MUHALEFET SORMALI DEMELİ Kİ..?!
Ülkemizin içinde bulunduğu; dış politikada olsun, iç politikada olsun siyasal, sosyal ve ekonomik koşullardan, biz halk kesimlerine sunulan; eğitim, sağlık,adalet,seyahat gibi sosyal ve ekonomik imkanlardan yüzde 30 dan daha az insanlarımız yeterince faydalanma imkanına ancak ulaşabiliyorsa burada bir sorun var demektir. Böyle bir durumda asgari ücretin açlık sınırında olduğu, yaşam koşullarından anlaşılırken, Çalışma Bakanı'nın 774 TL.nin "büyük para" olduğunu da söylemesi düşündürücüdür. Vatandaşlarımızın bu parayla geçinebileceğini iddia edenler, kendileri ve avaneleri ne şartlarda yaşadıkları ne harcadıklarını ortaya koymamaktadırlar. Diğer bir Bakan; Binali Yıldırım'ın "yat sahibi olmak lüks değil ihtiyaçtır" derken de bizlerle alay etmiyorsa, gerçekten bir ihtiyaç ise vatandaşın durumu daha da kötü demektir. Akp iktidarı'nın bakan ve milletvekillerinin bizlere "hakaretvari" ve yürek burkan sözleri akla gelmeyecek çokluktadır. Kendilerine söylenen olumsuz sözler nasıl "ar" geliyorsa, bizlere de "ar" gelmektedir. İşsizliğin kol gezdiği ailelerin perişan olduğu, bu yüzden toplumsal şiddetin arttığı, hatta Pkk sorunuyla birbaşka boyuta doğru atmosfer kazanma olasılığının, maazallah arttığı bugünlerde dillerine hakim olmalılar. "Alem adam" deneceklerden biri de Samsun Milletvekili ve Bakan, Suat Kılıç'ın "Devlet'in gençlere iş bulmak zorunda olmadığını" söylemesi tabii ki; yakışıksız.. "O" durumu perişanlığı, işsizlik travmasını yaşamamış biri olarak bu söz kendisine normal gelebilir. Fakat benim anlam veremediğim şey neden muhalefet partisinin Başkanı çıkıp vatandaşı şöyle savunamıyor; - Sn. Bakan sen, işsizliğin muhatabı bir Bakan değilsin, söylemin doğru değil aynı zamanda gönül kırıcı.. - Sen işsizlik çekmemiş birisi olarak, makamından olma korkusuyla belki; bir refleks olarak Başbakan'ını savunma içgüdüsüyle, hareket edebilirsin, ama doğru değil; bırak da ilgili Bakan cevaplandırsın, Devlet adabı bunu gerektirir.. Diyebilir?!
- Demokrasilerde bu sözler, ayaküstü "ben söyledim, "doğrudur", "medya gazete duyursun," 'o kadar,' mantığıyla olmaz. tek taraflı da olmaz, madem "iddia" ediyorsun, gel bu konuyu ekranda halkın önünde konuşalım; diye oturuma davet etmeli.. Halk da doğrusunu kim söylüyor anlasın. Hiç kimse "yoğurdum ekşi demez." İktidar kaçıyorsa, Muhalefet yakalayacak. Ve diyecektir ki;
- Sn Suat Kılıç "Gençlere iş bulmak zorunda değilsiniz" de, neden yasalar;"istihdamı artırıcı tedbirler alınır." diyor?! Neden İstastistik Kurumu işsizlik rakamlarını ilan eder. Neden bir "simit tezgahı" açılışını bile Devlet Erkanı yapar. Ve neden istihdam propagandalarıyla oy almak için uğraşırsınız ? "Devlet iş bulmak zorunda değil.." deyiverin olsun bitsin, değil mi? diye; Demokrasi Muhalefetsiz olmaz...
Muhalefetin; Samsun'da yapılan Yeni spor stadındaki Uluslararası Judo karşılaşmasını izlediğini sanmıyorum. İzlemeliydi. Göreceklerdi ki; Bakan efendinin, Altın madalya alan kızımızın Türkiyeyi temsilen aldığı Altın madalyayı kendi elleriyle vermediğini ve musabakanın bir market (Rönesans-Medya) açılışının gölgesinde kaldığını görebilirlerdi. Halkın Muhalefet beklentisini karşılamak, acil gerekiyor?! Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.