Kolay işler değil?
Samsunspor hafta sonunda Gaziantep BB'ye 3-1 mağlup olunca hemen bazı sesler yükselmeye başladı hoca aleyhinde. Hocanın memleketi olan Gaziantep takımına kıyak geçtiği ve maçı verdiği iddia edildi. Bu ithamlar neresinden tutarsan tut hayli çirkin. Zira hocanın çıkardığı kadro kağıt üzerinde çok iyiydi. Oyuncuların maça yeteri kadar konsantre olmamaları ve buna mukabil defansif hatalar sonucu yarım saatte sezon boyunca yediğimiz golün 1/5'ini yedik. Hucümda da fırsatlar yakaladık ancak ciddiyetsizlik nedeniyle son toplarda skora gidemedik. Ben hocanın yerinde olsam sezon boyunca şans vermediğim oyuncuları oynatırdım. Ancak hoca ateşli lig maratonunda bazı şeylere meyil vermemek için as takımı sahaya sürdü. Ben kağıt üzerinde yani taktiksel olarak hocanın elinden geleni yaptığına inanıyorum bu maçta.
Bir de olayın saha dışı yanları var. Türkiye'de hiçbir hoca tek başına maç verecek kalibreye sahip değil. Hoca takıma verin maçı diyemez, bu işlerin farklı prosedürleri vardır. Farklı yönetici becerileri gerektirir, hatır-gönül, geçmiş, oyuncu alışverişleri, hemşehricilik bu işlerde daha ön plandadır. Hoca bu işleri tek başına yapamaz, yönetimden habersiz böyle bir işe kalkışamaz. Hocayı Antep'e maçı sattı diye itham edenler, geçen sene Gaziantep BB'yi deplasmanda 1-0 yendiğimiz zaman " hoca Antepli diye maçı verdiler " yorumunda bulunuyorlardı. Şimdi Gaziantep BB'nin ihtiyacı olan bir süreçte iade-i güzellik yaptıysak bile kimin ses çıkarmak haddine?
Bir de saha içi psikolojisi var. Sahaya kendini koşullayarak çıkan oyuncuyla, rahat oyuncunun bakış açıları saha içinde farklıdır. Rahat oyuncular ihtiyaçları olan oyunculara karşı kendilerini fazla sıkmazlar. Rahat takımın oyuncuları biraz zorlasalar, saha içinde hemen uyarı alırlar " yapmayın, etmeyin, atmayın " diye. 1 puanla kümede kaldığımız Adana maçında, sizce Adanaspor oynadı mı bize karşı, oynamadı. Peki bizim Adanaspor camiası ile ne hukukumuz vardı o zaman? Hiç yoktu, yönetimin de böyle maçları bağlayacak karizması yoktu. Ne oldu o zaman saha içinde oyuncularımızın telkinleriyle 1 puanı kurtardık. Kenan demedi mi o maçtan sonra " el kadar çocuklara atmayın diye yalvardık, gücümüze gitti " diye. Bunlar da çabuk unutuldu herhalde.
Bir de konsantrasyon eksikliği var. Oyuncuların primlerinin hala yatmadığı söyleniyor. Zenke,Murat ve Kemal'in aklını birçok takım çeliyor. Takımımızdan 4 oyuncu A2 Milli takımına seçildi, şampiyon oldular, popülarite arttı. Hedef bitti, antremanlar ciddi geçmiyordur. Şampiyon olan tüm takımlar sonrasında maç kaybetti. Dortmund yenildi, geçen hafta Barcelona yenildi, Porto 18 maçlık galibiyet serisini bitirdi vs.. Bu çok normal kafada bitirme durumu, oyunculardan kora kor mücadele etmelerini bekleyemeyiz.
Bir de olayın gelecek senesi var. Samsunspor'un süper ligde büyük bir sıçrama yapamazsa ilk senesinde 10-15 arasında oynayacağını hepimiz görüyoruz hele de bu perspektifle. Seneye düşme ihtimali bile olan takımımızın, süper ligde yanına 28 senedir lige hasret bir Mersin'i mi yoksa Gaziantepspor'un rezerv takımı olan ve süper ligde asansör olması daha muhtemel olan Gaziantep BB'nin mi süper lige çıkmasını istemesi daha akıllıca?
Kaybetmemiz için birçok neden vardı Antep'te. Mağlubiyeti sadece ve sadece " hoca sattı " diye bağlamak sadece kötü niyettir. Bu hafta play-off için oynayan Rize ile maçımız var. Gönül ister ki, ilk maçta taraftarımıza problem çıkaran, stadı bomboş olduğu için süper lige yakışmayan ve düştüğümüz seneyi 6.sırada bitirmelerine rağmen teşvikli Zdravkov ile can siparane savunma yapan Rize'yi yenelim. Ancak onlara play-off bize ise şampiyonluk için yeterli olacak 1 puan. Bu nedenle bu maçtan da beraberlik çıkacak gibi duruyor. Yani bu işler gönlün istemesiyle olmuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.