Sözleşmeli Çalışan Emekçilerin Tümü Kadroya Alınmalıdır!
Sözleşmeli çalışan çok gencimiz var. Gelecekleri belirsiz bir şekilde emek vererek iş üretmekteler. Yalnız nereye kadar ve ne zamana kadar çalışacaklarını bilemeden. O kadar çok güvencesiz çalışıyorlar ki buna kendileri bile çok şaşırmaktalar. Ancak ne var ki sevgili okurlarım ÇOK ŞÜKÜR KRİZİN TEĞET geçtiği ülkemizde gençlerimiz veya işsizlerimiz ne yapacaklardı ki mecburen iş güvencesiz olarak kadrosuz olarak her zaman ki patronun veya iş verenin iki dudağının arasından çıkacak İŞ AKDİNİZİ BUGÜN FESHEDİYORUM dediğinde hiçbir tutar dalınız kalmadan işinize son veriliyor. Gerekçe nedir diye sorduğunuzda bugün kafam çok bozuktu evde hanımla tartıştım onlara kızdım hırsımı senden alıyorum gibi çok basit gerekçelerle işinize son verebileceklerdir. Ancak kadrolu olduğunuzda örgütlü bir sendikanız olduğunda bunu yapamayacaklarını bildiklerinden dolayı sözleşmeli çalışan tüm emekçilere kadro vermemek için direnmekteler. Kenan Gülçiçek"le konuştum konuyu sözleşmeli öğretmen sayısı oldukça fazla ülkemizde. Eğitim-Sen bu konuda neler düşünmekte diye sorduğumda Kenan"a bir dokundum bakın ne kadar işittim.
Neo liberalizm, en başta çalışma yaşamında istihdam biçiminin dağıtılması, parçalanması ve örgütsüzleştirilmesine dayanmaktadır. Böylece ucuz işgücü sağlandığı gibi örgütsüzlük geliştirildiği için işten atmalar ve hak gaspları rahatlıkla yapılabilmektedir. Gerek kamuda gerekse de özelde çalıştırılan sözleşmeli emekçiler bu açıdan neo liberal politikalardan en çok etkilenen emekçilerdir. Öte yandan krizin etkisi de hesaplandığında yaşam ve çalışma koşulları her gün daha da kötüye gitmektedir. Anayasanın 128. maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği düzenlenmiştir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 4/B maddesinde ise çeşitli zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde sözleşmeli personel çalıştırılabileceği düzenlenmiştir. Bugün, kamuda birçok iş ve hizmet sözleşmeli personel tarafından yerine getirilmektedir. Aynı işi yapan personel farklı statüye tabii tutularak, farklı özlük haklardan yararlandırılmakta ve emekçiler arasında farklılıklar yaratılarak iş barışı da bozulmaktadır. Bu durum Anayasanın 128. maddesine aykırılık da taşımaktadır. Kamu kesiminde halen 50 binden fazla öğretmen, 40 bin civarında ebe ve hemşire, yine binlerce değişik meslek grubunda çalışan emekçi bulunmaktadır. Ayrıca 4924 sayılı kanuna tabi olarak 20.000"den fazla sözleşmeli sağlık personeli çalışmaktadır. Üniversite Hastanelerinde ise geçici işçi niteliğinde sayıları 100.000"i geçen sağlık personeli bulunmaktadır. 4/B statüsünde çalışan emekçiler başta disiplin hükümleri olmak üzere, her açıdan 657 sayılı yasaya tabi iken, kadrolu olan 657"ye tabii diğer emekçilerin yararlandığı haklardan yararlanamamaktadırlar. Örneğin askere giden emekçiler döndüklerinde aynı işte çalışamamaktadırlar. Becayiş hakları bulunmamaktadır. İntibak, görevde yükselme ve unvan değişikliği ile ilgili düzenlemeden faydalanamamaktadırlar. Eş durumundan dolayı tayin isteme hakları yoktur. Yine doğum izinlerinde çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır. Özelleştirmeler nedeniyle on binlerce kamu emekçisi işsiz kaldı. Bunlardan bir kısmı 4/C kapsamında her yıl 10"ayı geçmemek şartıyla çeşitli bakanlıklar bünyesinde çalıştırılmaktadırlar. Her sene sözleşme şartları Hükümetin açıkladığı Bakanlar Kurulu kararıyla kararlaştırılmakta ve kötü şartlarda çalıştırılmaktadırlar. Hükümet her yıl yenilediği bu sözleşme şartlarını ve çalıştırılacakların sayısını sanki işe yeni alınacaklarmış gibi bir yanıltma yöntemi de izlemektedirler. Örneğin 2009 yılı için Hükümetin 21193 yeni personel alacağı olarak basında işlendi. Oysa bunlar iki ayı aşkındır işsiz olarak bir an önce Bakanlar Kurulu kararını bekleyen emekçilerdir. 4/C kapsamında çalışan emekçiler de adeta yaşam mücadelesi vermektedirler. 4/C statüsünde çalışan emekçiler kendisiyle aynı işi yapan kadrolu bir emekçiye göre 3/1 oranında maaş almaktadır. Kıdem tazminatı hakkı yoktur. Lojman hakkı yoktur. Mahkeme kararlarına rağmen Bakanlıklar keyfi olarak sendika üyeliklerini engellemektedirler. Sosyal hak ve iyileştirmelerden yararlanamamaktadırlar. Yılda iki ay ücretsiz izin (!) dışında bir izin hakkı yoktur. Sözleşmelilerin bu durumuna artık ve derhal bir son verilmelidir. Kısmi düzenlemeler ile değil tüm sözleşmeliler kadroya alınarak çözüm bulunmalıdır. Konfederasyon olarak sözleşmeli çalışan emekçilerin sorunlarını yıllardır dile getirmemize ve çeşitli eylem/etkinlikler geliştirmemize rağmen Hükümet mevcut durumda ısrar etmektedir. Hatta Kamu Personel Rejimi adı altında tüm kamu emekçilerini sözleşmeli hale getirmek için hazırlıklar yürütmektedir. Buna asla izin vermeyeceğiz. Mevcut sözleşmelilerin başta kadrolara alınmaları olmak için bir dizi taleplerini kamuoyunun imzasına açıyoruz. Her kesimin katılımını ve bir imza atarak destek olmalarını bekliyoruz dedi. Bıraksam daha da konuşacaktı Kenan Gülçiçek.Kendi çalıştığım işyerimde var sözleşmeli personel arkadaşlarım. Hiç birisinin iş güvencesi yok. Hiç birisinin örgütlenebileceği sendikası yok. Ülkemiz insanlarına hizmet verecek bu gençlerimize bir an önce kadroları verilmeli sendikalı olmalarının yolları açılmalı iş güvenceli çalışmaları sağlanmalı. Saygılarımla