KOKUŞMUŞLUK
‘’Balık baştan kokar’’ Bir toplumda baştakilerin tutumu bozuk ise, onları kendilerine örnek alan milletin tutumu da bozuk olur. Bu durumda toplumda her şey bozulur.
O başta ki insanlar da gökten zenbille inmiyorlar oraya, yetiştikleri bir aile ve toplum var. ‘’Çocuk ailenin aynasıdır’’ atasözüde baştaki kişilerin durumunu sorgulamak adına güzel bir sözdür.
Terbiye aileden mi , yoksa toplumdan mı alınır sorusuna verilecek en güzel cevap ,terbiye aileden alınır, iyi ahlak ve güzel yaşantının kaynağı ailedir. Okul bunu şekillendirir, olgunlaştırır, toplumda yön verir, diye bir tanımlama yaparsak kabaca bir kalıp içine sokmuş oluruz konuyu.
Fakat gerçek hayata gelindiğinde durum bumudur?
Devletin bütün kurum ve kuruluşlarında , kanunlar, yönetmelikler doğrultusunda yapılması gerekenler belirtilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bunların uygulanması için gerekli kontrollerde sistem içerisinde yerini almıştır. O zaman aksaklık nereden kaynaklanmaktadır?
Sorun sistem içerisine yerleştirilen kişilerin, kanun ve yönetmelikleri , disiplinden uzaklaşarak ,kendi inisiyatifine göre olayları yorumlamasından,menfaat ve kayırma ağarlıklı yaklaşımlarından kaynaklanmaktadır. Bu tutum da o devletin temellerinde çatlamalara ve yozlaşmalara neden olmaktadır ki, bunun durdurulması ve önüne geçilmesi , köklü bir değişikliğe gidilmediği sürece mümkün görülmemektedir.Köklü değişiklik, eğer şahısların,kişiliklerine dokunmuyorsa, kısır bir döngü içerisinde zaman kaybından başka bir şeye yaramaz.
Devlet kurumlarında ki yozlaşma, kişiler seviyesine indirgendiğinde, o kişileri yetiştiren aile,okul ve toplum bozuk olduğu için mi baş taraf bozuk, baştaraf bozuk olduğu için mi toplum bozuk ikilemi içerisinde işimize geldiği gibi yargılarda bulunabilriz.
Disiplin, bir ülkenin tüm kurumlarında vazgeçilmez bir madde olarak yer almalıdır. Onu kim sekteye uğratıyorsa mutlaka en ağır şekilde karşılığını görmelidir ki, gelecek nesillerin bozulmasının önüne geçilebilinsin.Peki bu disiplin uygulanabiliyor mu? Tabi ki hayır ve bir yere geldiğinde yine aileden , topluma doğru nedenler sıralanmaya başlanıyor.
Olayın kaynağında ise, sorumlu şahısların kişilikleri ön plana çıkıyor. Devletin koyduğu bir kanun veya yönetmelik var, işlenen suçun cezası belli, suç işleniyor ve sorun başlıyor.
Suçun çerçevesini kanunlar ile devlet belirliyor, bunları uygulayacak kurumlar devlet tarafından oluşturuluyor, o cezayı denetleyecek olan devlet tarafından görevlendiriliyor. Denetleyici ,devletin bir kademesinin yanlışını su üstüne çıkardığında ise, kanunlar unutulup, şahısların hırslarına devletin kanununu yine devlet adamı çiğniyor.
Basit bir örnek ile, trafikte alınabilecek cezalar bellidir, bunu denetleyen görevliler belli bir çerçevede bu hizmetlerini yerine getirirken, devletin bir başka görevinde ki kişinin çiğnediği kanundan dolayı, makamını kullanarak aklanmaya çalışması, toplumun ne denli bozulmuş olduğunun göstergesidir.
Ceza ile sonuçlanan bir işlem varsa, o devlet görevlisinin cezayı kabullenip, görevi yapanları tebrik etmesi , görevini yapan insanların motive olmasına neden olacaktır. Toplumun, kurallara uyumu için ise iyi bir örnek teşkil edecektir.
Herkes kendi evinin önünü temizlerse, tüm sokak temizlenecektir. Bu bilinç öncelikle toplumun önünde yürüyenlerde gelişmelidir ki, toplum kendini düzeltsin.
Bir öğretmeni düşünün, öğrencisinin yanlışını düzeltmek için yaptığı uyarı, öğretmene sorun olarak geriye dönüyor. Bu geri dönüş, otoritenin zayıflamasına, doğal olarak zincirin halkalarından bir tanesinin kopmasına neden olmaktadır. Bu tür yaklaşım toplumun düzelmesine değil, bozulmasına neden olmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.