Kumdan Ordu
Kumdan Ordu
Büyük bir imparatorluk, içindeki azınlıkların milliyetçilik akımlarından etkilenmesiyle parcalanmaya başlıyor. Ardından çıkan 1.dünya savaşı sonunda kazandığı savaşa rağmen kaybeden oluyor. Imparatorluğun parçalanması Fransız devriminin etkisi olarak gösteriliyor fakat nedense bu devrim Fransa'yi yada güneşin batmadığı imparatorluk olarak adlandırılan İngiltereyi etkilemiyor.toprak kaybettirmiyor, parçalanmıyorlar.
Savaş kazanmamıza rağmen Kıbrıs,Mısır,Suriye,Irak,Libya,12 Adalar, Batı Trakya, Musul, Kerkük elimizden çıkmış, Yunanistandan almamız gereken savaş tazminatı olan 190 milyar dolardan vazgecilmiş, Osmanlıdan kalan 40 milyar dolarlık borcu üstlenilmişti. İsmet Paşa ile heyetteki Rıza Nur'un arası açılınca duran görüşmelere , İsmet Paşanın danışmanlığına İstanbul'daki Yahudi Hahambaşı Haim Nahum efendi getirildikten sonra tekrar görüşmeler başlamıştı.
Hahambaşı Haim Nahum İzmir doğumlu, Yahudi dini ve kültürünü esas alan okullarda okuduktan sonra Sorbon Üniversitesinden , Dil bilimci, tarihci ve filozof olarak diplomasını aldı. 1920 ve 30'lu yıllarda Mısır'a gitti ve Kahire'deki Yahudi cemaatinin teşkilatlanması için çalıştı. Filistin topraklarında Siyonist hareketin gelişmesi ve güçlenmesinde önemli katkılar sağladı. 1948 yılında İsrail devleti kuruldu ve Hahambaşı dünya Yahudilerinin İsrail'e olan desteğinin sürmesi için çalışmalar yapmıştı.
Günümüzde,bizden kopartılan ulusların bulundukları bölgelerde kurdukları devletler kurucularının buyurduğu doğrultuda hareket ediyor,rejimler pamuk ipliği ile ayakta durdurulurken,kurucu güç istediği zaman bu devletler üzerinde operasyonlar gerçekleştiriliyor. Ve ne gariptir ki toplantılarda danışmanlık ve tercümanlık yapan Yahudi'nin desteklediği İsrail kurulup büyürken, Osmanlı imparatorluğundan kopartılan bu devletler iç sorunları veya başlarındaki kukla yöneticilerden kurtulamayarak kan ve göz yaşı ile belirlenmiş bir kaderi yaşıyor.
Irak rejimi oyuna getirilerek, ona hediye edilen demokrasi ile parçalanması daha kolay bir devlet haline getirilmiş, kumdan kale ile ödüllendiriliyor. Osmanlı onca devlet ve sorunlarla uğraşarak batarken,ülke kendi külleri ûzerinde yeniden ayağa kalkıyor,masa başında feth edilmeye çalışılan genç cumhuriyet dim dik ayakta duruyor Oysa Irak son zamanda gelişen olaylarla tam bir kumdan kale olduğunu gösteriyor.
Kendi içindeki birliği sağlayamayan, düşman karşısında dağılan, her gün kanın aktığı topraklarda yeni kurulan bir orduyla ayakta kalmaya çalışan bu devlet, ondan ayrılan Kürt'lere hediye edilen petrolün sefasını sürmesine engel olamadığı gibi, devlet içinde devlet olarak hareket etmesinide engelleyememekte. Birkaç kez karşı karşıya gelmelerine rağmen sıcak çatışma son anda önlenmişken, ekranlarda ona sahte demokrasiyi altın tepside sunan Amerika'nın savaş araçları ve giyim tarzıyla güçlü bir ordu havası yaratılmaya çalışılırken, son zamanlarda olayın içeriğinin böyle olmadığı anlaşılıyor.
Irak ve Suriye içindeki siyasi belirsizlikler nedeniyle çok hızlı bir şekilde gelişen olaylar içerisinde İşid adında bir örgüt önce Suriye'de etkinleştiriliyor, sonra Irak yönünde hareket ederek önüne gelen şehirleri işgal ederek başkent Bağdat'a doğru yürüyor. Bu yürüyüş esnasında Amerika'nın sağladığı giyim ve yine bu devletin ömrünü tamamlamış haldeki araçları ile kurulan ordu, sağa sola kaçarken, askerler üniformalarını bırakarak güvenli bölgelere ulaşmaya çalışıyor.
Sokaklarda elde edilen petrolün milyonda biri etmeyecek hibe edilmiş, daha doğrusu bölgeden çıkartılmaya gerek görülmeyen Amerika'n araçları tek tek yakılırken, gelecekte alınacak yeni araçlar için zemin hazırlanmaktadır.
Tüm bu konulardan sonra gelişen olaylara bakıldığında, Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasında ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda bile aktif olan Yahudi'lerin bölgede en güçlü devlet konumunda olduğu, kendi silahını ,teknolojisini ürettiğini ve bölge siyasetinde söz sahibi olduğunu görüyoruz. Osmanlıdan ayrılarak devletleştirilen toplulukların ise ruhsuzlaştırıldığını, askerlerinin iman ve inançlarının ellerinden alındığını, savaş dendiğinde halkını yüz üstü bırakıp kaçtığına şahitlik ettik. Tüm bunların bir oyun olduğunu ve ülkemizde dahi gerçekleşen gelişmelerde rahatca birbirimize düşürülebildiğimizi görmemiz gerekmektedir.Unutulmamalıdır ki çatı sarsıldığında eski koruyuculuğunu kaybedecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.