MİLLİ SEFERBERLİK

Sayın Cumhurbaşkanımız anayasal yetkisini kullanarak Milli Seferberlik ilân ettiğini duyurdu. Muhtarlara yaptığı bir konuşmada bu ilânı ifade etmesi anlamlıdır. Zira muhtarlar, devletle milletin buluşma noktası ve ülkenin en küçük yerleşim biriminde karşılığı olan resmi bir devlet yapısıdır. 

Bu seferberlik, milleti merkeze alan ve birlikte hareket etmenin gereğini ön plana çıkaran bir çağrıdır. Eğer silahlı kuvvetleri merkeze alan bir seferberlik olsaydı, resmi prosedür başlatılır, askeri işlemler bu seferberlik doğrultusunda yürütülürdü. Elbette bu çağrıdan askerlerin de aldığı önemli mesajlar vardır. Ancak, hedef kitle seksen milyon ülke insanımızdır. 

Milletçe, milli seferberlik hangi sonuçları ortaya çıkartır ? Seksen milyon ülke insanımız, milli hassasiyetleri doğrultusunda tek nefes ve tek yumruk olduklarında, bugün içinde bulunduğumuz sorunların üstesinden gelmek çok daha kolay olacaktır. 

Her ne kadar kendi içimizde bir takım siyasi kırılmalar olsa bile, konu vatan ve millet, devlet ve güvenlik olunca, insanımız; bütün farklılıkları bir tarafa bırakılarak aynı noktada buluşmaktadır. 

Sayın Cumhurbaşkanımızın milli seferberlik çağrısından, birlikte hareket etme gereğinin önemini anlıyoruz. Cumhurbaşkanımızın,  geçmiş zamanlardaki önemli konularda yaptığı çağrılara milletimizin itibar ettiğini gördük. Bu  çağrıya da hiç tereddüt göstermeden katılacaklardır. 

"Gezi olayları, 17/25 Aralık süreci, 15 Temmuz İşgal Girişimi ve Dövizlerin Bozdurulması" gibi önemli çağrılara toplumumuzun olumlu tepki gösterdiğini ve gereğinin yerine getirildiğini müşahede ettik. Milli Seferberlik çağrısı, söz konusu bu çağrıların çok çok üzerinde ve çok daha önemlidir. 

Ülkemize karşı, "Haçlı Zihniyeti" tarihin akışı içinde yaptıkları saldırılara devam etmektedirler. Kendilerince güncelledikleri yöntemleri kullanarak önce milletimizi, sonra da anadolu üzerinden İslâm âlemini, kendi emellerine sermaye yapma hayallerini hayata geçirmeye çalışmaktadırlar. 

Suriye, Irak, Mısır, Yemen gibi önemli sayılan, halkı müslüman olan ülkelerdeki sorunların amacı; Müslümanların gücünü kırmak, birlik olmalarını engellemek ve bu halklar üzerende Türkiye'nin etkisini azaltmaktır. Bu da, bir haçlı yöntemidir. 

İslâm âleminin bel kemiği ülkemizdir. Bir süreden beri ülkemizin her konuda öne çıkması ve sesini başta tüm müslümanlara olmak üzere, Kafkas ve Balkanlar'da bulunan soydaş ülkelere duyurması, dünya egemenlerinin canını sıkmış, hesaplarını bozmuştur. Bu nedenle de; egemenler ve çıkar grupları ülkemizi hedef tahtasına koymuş, belini kırma planlarını hayata geçirmeye başlamışlardır. 

15 Temmuz İşgal Girişimi başarısızlıkla sonuçlandığında şaşkına dönen egemenler, ekonemik yöntemlerle ülkemizin gücünü kırmaya, yürüyüşünü engellemeye dönük yöntemleri denemeye başlamışlardır. Suriye'de ki haçlı ittifakı da bu anlamda değerlendirilmelidir. 

İşte tüm bu saldırılara karşı milletimizin birliği esastır. Milli Seferberlik çağrısı da, bunun için yapılmış, maksada uygun şekilde de toplumumuzdan karşılık bulmuştur.

Ülkemizin bugünkü gücüyle, milletimizin top yekün beraberliği bütünleştiğinde; Türkiye kendi ayakları üzerinde duracak, Ortadoğu'nun gücü olduğunu gösterecek, çıktığı hızlı yürüyüşüne devam edecek, İslâm âleminin öncülüğünü de sürdürecektir. 

Tüm bu sâyiklerle, sayın Cumhurbaşkanımızın Millî Seferberlik çağrısını anlamlı buluyor, her bir duyarlı vatandaşımızın bu çağrıya kulak vermesinin önemine inanıyorum.  Halep konusunda ülke insanımızın topyekün gösterdiği tavır, bu çağının ilk ürünüdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR