir durup yaptığımız yaş kırklı yaşlar.O yüzden kırk yaş sendromu deniyor.Gençlik kapısını yavaş yavaş kapatırken, yaşlılık kapısını araladığımız, ölüme adım adım yaklaştığımız yaşlar.Kartalın yaptığı gibi kendimizi yenilediğimiz,ders tekrarlarımızı yaptığımız yaş.
Derler ya"kırkından sonra azanı, teneşir paklar."Yani kırkından sonra hata yapma lüksünüz yoktur,insanlar kişide olgunluk bekler.Daha sakinleştiğimiz,olaylara daha objektif bakabildiğimiz yaştır.İnsanları daha iyi anlamaya başladığımız,hatta hep eleştirdiğimiz anne- babamızı anlamaya,hak vermeye başladığımız olgunluk çağımız.Çıraklık dönemi bitmiş, ustalık dönemi başlamıştır.
Ahkâf süresi 15.ayetinde kırk yaşında yapılacak duadan bahsedilir.Ayette"Biz insana,anne-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik.Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu.Taşıması ve sütten kesilmesi,otuz ay sürer.Nihayet insan, güçlü çağına erip, kırk yaşına varınca der ki:Rabbim!Bana ve ana- babama verdiğin nimetle şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et.Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir.Ben sana döndüm.Ve elbette ki ben müslümanım."
Peygamber efendimiz(s.a.v)'den sonra gelen tabiûn şöyle dermiş,"Yaşın kırka vardığında yol azığını tadarik et! Artık yolculuk başlıyor çıkınının ağzını bağla." Yıllarımızı geride bırakırken, duruşumuz; geçmişten ders alan, geleceğe hazırlıklı olan, ayakları yere sağlam basan, aklı selim kişinin hali gibi olsun inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.