UKRAYNA’DAN NE DERS ALMALIYIZ?
Diplomat, asker veya siyaset bilimci değilim…
Ancak yine de ‘’görünen köy kılavuz istemez’’ misali Ukrayna-Rusya savaşı yada Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması bazı gerçekleri tüm çıplaklığı ile göz önüne sermiştir. ‘’Senin gördüğün ne ?’’ diye soracak olursanız uzatmadan sıralamak isterim.
1- Ukrayna gibi Batıya-ABD’ye güvenip kimseyle kavgaya tutuşmamamız gerektiğini anlamış olmalıyız. Ki zaten biz bu dersi Suriye’de almış olmalıydık.
2- Batı-ABD, ‘’yürü aslanım’’ diye size gaz verir ama gerekli silahlar ve diğer malzemeleri işine geldiği kadar verir. Sizin de düşmanınızın da yıpranması asıl amaç. Net bir savaş kazanmanız işlerine asla gelmez. Bu sebeple kendi milli teknolojinizi ve silah sistemlerinize sahip olmanız beka meselesidir. Her ne kadar iktidar bu konuyu siyasi reklam malzemesi yapıyorsa da buna aldırmadan bu konuda atılan her adımı desteklemek ve ileri götürmek her Türk Vatandaşının başlıca görevidir.
3- Enerji konusunda dışa bağımlı olmaktan acilen kurtulmalıyız. Bunun yolu nükleer santralle mi olur, temiz enerji kaynakları ile mi artık her nasıl olursa olsun bir yol bulmalıyız. Yada bambaşka bir yoldan enerji elde edecek teknolojilere yatırım yapmalıyız. Bu hem ekonomik hem stratejik açıdan olmazsa olmazdır.
4- Gıda konusunda dışa bağımlı olmaktan acilen kurtulmalıyız. Ülkemizin en temel gıda maddeleri konusunda, hatta tohum konusunda dışa bağımlılığı ortadadır. Buğday konusunda Rusya ve Ukrayna’ya bağımlı olduğumuz biliniyor. Ülkemizin acilen ve seferberlikle ekim yapılmayan boş arazilerin ekilmesi işini Devlet eliyle organize etmesi bu konuda bizi rahatlatabilir. Çiftçinin üzerindeki maliyet yükü minimize edilmeli ancak ekim yapmayan çiftçiye ‘’oy avcılığı’’ uğruna gereksiz ödemeler yapılarak üretenin hakkı tüketene yedirilmemelidir. Tohum konusunda özel sektör, üniversiteler ve Tarım Bakanlığı işbirliği halinde acilen dışa bağımlılığı azaltacak projeler yapmalıdır.
5- Kar odaklı çalışan özel sektöre yapacağı faydalı işlerde tabii ki destek olunmalı ancak özel sektörün karlı olmadığı için yada dış yönlendirmelerle atıl bıraktığı stratejik alanlarda devletçi politikalar geliştirilerek kalkınma sağlanmalıdır. Serbest piyasa diye tutturmanın alemi olmadığı açıktır. Aklıma gelen başlıca hususlar bunlar. Ancak konunun uzmanları meseleyi tabii ki daha derinden analiz edeceklerdir. Umarım artık daha fazla geç kalmayız. Bu arada uzun süre sonra Denge Gazetesi okurları ile tekrar buluşmaktan dolayı mutlu olduğumu ifade etmek isterim. Tüm okurlara selam ve saygılarımı sunuyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.