Semiha Sandıkçı

Semiha Sandıkçı

MANDA YUVA YAPMIŞ SÖĞÜT DALINA TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

Yıllardır dinlediğimiz bu türkünün hikâyesini merak edeniniz oldu mu?Ben geçenlerde bu sözler nerden çıkmış,manda söğüt dalına nasıl yuva yapmış,koca yavrusunu küçücük sinek nasıl kapmış merak ettim, araştırdım.
  Zamanın birinde, Kastamonu'da türlü bahaneler ile halktan vergi toplayan,zalim bir bey varmış.Halkın ozanları da köy düğünlerinde ve diğer sazlı sohbetlerde beyin bu adil olmayan düzenini,halkı zorlayan uygulamalarını türküleri ile eleştirilerirlermiş.Bu eleştiriler Bey'in kulağına gider ve bey çok kızar.Yörenin imamlarına talimat verir ve kendisine yapılan eleştirilere karşı onları uyarır.İmamlar camide gelen gidene Bey'in kızgınlığını ve sözlerini anlatmaya başlamış.
  Ne var ki ozanlar Bey'in de eğlencelerinin vazgeçilmezleri arasında imiş.O zaman ki eğlenceler ozanların atışmaları şeklinde.Bir gün Bey misafirlerini ağırlamak için bir şölen düzenler ve ozanlar da çağrılır.Ancak Bey ozanlara kızgın olduğu için cezalandırmak ister.Talimat verir"Bu çalgıcılara herkese verilen yemek,et verilmeyecek,dillerini tutmasını bilecekler,onlara sadece et suyu ve ekmek verilsin,bir de söylemlerinde idare eleştirilmeyecek,onun dışında ne yaparlarsa yapsınlar."der.
  Talimatlar aynen yerine getirilir, çalgıcılara sadece etin suyu ve ekmek verilir.Onlar da etin suyuna ekmeği doğrar,yerler.Eğlenceye sıra gelir,ozan  da bu türküyü söyler.Kendilerine yapılan haksızlığı bey ile dalga geçerek dile getirir.Türkü bir hiciv örneğidir.(Hiciv;bir kişi,bir olay ya da durumun, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirildiği bir türdür.)
  Gelelim türkünün sözlerine ve gerçekte ifade ettiğine;
 "Sabahleyin erken çifte giderken amanın aman, öküzüm torbadan düşmüş gördün mü?"
  Öküz Kastamonu 'da köylünün en çok işine yarayan hayvandır.Onunla kütükler dağdan indirilir,tarla sürülür,harman alınır.Kastamonu engebeli bir yerdir,bir yere çifte sürmeye gidildiği vakit, günün yarısı yolda geçermiş,bu nedenle erkenden yola çıkılır ve yolda vakit kaybetmemek için, hayvanların yemleri bir torba içinde boyunlarına takılırmış.Ancak yolda giderken o torba düşerse hayvan aç kalır ve vardıkları yerde verim alınamazmış.Hem aç hem yorgun hayvan da güç mü kalır?
  Yani yemeği kesilmiş,aç bırakılmış ozan arasında teşbih yapar.Ozan kendisini köylünün dostu ve gücü olarak görür, yemeğinin kesildiğini "öküzün torbadan düştüğünü"söyler ve köylüye "bu akıl almaz olayı gördün mü?"diye sorar.
 "Tridine,tiridine bandım,bedava mı sandın,para vitip aldım "
  "Trit etsizdi, ekmeği suya bandım yedim, yemeğim kesildi, yandım ama bedavaya,durup dururken değil,ben bunu bir bedel karşılığında aldım.Bey'i eleştirdim,bedelini ödedim"diyor.
  Asıl aklımızda oturmayan sözlere geliyoruz.Manda söğüt dalına yuva yapar mı?Ozan burada teşbih sanatını konuşturuyor.Mübelağa gibi görünse de,işin aslı şöyledir;
 "Manda yuva yapmış söğüt dalına amanın amanın,yavrusunu sinek kapmış gördün mü?"
  Manda köylünün önemli geçim kaynağındandır.Ancak manda derisi tüysüzdür ve dış zararlılara karşı korumasızdır.
  Söğüt ağacını bilirsiniz.Salkımsöğüt  dalları yerlere doğru yayılır.Böylece söğüt ağacının dalları mandalar için gölgelik olur.Güneşe dayanıksız olan mandalar gölgelenmek için söğüt dalları arasına yatarlar,yavrusu da yanında.Söğüt dalları onları yerde sarar ve yuva yapmış gibi görünür.Manda yavrusu küçük, korumasız olduğundan sinek onu kolay bir şekilde ısırır.Kastamonu şivesinde "ısırmak"yerine "kapmak"kullanılırmış.
Yani sinek yavruyu bildiğimiz şekilde kapıp götürmüyor,ısırıyor.
Burada da ozan,yağı, sütü, gücünden fayda sağlanılan "manda"benzetmesi ile kasıt köylüdür.Yani köylü kendini korumak için Bey'in gölgesinde yuva kurmuş,onun canı,yavrusu da ozandır.O ozanı sinek ısırdı, canı yandı,gördün mü?diyor köylüye.
  Bey'in zoruyla,camilerde bey lehine konuşan imamları da unutmuyor ozan.Onlar da alıyor türküden nasibini.
"Sabah ezanı okunurken amanın amanın,
Müezzin minaraden uçtu gördün mü?"
"Bu zulmü yapanlara söz söylediğimiz için,imamlar da onlara uydu, onları da kaybettik,onlar da uçtu gördün mü?"diyor.
 Ozanlar zeki insanlar.Her söz,her ortamda söylenmiyor.Dümdüz söylense, kavgası edilse bu kadar etkisi olmazdı.Belki de böyle türkü yakılıp,hicivle,teşbihle, mübalağa ile sanatı yapılmasa bunca yıl konuşulup söylenmezdi.Merak edilmezdi.
Türküler bizim kültürümüzün bir parçası ve en renkli öğelerdir.Bir hikayeleri ve dilleri vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Semiha Sandıkçı Arşivi
SON YAZILAR