Polyannacılar

Uzun zamandır Samsunspor'la ilgili bir yazı yazamadım. Takımımızla ilgili yazılacak o kadar çok şey var ki, hangi birinden başlamak lazım bilemedim. Yönetimin durumu, takımın durumu, takımın oyunu, gidenler, gelmesi için çaba sarf edilenler, şike iddianamesinde Samsunspor'un yürek burkan pasif duruşu, ligdeki konumumuz, en yakın rakibimiz Antep'le aramızda oluşan 6 puanlık fark ve Gençlerbirliği maçında kulübemizin rezaleti ilk aklıma gelenler... Hangi birinden başlamak gerekir ki?
İlk devredeki Samsunspor'a baktığımız zaman, futbolun tüm klişelerini yıkıp geçen, geriye doğru işleyen bir takım haline geldiğini gördük. İlk haftadaki Gençlerbirliği maçının ilk 45 dakikasındaki takım, futbol olarak zirve yapmış bir takımdı. Ama işin enteresan yanı, Gençlerbirliği maçının ikinci yarısından itibaren - Trabzon maçının son 20 dakikası istisnası hariç - sürekli geriye giden bir Samsunspor izledik. Halbuki yeni toparlanan ve lige adaptasyonunu zamanla sağlayan takımlar, ligdeki duruşlarını zamanla oturturlar. Samsunspor'un her hafta daha da geriye giden oyununu sadece formsuzluk,şanssızlık,isteksizlik,kenar yönetimin hataları vs.. gibi etkenlerle açıklayamayız çünkü ortada futbolun aritmetiğine aykırı bir gerileme var.
Polyanna moduna geçelim biraz. İlk yarıdan akılda kalanlara bakacak olursak takımımızın puan alma başarısını gösterdiği tüm maçları savunarak aldığını görüyoruz ki Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzon'dan alınan 1 puanlar tesadüfi değil. Ligin üst sıralarında mesken tutan Anadolu takımlarının hangisine ezildik? Eskişehir maçında Ekigho'nun kaçırdığı gol, Manisa maçında 2 penaltıdan yararlanamamız, Ordu deplasmanında galibiyeti kaçırmamız şanssızlıktı. Karabük ve Sivas maçında büyük hakem hatalarına uğradık, puanlarımız gasp edildi. Antep ve Mersin'de 0-1 öne geçececekken, son dakikalarda pis gollerle yenildik. Genelde mağlubiyetlerimizi hep tek farklı aldık. Bence Samsunspor Karabük ve Ankaragücü kadar da kötü bir ilk yarı geçirmedi oyun olarak. Ama hep geriye gitti, hep düşüşe geçti. Ne yazık ki bunu değiştirmek için bir çaba sarf eden Allah'ın kulu da olmadı, her maç yırtınan Murat Yıldırım dışında.
Yönetim, başarısız sürecin en büyük ortağı kanımca. Yönetimin - daha doğrusu ortada yönetim falan yok Kazım Yılmaz var sadece - en büyük hatası, aşırı iyi niyetli olmak. Futbol bu kadar elastikiyeti kaldırmaz, kaldırmadı da. Başkanın Samsunspor'luluğundan şüphem yok, kimseye de eyvallah etmedi, taraftarının da gitti gönlünü aldı yakışanı yaptı. Ama futbol bilgisi sıfır. Yanında bir beyin takımı var mı bilemiyorum ama var olan takımın da onu yanlış yönlendirdiğini görüyoruz. Takımın hali yerle yeksan iken, her hafa Polyanna'cı demeçler vermek doğru değil. Başkanın bu açıklamalarından hoca da yüz buluyor ve her maç sonunda kaybedilen puanlar için kolayca bir bahanenin arkasına sığınabiliyor.
Bir de şike iddianamesindeki sessizsizliğimiz bize yakışmıyor. Orduspor'un başkanı çekinmeden çatır çatır ağzına geleni değil hukukun, vicdanların gerektirdiğini açık yüreklilikle çıkıp söylüyor. Samsunspor gibi küme düşmeye en büyük adaylardan biri olan bir takımın - hoş küme düşme kaldırılsın demek için hiçbir çıkarımızın olmasına gerek bile yoktur - havuzcularla ve şikecilerle saf tutması kulübün imajına zarar vermiştir. Bu süreçle ilgili taraftar ve camianın da sessiz kalması ve kimsenin iki kelam etmemesi de enteresan.
İkinci yarı başlarken ve giden isimler daha devre bitmeden belli olmuşken transferde bu kadar sessiz kalınması neyin cesaretidir? Evet yönetimsel sıkıntılar var muhtemelen maddi olarak da yansımaları olmuştur kulübe son yaşananların. Ancak yönetim madem "mücadeleye devam, ligde kalmak için savaşacağız" kararı verdi ve eldeki Bank Asya potansiyelli adamları gönderdi, o zaman yerlerine koyacakları adamları en kısa sürede koyacaktı. Samsunspor için dönüş maçı olabilecek bir maça o kulübeyle çıkmak, milli takıma giden tek santraforumuzun yerine bir adam koyamamak yönetimin ayıbıdır.
Antep'le aramızdaki puan farkı 6'ya çıktı. Önümüzde iki tane büyük maç var, olası kayıplarda aradaki makas açılıp gidecek. Bu kadar Polyannacının birlikte olduğu ortamda 30'lu haftalarda söylenecek tek söz olur "seneye direk çıkacağız."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert ORAL Arşivi
SON YAZILAR